İlk önceleri Karahanlılar’da renkli sırlı tuğla ve çini mozaik tekniğiyle
meydana getirilmiş kûfî karakterli kitâbeler ve sınırlı ölçüde geometrik
bezemeler kullanılırken zamanla çini kullanımı yaygınlık kazanarak mimari
tezyinatın ayrılmaz bir parçası olmuştur.
Dinî yapılarda genellikle figürlü bezemeden uzak durulmuştur. Figürlü
bezeme veya tabiattan nesneleri olduğu gibi resmetmek yerine, onları belli
esaslara göre üslûba çekerek nakışlaştırma yoluna gidilmiştir.
Selçuklu döneminde Konya, çini süslemeciliğinin merkezi durumundadır.
İlk örneklerde tuğla ve sırlı veya renkli sırlı tuğlalar kullanılırken daha
sonraları satıhların çini mozaikle kaplanması yaygınlık kazanmıştır.
Anadolu Selçuklu mimarisinde dinî yapılar ekseriyetle çini mozaik
tekniği ile süslenmiştir. Çini mozaik tekniğinin yapısına uygun olduğu için,
ekseriyetle geometrik karakterli yazılar ve sonsuza uzanan geometrik
düzenlemeden kesitler alınarak satıhlar bezenmiştir. Geometrik bezeme ve
yazının yanı sıra, rûmî üslûbu nakışlar da uygulamada kendisine hatırı sayılır
derecede yer bulmuştur.
Çini mozaik tekniği yapıların dış cephelerinde, bilhassa minare
gövdelerinde, yarı açık mekânlarda, eyvanların kemer ve tonozlarında,
taçkapılarda, mihraplarda, sandukalarda, kubbe geçişlerinde, kubbe içlerinde
ve tavanlarda belli program dahilinde kullanılmıştır. İç mekânlarda insan
elinin erişebildiği yerlerde daha çok düz renkli çini levhalar kullanılırken el
değmeyen yerlerde çini mozaik tercih edilmiştir.
Çini teknolojisinin gelişmesiyle çini mozaik, yerini önce renkli sır
(lakabî) çinilere, daha sonra da sır altı çinilere bırakmıştır. Sır altı çiniler daha
çok iç mekânlarda kullanılmış, duvarlar pencere üstlerine kadar bu çinilerle
kaplanmıştır. Nişlerde, mihraplarda, minber külahlarında, pencere
alınlıklarında, ocaklık yaşmaklarında, kuşak yazılarında, inşa ve kuşak
kitâbelerinde ve sofa duvarlarında kendine yaygın bir kullanım alanı
bulmuştur. Ayrıca çini malzemeden yapılan kandiller, şamdanlar ve dekoratif
askılarla iç mekânlar donatılmıştır.
Klasik devir Osmanlı mimarisinde, yapıların dış cephelerinde çini
kullanılmazken, Batılılaşma sürecinde iç mekânlardan da çini kullanımı
kalkmıştır. Osmanlı’nın son devir mimarlarının başlattığı “millî mimari”
hareketi yapılarının dış cephelerinde, bilhassa pencere alınlıklarında ve kemer
koltuklarında çini kullanımı son defa revaç bulmuştur.
Eğimli yüzeylerin kaplanmasında çini mozaik tekniğinin tercih edilme sebepleri nelerdir?
Çini mozaik tekniğinde desenleri oluşturan küçük parçalar, büyük
levhalardan kesilerek çıkarıldığından, düz çini levhalara nisbetle yüzeye daha
iyi intibak sağladığı için, eğimli yüzeylerde çini mozaik tercih edilmiştir.