İslam Ahlak Esasları - Ünite 10: Çevre Ahlâkı - Çözümlü Sorular

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
1. Çevre ahlâkı nedir?
Cevap: Çevre, bizi kuşatan, canlı-cansız her şey; çevre
ahlâkı ise çevre ile ilişkilerimizi ahlâki açıdan ele alıp
düzenlemeye çalışan bir ahlâk dalıdır. Çevre ahlâkı, bir
taraftan betimleyici bir biçimde insanlar ile doğal çevreleri
arasındaki ilişkide tabii denge ve gidişatın korunması ve
bu ilişkide zaman zaman ortaya çıkan sorunların ve
nedenlerinin belirlenip çözümlenmesi ile ilgilenirken, öbür
taraftan da değer koyucu bir ahlâk olarak insanların çevre
ile ilişkilerinin ahlâki açıdan en iyi nasıl olması gerektiği
ile ilgili kuramlar ve ilkeler geliştirir, öneriler getirir ve
öğütlerde bulunur.

2. Çevre ahlâkına yöneltilen soruların ve ondan beklenen
cevapların artmasının sebebi nedir?
Cevap: Tüketici zihniyetin ve teknolojik atıkların artması
gibi pek çok sebepten dolayı çevre sorunlarının artıp
küresel bir kriz haline dönüşmesi, Tüketici zihniyetin ve
teknolojik atıkların artması gibi pek çok sebepten dolayı
çevre sorunlarının artıp küresel bir kriz haline dönüşmesi,
çevre ahlâkına yöneltilen soruların ve ondan beklenen
cevapların da artmasına neden olmuşturneden olmuştur.

3. Çevre ahlâkından cevaplaması beklenen sorular ne
gibi sorulardır?
Cevap: İnsanlar çevreyi nasıl görmeli ve ona nasıl
davranmalıdır? İnsanlar çevrelerindeki doğal kaynakları
nasıl kullanmalı, üretim ve tüketim ilişkisi nasıl olmalı,
ekosistem ve tabii denge nasıl korunmalıdır?
Çevremizdeki öteki türlere nasıl davranılmalı, hayvan
hakları nasıl anlaşılıp uygulanmalıdır? Bizden sonraki
nesiller ve gelecek kuşaklara karşı çevre ile ilgili
yükümlülüklerimiz nelerdir? Bunlar ve benzeri sorular,
çevre ahlâkını ilgilendiren ve çevre ahlâkçılarının
cevaplamaya çalıştığı pek çok sorudan bir kaçıdır.

4. İslâmın birincil kaynaklarında çevre ahlakıyla ilgili ne
kadar yekûn tutan bir içerikten söz edilebilir?
Cevap: Çevre ahlâkının ele aldığı konularla ilgili yaklaşık
500 ayet ve pek çok hadis olması dolayısıyla genel İslâm
ahlâkı içinde çevre ahlâkının her zaman var olduğu
söylenebilir.

5. Klasik ve modern İslâm ahlâkı eserleri içinde ne gibi
çalışmalar mevcuttur?
Cevap: Klasik ve modern İslâm ahlâkı eserlerinden iki
örnek vermek gerekirse, İbn Miskeveyh’in Ahlâkı
Olgunlaştırma adlı eserinde “Bitkiyi Cansızlardan Üstün
Kılan Özellik” ve “Hayvanların Dereceleri” gibi bölüm
başlıklarına rastlanabilirken, Ahmet Hamdi Akseki’nin
Ahlâk İlmi ve İslâm Ahlâkı adlı kitabında “Hayvanlara
Şefkat” gibi bölüm başlıkları vardır.

6. Son on yıllardaki çevre duyarlılığın artması, nasıl bir
tarihî geçmişe sahiptir?
Cevap: Son on yıllardaki bu tarihsel gelişmeler birkaç
cümleyle özetlenmek istendiğinde denebilir ki, 1960’ların
başında meydana gelen iki olay çevreci bilinçlenmenin ilk
tohumlarını atmıştır. Bunlardan biri nükleer denemelerden
sonra anne sütünde strontiyum 90 elementine rastlanması,
diğeriyse, DDT gibi sentetik yapılı tarım ilaçları ve
kimyasal maddelerin etkilerinin, hedefledikleri zararlılarla
sınırlı kalmayıp, ekosistemi bir bütün olarak ve olumsuz
yönde etkilediğinin anlaşılmasıydı. Bu olayların
sonucunda insanlar, varlıkların karmaşık ekolojik
döngülerle birbirlerine bağlı olduğunu fark etmeye
başladılar. 1980’lerin başında ise art arda gelen yerel
çevresel krizlerin aslında yaklaşmakta olan küresel
boyuttaki çevresel krizin belirtileri olduğu ortaya çıkmaya
başladı. Bu durum, ozon tabakasında belirlenen delikle ve
ilk kez 1988’de haberdar olunan küresel ısınma
tehlikesiyle dramatik bir biçimde gündeme geldi.

