1. Hayvan Sürüleri
Deve, koyun ve sığırların zekât konusu oldukları, Sünnet ve icmâ ile sabittir.
Koyun ve keçi ile devenin nisap miktarı, konuyla ilgili hadisler
doğrultusunda icmayla sabittir; sığırda nisap miktarı ise, farklı hadis
rivayetleri dolayısıyla farklı sayıda belirlenmiştir. Koyun ve keçi için kırk,
deve için beş tane olmak şarttır. Sığırın nisabı otuzdur. Hayvanların nisabı ve zekâtı, biraz farklı olmakla birlikte, genel olarak diğer malların nisap ve zekât miktarlarına yakındır.
Hayvanların zekâtı senede bir defa ve cinslerine göre ödenir; ayrı cinslerin nisabı birlikte hesaplanmaz. Hayvanların zekâta tâbi olmaları için sâime vasfını taşımaları şarttır. Çünkü üretkenlik, ancak böylece
gerçekleşebilir. Senenin tümünde veya yarısından çoğunda kırlara, yani
umuma mahsus meralara beslenmeleri, süt alınması ve üreyip çoğalması için gönderilen hayvanlar “sâime” (ç. sevâim) adını alır. Sâime olmaları yanında, hayvanların zekâta tâbi olması için evcil olmaları da gerekir. Vahşi ile evcil arasında melez olarak doğan hayvanların zekâta tâbi olmaları konusunda, hayvanların anasına bakılır; anası evcil olanlar zekâta tâbi olur, diğerleri olmaz.
Yavrular kendi cinslerinden büyükleriyle birlikte bulundukları takdirde, -
tek bir tane de olsa- büyükler gibi zekâta tâbi olurlar. Sâime olup henüz
yaşını doldurmamış yavru sürüsü –sayıları nisabı doldursa bile- zekâta tâbi
olmaz.
Deve, sığır ve koyun-keçi dışında kalıp, zekâta tâbi olacak diğer sâime
hayvanlar (mesela at) için, değerlerinin %2,5’u oranında zekât ödenir.
Hz. Peygamber’in açıklamaları (Buhârî, “Zekât”, 37-38) dikkate alındığında
develerin zekât nisbetleri şöyledir:
5’ten 9’a kadar 1 koyun
10’dan 14’e kadar 2 koyun
15’ten 19’a kadar 3 koyun
20’den 24’e kadar 4 koyun
25’ten 35’e kadar iki yaşında 1 dişi deve zekât olarak verilir.
Koyundaki nisbetler ise şöyledir:
40’tan 120’ye kadar 1 koyun
121’den 200’e kadar 2 koyun
201’den 399’a kadar 3 koyun
400’den 500’e kadar 4 koyun zekât olarak verilir.
Sonraki her yüz koyundan bir koyun verilir.
Sığır nisbetlerine gelince:
30’dan 39’a kadar iki yaşına girmiş 1 dana veya düve
40’dan 59’a kadar üç yaşına girmiş 1 dana veya düve
60 sığırda iki yaşına girmiş 2 dana zekât olarak verilir.
2. Ticaret Malları
Ticaret mallarının hem sermayesi, hem de sağladığı kazanç birlikte zekâta
tâbidir. İşletme binası ve sabit kıymetlerle kullanılan âletler ve gereçler,
zekâta tâbi olmaz. Ticaret mallarının nisap miktarı, altın nisabına göre
düzenlenir. Ticaret malının zekâta tabi olması için, üzerinden bir kamerî yıl
geçmesi şarttır. Ticaret, kazanmak kadar kaybetmeyi de içine aldığından,
sene başında ve sonunda malın nisap miktarında olması gerekir.
Nakit, altın ve gümüş dışında kalan ve ticarete sunulan âlet, makine,
emtia, sebze, meyve, süs eşyası, arsa, arazi, akar, daire gibi taşınmaz mallar ve ticaret gayesiyle kullanılan her çeşit mal ticaret malı sayılır. Alım-satım için olan ev, apartman, daire, arsa, dükkân vb. taşınmaz mallar bu arada kiraya verilmişse kira bedelleri de ticaret malı sayılır.
