Taş İşçiliği Hakkında Bilgi

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
Taş İşçiliği Hakkında Bilgi
« : 10 Ocak 2018, 12:55:00 »
Büyük Selçuklular’dan Anadolu Selçukluları’na, Beylikler’den Osmanlı
asırlarına dek ortaya konan mimari anıtlar yoluyla Türkler daima taş işçiliği
alanında önemli eserler ortaya koymuşlardır.

Mengücek oğlu Ahmed Bey tarafından yaptırılan Divriği Ulucamii ve Dârüşşifası’nın cephelerinde yükselen anıtsal kapılar eşsiz güzelliktedir ve çok ince taş işçiliği içerirler.

Selçuklular, Anadolu Selçukluları ve Beylikler döneminde inşa edilen
camiler, medreseler, kervansaraylar, hanların giriş kısımlarında yükseltilen
taç kapıları olağan üstü bir ihtişam ifade eder ve görsellik açısından ulaşılmaz
derecede zengin mesajlar verir. Özellikle Anadolu Selçukluları XIII. yüzyılda
büyük bir bayındırlık hareketi başlatmışlar, Anadolu’da bulunan yerli halkın
kültürüyle kendi kültürlerini harmanlayarak yeni bir sanat anlayışı ortaya
çıkarmışlardır.

Anadolu Selçuklu mimarisinde ana malzeme taştır. Selçuklular taşı
özellikle eserlerin taç kapılarında büyük bir ustalıkla ve ince bir zevkle
işleyerek Anadolu’ya özgü bir üslûp oluşturmuşlardır.

Cami, medrese, kümbet, han ve kervansaray gibi yapılarda uygulanan taş
süslemelerinde kompozisyonlar çok çeşitlidir ve her eserde farklı tasarımlar
dikkati çeker. Taç kapılarda sistem ve biçimler birbirine benzer olsa bile
süslemeler birbirinden oldukça ayrıdır. Dikdörtgen çerçeveye göre şekillenen
kapı, üst kısımda sivri bir kemerle başlamakta, sonrasında ise etrafı yoğun
süsleme, yazı kuşakları vb. tezyinî öğelerle bezenmiş bir dikdörtgen niş ile
tamamlanmaktadır. Bu özellikleri ile bu dönem taç kapıları benzersiz bir
ihtişam ifade ederler.

Taç kapı süsleme programlarındaki geometrik düzen, birbirine geçmeler
yaparak örülen ve etrafını dolandıkları kemerin tepe kısmında birbirlerine
bağlanarak tamamlanan düğümler ve şeritler biçiminde planlanır. Bazan da
geometrik şekillerle birlikte bitkisel süslemelere de yer verilir. Erzurum Çifte
Minareli Medrese, Sivas Gökmedrese, Divriği Ulucamii, Konya İnce
Minareli Medrese’nin taç kapılarında görülen tezyînat müslüman sanatkârın
ruh inceliğinin ve hünerinin taşlaşmış halidir. Bitkisel motifler yanında
geometrik desenler, geçmeler, çokgenler, yıldızlar ve rozetler, taç kapılarda
fazlaca görülen motifler arasında sayılabilir. Bunlar arasında yassı ve işlemeli
olanlar kadar kabarık ve içi boşaltılmış olanlar da vardır.

Dönemin kale görünümlü anıtsal yapılarında duvarlar yontulmuş taşlarla,
sade bir şekilde yapılır. Pencereleri az ve küçük boyutlardadır. Bu sade
yapıların ihtişamını ve sanatsal zenginliğini ince işçilikleriyle girişlerindeki
taç kapılar temsil eder. Kapıların hayranlık uyandıran mimarisi ve
karakteristik süslemeleri dikkat çekicidir. Bu kapılar çok büyüktür ve bazan
duvarlardan bile daha yüksektir. Her ne kadar aralarında benzerlik varsa da
her kapı kendi dekoru ile tektir. Minareleri çoğunlukla tek renkli ve
geometrik dekore edilmiştir.