7. Günümüzde çevre duyarlılığı hususunda ne gibi temel
çekinceler vardır?
Cevap: Günümüzde artık, toprak kirlenmesi ve erozyonla
toprak kaybı, su kirlenmesi ve susuzluktan çölleşme, kirli
su nedeniyle oluşan hastalıklar, hava kirliliği ve küresel
ısınma, ozon tabakasının delinmesi ve kanser benzeri
hastalıklardaki artışlar, yağmur ormanları başta olmak
üzere ormanların yok edilmesi ve oralarda yaşayan
binlerce bitki ve hayvan türünün neslinin tüketilmesi,
fabrika çiftliklerde et tüketimi için yetiştirilen hayvanlara
yapılan insanlık dışı muameleler, nükleer ve kimyasal
atıkların neden olduğu kitlesel ölümler ve kalıcı
hastalıklar, yeryüzü kaynaklarının bir kısım insanlar
açlıktan ölürken bir kısmı tarafından adaletsizce ve israf
içinde tüketilip yok edilmesi gibi sorunlar, hepimizi
etkileyen ve gelecek nesillerimizi de etkileyecek olan
çevre sorunlarının sadece birkaç ana başlığını
oluşturmaktadır.

8. Sanayi toplumunun çevreyi vurdumduymazca kirletmesi
nasıl gerçekleşmiştir?
Cevap: Ahlâki değerler ve insani yükümlülüklerle bağını
koparmış olan sorumsuz ve sömürgeci bir zihniyet uzun
süre dünyanın büyük çoğunluğuna egemen olmuş ve bu
esnada sadece öteki insanları sömürmekle kalmamış,
hayvanlar, bitkiler ve yeryüzünün tabii kaynaklarını da
kendi bencil, maddeci, hazcı, çıkarcı emelleri uğruna
tüketmekte ve kirletmekte, en azından uzun bir süre, aynı
geminin/gezegenin içinde kendisinin de felakete
sürüklendiğini görünceye kadar bir beis görmemiştir.

İSLÂM ÇEVRE AHLÂKININ 4 KURAMI

9. Batı çevre etiği kuramlarından kısaca nasıl
bahsedilebilir?
Cevap: İslâm çevre ahlâkına geçmeden Batı çevre etiği
kuramlarına kısaca değinmekte yarar vardır. Batı
düşüncesi, çevre etiğinde henüz çok büyük kuramlar
geliştirmiş değildir. Derin ekoloji (deep ecology) ya da
canlımerkezli (biocentric) etik denilen yaklaşım ile
yüzeysel ekoloji (shallow ecology) ya da insanmerkezli
(anthropocentric) koruma etiği (conservation ethics)
denilen yaklaşım, en yaygın kuramlardan ikisidir. Derin
ekoloji yanlıları daha radikal görüşleri savunurken,
koruma etiği yanlıları daha ılımlı ya da yüzeysel görüşleri
savunmaktadırlar.

10. Derin ekoloji yanlılarının İslâm çevre etiği ile görüş
bakımından bir yakınlığa sahip olduğunu söylemek
mümkün müdür?
Cevap: Derin ekoloji yanlılarının çevre ve ahlâk
açısından, insan merkezciliği aşan çok daha yüksek
değerleri savunduğu ve bizim aşağıda Batı’daki gibi
kutuplaştırmak yerine dikey sıralama içinde sunacağımız
İslâm çevre etiği kuramlarının daha yüksek
düzeydekilerine yakın olduğu bir gerçektir. Bununla
birlikte derin ekoloji ekolü de yeterince gelişmiş ve
olgunlaşmış olmayıp kendi içinde gelişimini ve
farklılaşmalarını sürdürmektedir.

11. İslâm çevre ahlâkının halihazırdaki kuramlaşma
durumu nedir?
Cevap: İslâm çevre ahlâkında ise henüz belirgin bir
kuramlaşmadan bahsetmek mümkün gözükmemektedir.
Ancak, bireysel ahlâk görüşleri, bireyler ötesi
benimsenmişliği olan ahlâk ilkelerine, ahlâk ilkeleri de,
daha geniş kapsamlı ve birleştirici-bütünleştirici olan
etik/ahlâki kuramlara ve sistemlere dayanırlar. Dolayısıyla
İslâm çevre ahlâkında da genel kuramların ve temel
ilkelerin belirlenmesi ve bilinmesinde yarar vardır.

