Yemin Keffâreti

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
Yemin Keffâreti
« : 08 Ocak 2018, 17:00:57 »
Kendisine sadık kalınmayan mün‘akid yemin, keffâret sorumluluğu doğurur. Yani gelecek zamanda bir şeyin yapılması ya da yapılmaması yemini edilir de bunun gereği yerine getirilmezse keffâret (keffâret-i yemin) söz konusu olur.

Bu konuda Yüce Allah şöyle buyurur:

“Kasıtsız olarak ağzınızdan çıkıveren (lağv) yeminlerinizden dolayı Allah sizi sorumlu tutmaz. Fakat O, bilinçli olarak yaptığınız mün‘akid yeminlerden sizi sorumlu tutar. Bunun keffâreti, kendi aile fertlerine yedirdiğinizin ortalamasından, on fakiri doyurmanız veya onları giydirmeniz yahut bir köleyi hürriyetine kavuşturmanızdır. Bunları bulamayan kimse üç gün oruç tutar. İşte yeminlerinizin keffâreti budur. Yemin ettiğiniz zaman yeminlerinizi tutun!..”
(el-Mâide 5/89)

Ayette yemin keffâreti iki aşamalı olarak belirlenmiştir.
Birinci aşamada on fakirin doyurulması veya giydirilmesi ile bir köle azadı gelmektedir.

Keffâret yükümlüsü öncelikle bunlardan birisini yerine getirir.

Şayet bu üç seçenekten birisini yerine getiremezse o takdirde ikinci aşama olan üç gün oruç tutmak seçeneğine geçilir. Dolayısıyla on fakiri yedirme veya giydirme gücü olanlar üç gün oruç tutmak ile yeminlerinin keffâretini yerine getirmiş sayılmazlar.

Eğer on fakiri doyurma seçeneği tercih edilecekse bunun ölçüsü  sabah akşam olmak üzere iki öğündür.

Keffâret sorumlusu kendi ailesinin yemek standardını ölçü alacaktır. Bu bireysel belirleme yanında toplumsal ortalamayı da vermesi açısından öteden beri o yılki fitre miktarı da bu konuda esas alınmıştır.
Yani ramazan bayramında verilen fıtır sadakasının parasal değerinin, yemin keffâretinde de bir günlük yemeğe denk geldiği söylenmiştir.

Diğer görüşlerin aksine Hanefîler, ayetteki on fakirin bir günlük yemek ihtiyacını karşılama hükmünün, bir tek fakirin on günlük yemek
ihtiyacını karşılama biçiminde de uygulanabileceğini söylemişlerdir. Yine
onlar yemek yedirmek yerine bedelinin de verilebileceğini kabul etmişleridir.
Hanefîlerin bu yaklaşımı, yukarıda ifade edilen “Keffâretlerde belirlenen
ibadetlerin ifasında, özellikle yedirme ve giydirmede Hanefîler bazı şekilsel
düzenlemeler yapılabileceğini kabul etmişlerdir” cümlesini açıklamaktadır.

Eğer on fakirin giydirilmesi seçeneği tercih edilecekse verilecek elbisenin
vücudun tamamını veya çoğunu örtmesi şartı aranmıştır. Esasen giydirmek”
fiili ancak bu miktarla yerine getirilebilir. Uygulama kolaylığı sağlaması
bakımından bir günlük yemek bedelinin bir fakirin kıyafetine eşitlenmesi
görüşü de ileri sürülmüştür.

Bu tür harcamaları yapacak maddi güce sahip olamama durumunda
devreye girecek olan üç gün oruç tutmak seçeneğine gelince, diğer
mezheplerin aksine Hanefîler bazı rivayetlere dayanarak bu oruçların peşi
sıra tutulması gerektiğini ileri sürmüşlerdir.

Genel hatları böyle belirlenebilecek olan yemin keffâreti ile ilgili bazı
meseleleri bilmekte fayda vardır:

- Yemek yedirilen veya elbise temin edilen fakirler, keffâret sorumlusunun
bakmakla yükümlü olduğu yakın akrabaları olmamalıdır.

- Bir fakire bir günde on fıtır sadakası bedelini birden vermek veya bir fakire
bir günde on elbise birden vermek bir günlük yiyecek ve bir kişilik
giyecek vermek sayılır.

- Keffâret yemin bozulduktan sonra yerine getirilir. Yemin bozulmadan önce
ifa edilen keffâret, Hanefîlere göre herhangi bir sadaka olarak kabul edilir.
Dolayısıyla bozulduktan sonra ifa edilecek olanın yerine geçmez. Diğer
mezheplerin aksine Hanefîlere göre böyle bir durumda keffâret tekrarlanır.

- Doyurulacak ya da giydirilecek olan fakirlerin hür ve Müslüman olması şart
değildir. Yani gayri müslim bir fakire de keffâret ödemesi yapılabilir.
Hanefîlerin bu görüşüne karşılık Şâfiî ve Mâlikîler ancak hür ve
Müslüman fakirlere keffâret ödemesi yapılabileceğini benimsemişlerdir.

Şâfiî mezhebine göre ğamûs yemininde de keffâretin söz konusu olduğu
hükmünü hatırlayınız.