Günümüzde ticaret işlemleri, klasik dönemdeki menkul malların kâr
sağlamak amacıyla satın alınmasından farklılık göstermektedir. Bugün ticaret işlemleri arasında yer alan başlıca faaliyetler; bankacılık işlemleri, kara, deniz ve hava taşımacılığı, sözleşme, sigorta, simsarlık-aracılık işlemleri, sınâî işlemler, otel, konaklama ve turizm işlemleri vb.dir
Ticaret malının zekâta tâbi olması için, onunla ticaret yapmaya niyet
etmek şarttır. Bu niyetin, ayrıca ticaret işiyle birlikte olması gerekmektedir.
Sadece ticaret niyetiyle bir mal, ticaret malı olmaz. Niyet; kazanç amacı
gütmekle; eylem, alım-satımla gerçekleşir.
Ticaret malını kullanım malına dönüştürmek için sadece niyet yeterlidir.
Alış-veriş sırasında hiçbir ticaret niyeti yoksa mal, şahsî kullanım amacıyla
satın alınmış olur. Öte yandan, daha önce şahsî amaçla kullanılan bir madde
üzerine ticaret niyeti yöneltilirse, bu, bir ticaret malı sayılır. Ticaret
mallarının zekâta tâbi olması için, malın ticaret yapmaya elverişli mallardan
olması gerekir.
Hangi yolla elde edilirse edilsin ticaret malları bütün olarak zekâta tâbidir.
Ticaret mallarının bütün çeşitlerinde zekât oranı %2,5’tur. Ticaret malları, bir kimsenin yanında birkaç yıl satılmadan ve zekâtı ödenmeden kaldıktan sonra satılırsa, geçmiş bütün yılların zekâtını toptan ödemek gerekir. Ticaret
mallarının kendisi zekât olarak ödenebileceği gibi, bunların değerleri de zekât olarak ödenebilir. Bir takvim yılı dolunca, her mükellef her türlü ticari malı piyasa satış fiyatlarına göre değerlendirerek, nakitleriyle sağlam olan
alacaklarını da ekleyerek zekâtını öder. Ticari eşyanın konduğu bina, dolap,
kafes, raf, terazi, çalışma masası, şahsî kullanım amacıyla ve işletmenin
yürümesi için gerekli malzeme olduğundan temel ihtiyaç sayılarak zekâta tâbi olmaz.
3. Nakit ve Nakde Benzer Servet
a) Altın ve Gümüş ile Alaşımları:
Altın ve gümüş her ne maksatla kullanılırsa
kullanılsın veya hangi gayeyle elde bulundurulursa bulundurulsun zekâta
tâbidir. Çünkü kenz (mal stoklama) (et-Tevbe: 9/34) ayetinde geçen
“Altın ve gümüş yığıp biriktirenleri ve Allah yolunda harcamayanları
acıklı bir azapla müjdele” ifadesinden, gerek nakit, gerekse külçe olsun,
altın ve gümüşün ne gayeyle elde bulundurulursa bulundurulsun, zekâta
konu olduğunu biliyoruz. Bu iki madde ve onlardan yapılmış olan her
türlü süs eşyası (mesela bilezik, küpe, tabla, beşibirlik, tabak, bardak,
yüzük, taç, kemer…) nisabı tamamlar ve diğer şartları da taşırsa zekâta
tâbidir. Hadislerde belirtilen altın için yirmi miskal, gümüş için ikiyüz
dirhemin günümüzdeki karşılığı önemlidir. Arkeolojik bulgulardan
yapılan belirlemelere göre bir dinar 4.25, bir dirhem 2,975 gr.
olduğundan, altın nisabı 20x4,25 = 85gr.; gümüş nisabı ise 200x2,875 =
595 gr.’dır sonucuna varılmaktadır.
