Na‘t: Hz. Peygamber’in isim ve sıfatlarının, örnek ahlâkının, üstün
özelliklerinin, mucizelerinin konu olarak alınıp ondan şefaat dileklerinin
dile getirildiği manzumelerin, Türk mûsikisi makam ve kaideleri
çerçevesinde irticâlen veya bestesi ile okunmasıdır.
Na‘tların Arapça ve Farsça bazı örneklerine rastlanırsa da genellikle Türkçe kaleme alınmışlardır.
Cami ve tekke na‘tları olmak üzere ikiye ayrılan na‘tlar camilerde cuma
ve bayram namazlarından önce okunan Kur’an’ın ardından tarifhanın ayağa
kalkarak Hz. Peygamber’e salâtü selâm getirip, camiyi yaptıranın hayırlarını
da sayarak dua etmesinden sonra “na‘than” tarafından okunurdu. Tekkelerde
ise zâkir ve zâkirbaşıları tarafından icra edilirdi. Bir kişi tarafından ve
genellikle irticâlî (improvize) okunan na‘tların bestelenmiş ve günümüze
kadar gelmiş örnekleri de bulunmaktadır.
Ünlü mûsikişinaslar M. Ekrem Karadeniz ve Bekir Sıdkı Sezgin, besteli
na‘tların duraklarda olduğu gibi usule uyulmaksızın serbest bir yorumla, asıl
melodik yapıyı bozmamaya özen gösterilerek icra edilmesi gerektiğini
söylerken Subhi Ezgi, na‘tların muhakkak durak evferi ve darb-ı Türkî
usulleriyle okunması gerektiğini ifade eder.
Dört mısralı bir na‘t, beste formunda olduğu gibi 1, 2 ve 4. mısralar
zemin, 3. mısra meyan olarak bestelenir. Na‘tlar ağır bir ritimle seyreder ve
na‘tlarda ilâhilere göre daha sanatlı bir üslup dikkati çeker. İslâmî Türk
edebiyatında, en çok na‘tın yazıldığı XVIII. yüzyıldaki na‘t şairleri arasında,
kaleme aldığı 300’e yakın na‘tıyla Yahyâ Nazîm Çelebi’nin (ö. 1727) ayrı bir
yeri vardır. Türk mûsikisinin tanınmış bestekârlarından da olan Nazîm’in
aynı dönemde yaşamış Niznâm Yûsuf Çelebi tarafından rast makamında
bestelenmiş “Âftâb-ı subh-i mâ evhâ habîb-i kibriyâ” mısraıyla başlayan na‘tı
çok meşhurdur.
Ayrıca Buhûrîzâde Mustafa Itrî Efendi’nin rast makamında bestelediği
“na‘t-ı Mevlânâ” olarak bilinen eseri de na‘t formunun en güzel örnekleri
arasındadır. Sözleri Mevlânâ’ya ait olan ve “Yâ habîbAllah resûl-i Hâlik-ı
yektâ tüyi” mısraıyla başlayan bu eser, Mevlevî âyinlerinin başında
neyzenbaşının yapacağı post taksiminden önce na‘than tarafından ayakta
okunur.