Zaruret, açlık ve susuzluğu giderecek ya da hastalığı tedavi edecek helal bir
nesnenin bulunmaması durumudur. İslâm’da zaruretler, mahzurları
(haramları) ortadan kaldırır.
Bir haramı helal saymamak ve haddi aşmamak
kaydiyle, bazen zaruret miktarınca, yasak bir fiil işlenebilir.
Açlık veya susuzluktan ölme kertesine gelen kişi, canını kurtaracak kadar
haram nesne yiyebilir veya içebilir:
“Allah, size ancak leş, kan, domuz eti ve Allah’tan başkası adına kesileni haram kıldı. Ama kim mecbur olur da, istismar etmeksizin ve zaruret ölçüsünü aşmaksızın yemek zorunda kalırsa, ona günah yoktur. Şüphesiz, Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”
(el-Bakara 2/173, el-Mâide 5/3, el-En‘âm 6/119, 145).