Altın ve gümüş, nisap hesabında ayrı ayrı işlem görürler. Ancak her biri
ayrı ayrı nisabı tamamlayamazsa, birbirine eklenebilirler. Nisap miktarını
bulamayan altın ve gümüş birbirleri dışında manen birlik olan ticaret
mallarıyla nisap tamamlama işlemi yapabilirler. Altın ve gümüşün
nisaplarının hesaplanması, değerlerine göre değil, ağırlıklarına göre yapılır.
Bu kural, zekât kendilerinden ödendiği zaman geçerlidir. Bunların zekâtları
başka cins mallardan ödeneceği zaman, ağırlığa değil, değerlerine bakılır.
Nisap miktarı altın veya gümüşü olan kimse, kural olarak herbirinin
zekâtını ayrı ayrı öder. Altınla gümüş birbirleriyle alaşım yapmışsa, alaşımın
içinde ağırlık veya değer yönünden oranca fazla olan madde üzerinden
bunların zekâtı ödenir.
Altın veya gümüş nikel, bakır veya bunun gibi başka bir cins madenle
alaşım yapmışsa ve bu alaşım para olarak kullanılmıyorsa, alaşımın içinde
bulunan altın veya gümüş ağırlık ve değer yönünden diğer maddeden fazla
veya ona eşitse, maddenin bütünü altın veya gümüş kabul edilir. Bu durumda zekâtın ödenmesi, maddenin bütününün kabul edildiği şekle göre düzenlenir.
Alaşımın içinde altın veya gümüş azsa ve bu altın veya gümüş ağırlıkça nisap miktarına ulaşmıyorsa, başka zekât konusu olan malların nisabına eklenir ve bu toplam üzerinden zekâta tâbi olur.
b) Altın ve Gümüş Dışındaki Ziynet Eşyaları (mücevherat):
Altın ve gümüş
dışındaki inci, yakut, mercan, elmas gibi ziynet eşyaları iddihar (saklama)
amacı olmaz ve makul sınırı aşmazsa, nâmî (artıcı) mal olmadığından,
zekâta tâbi değildir.
Kadının altın ve gümüş eşyası Hanefîlere göre zekâta tâbi olur. Diğer üç
mezhep ise makul sınırlardaki kadın zinet eşyasının zekâta tabi olmayacağını kabul etmiştir. Normal ölçüyü aşan ve israf derecesine vararak zekâta tâbi olması sözkonusu olan altın, gümüş ve diğer ziynet eşyasının üst sınırı kişi, çevre ve ülkenin iktisadî ve toplumsal durum ve şartlarına göre değişir, örfe göre hüküm verilir. Altın ve gümüş kâr için elde bulunduruluyorsa, yemek kabı, heykel, biblo vb. kullanım aracı olursa veya erkek tarafından kullanılırsa ittifakla zekâta tâbi olur. Nisap tespiti için ziynet eşyasının ağırlığına değil, piyasa değerlerine bakılır.
c) Nakit ve Malî Kâğıtlar:
Kıymet yerine kullanılan değişim ve iddihar aracı
olan maddeler, yapıldığı maddeye ve başlangıçtaki haline bakılmaksızın
nakit adını alır. Malî kâğıtlar, değer ifade ettiklerinden ve günümüzde
insanların ticarî değişim aracı olduklarından tıpkı altın, gümüş ve ticaret
malı gibi zekâta tâbidirler. Zira bunlara sahip olanlar zengin sayılır. Aynı
zamanda bunlar sahibinin hazır mal ve servetini meydana getirirler.
Zekât için gerekli olan artıcı olma özelliğini de taşımaktadırlar. Ücret, toplu
para, serbest meslek kazançları, sabit ve hareketli (oto ve uçak) sermaye
gelirleri, mâl-i müstefâd olarak yıl içinde elde edilen nakitler, mükellefte
bulunan ve zekâtı ödenecek olan diğer nakitlere ilave edilirler.
Nakit ve malî kâğıtların zekâtı, nisabı bulan ve artan toplamın %2,5’u
üzerinden ödenirler. Devletin ve özel kesimin çıkardığı –her an paraya
çevrilebilecek- tahviller de diğer kâğıt paralar gibidir. Zekât için gerekli
şartlar gerçekleştiği takdirde, bunlara da zekât vermek gerekir.