Divriği’deki Ulu Cami’nin kuzey kapısında açılmış durumda betimlenen
büyük lotus yaprakları; Sivas Gökmedrese’de, Erzurum Çifte Minareli
Medrese’de hurma ağaçları kullanılmıştır. Bu süslemelerde ayrıca bazı
hayvan figürleri sadeleştirilerek kullanılmışlardır. Örneğin, bir yılan, birçok
eğri ve doğru çizgilerin birleşmesiyle bir sürü silmeler ve küçük sütunlara
dönüşmüştür. “Rumî” denilen motifler çok zariftir ve taş üzerine oymalarda
örneklerine çok rastlanır.

Taş işçiliğinde kullanılan süslemelerden bir diğeri de kûfî ve sülüs yazı kompozisyonlarıdır.

Selçuklu taş yapılarında insan ve hayvan figürlerine de rastlanmaktadır.
Kullanılan bu tür motifler arasında sırt sırta vermiş kartal, kuş resimleri,
kadın ve erkek insan başları bulunmaktadır. Kayseri Döner Kümbet’te ise
aslan resimleri vardır.

Kubbelerde genellikle tuğla kullanılmış, tuğlaları da farklı dizmek
suretiyle şerit motifleri, üçgenler, baklavalar, döne döne giden hareketleri
tezyinî amaçla resmetmeye çalışmışlardır. Bazılarının ise kubbe içleri parlak
renkli çinilerle kaplanmıştır. Erken dönem Osmanlı mimarisinde Bursa
Yeşilcami taç kapısı gerek ihtişamı gerekse taş işçiliği ile Anadolu Selçuklu
geleneğini sürdürür görünmektedir. Ancak Osmanlı yapılarında bu ihtişam
yerini zamanla daha mütevazi kapılara bırakmış, kapı yerine yapıyı iç hacim
genişliği ve yüksekliği itibariyle büyültme yoluna gidilmiştir. Osmanlı
döneminde mihraplar, minberler, cümle kapıları ve minare şerefeleri
mukarnaslı taş işçiliğinin gözde alanları olarak karşımıza çıkar. Osmanlı
sütun başlıkları da farklı görüntüleriyle kendine özgü bir tezyinî model
oluştururlar. Şerefe ve mahfil şebekeleri de genel olarak mermerden oyma
geometrik geçmeleriyle dikkati çeker.

Cami, medrese, türbe gibi yapıların girişlerinde yer alan, yapının inşa ya
da tamiri ile ilgili manzum veya mensur bilgiler içeren, sülüs yahut ta‘lik
celîsi ile kabartma tekniğinde işlenmiş yazılardan oluşan kitâbeler de
Osmanlı taş işçiliğinin bir başka hüner alanını teşkil eder.

Özellikle XIX ve XX. yüzyıl mezar taşları Türk hat ve süsleme
sanatlarının gelişim seyrinin gözlemlenebildiği bir taş işçiliği alanı olması
yanında, meslekleri ve sınıfları belirleyen kavuk biçimleri ve diğer tezyinî
özellikleri ve altında yatanlarla ilgili içerdiği manzum ve mensur bilgilerle de
geçmişe ışık tutan değerli ve önemli bir tarihî kaynak durumundadır. Osmanlı
öncesinde Ahlat, Osmanlı döneminde Karacaahmet gibi kabristanlar ile
selâtin camilerinin hazîrelerinde taş işçiliği bakımından incelenmeye değer
çok sayıda mezar taşı bulunmaktadır.

Anadolu Selçuklu taş işçiliğinin önemli bir alanı olarak bilinen taç kapılarda
süsleme hangi şekilde planlanır?


Taş işçiliğinin yazı sanatıyla buluştuğu iki önemli alan, hat sanatının gelişim
seyrinin üzerlerinden izlenebildiği önemli birer alan olarak mezar taşları ile
yapı kitâbeleridir. Bunlar da genelde zemin oyularak harflerin kabartma
biçiminde ortaya çıkarıldığı bir yöntemle üretilirler.