12. Çevre etiğinin incelenmesi açısından kuramlar
hakkında bilgi sahibi olmayı anlamlı kılan kaç genel
neden vardır?
Cevap: Çevre etiğinin incelenmesi açısından kuramlar
hakkında bilgi sahibi olmayı anlamlı kılan en az dört genel
neden vardır. Birinci olarak, etik kuramları, etik sorunları
tartışmak ve anlayabilmek için ortak bir dil işlevi görür,
ortak inançları ve paylaşılan değerleri açıklığa kavuşturur
ve sistemleştirirler. İkinci olarak, çeşitli etik kuramları
geleneklerimizde önemli roller oynadıklarından, pek
çoğumuzun düşünme biçimlerine de yansırlar. Etik
kuramları öğrendikçe düşünce tarzlarımızdaki örüntüleri
ve varsayımları daha iyi tanıyabilir, görüşlerimizi daha iyi
yansıtabilir ve onları daha iyi savunabiliriz. Üçüncü
olarak, bir etik kuramın geleneksel işlevlerinden biri
rehberlik ve değerlendirme yapmasıdır. Kuramları özgül
durumlara uygularken ve özgül tavsiyelerde bulunurken
onlardan yararlanırız. Son olarak da, kimi yorumculara
göre, kuramlar karşılaştığımız çevre sorunlarından
bazılarının nedenini de oluşturduklarından, etik kuramlar
konusunda bilgi sahibi olmak önemlidir (Jardins, 2006).

13. Yararlılık kuramı nedir?
Cevap: Yararlılık, faydalılık ya da menfaat kuramı,
tabiata her şeyden önce yarar-zarar kavramları ekseninde
bakar. Yarar ve zararda asıl dikkate alınan da, insanın
yarar ve zararıdır. Bu kuram büyük ölçüde insan merkezli
(antroposentrik) denilebilecek bir kuramdır. Batı çevre
etiğinin yüzeysel ekoloji ve koruma etiği kuramına denk
düşer. Doğal kaynaklar insana yararlı olduğu için
korunmalı, gittikçe küresel bir krize dönüşen çevre
sorunları da nihayette insan yaşamına zarar verecek
boyutlara ulaştığı için önlemler alınmalıdır.

14. Yararlılık kuramının kaç temel ilkesi vardır?
Cevap: Yararlılık kuramının iki temel ilkesi olduğunu
söylemek mümkündür. Bunlardan biri “nimet ilkesi”
denilebilecek olan, tabiatın insana dünyevi, biyolojik,
bedensel vb. konularda faydalar, menfaatler sağlaması, bir
diğeri de, “ayet ilkesi” denilebilecek olan, tabiatın insana
manevi, teolojik, ahlâki vb. konularda dersler, delaletler,
ibretler vererek epistemolojik, teolojik ve ruhsal
gelişimimize yönelik yararlar sağlamasıdır. Bu iki ilkenin
her ikisini birden şu kısa ayette görmek mümkündür: “Ehli
hayvanlarda size ders vardır; onlardan çıkan sütten size
içiririz; onlarda daha birçok menfaatiniz vardır…”
(Mü’minun/23: 21).

15. Sorumluluk kuramı nedir?
Cevap: Sorumluluk kuramı, yararlılık kuramı kadar insan
merkezci ve faydacı değildir. Çevremizdeki varlıklara,
bizim faydamıza olup olmamaları açısından ziyade,
onların hakları ve bizim de onlara karşı ödevlerimiz,
görevlerimiz, yükümlülük ve sorumluluklarımız açısından
bakmayı esas alır. Herhangi bir şeye, bize faydası
açısından bakmakla, bizim ona karşı sorumluluklarımız
açısından bakmak, elbette bir değildir ve ikincisi
birincisinden daha üst düzeyde bir bakıştır.

16. Kur’an’da sorguya çekilmekle ilgili ne gibi ifadeler
mevcuttur?
Cevap: “Sonra o gün, size verilmiş olan her nimetten
sorguya çekileceksiniz.” (Tekasür/102: 8) İnsan sahip
olduğu nimetlerden ve ilişki içinde olduğu öteki
varlıklardan sadece Allah’a karşı değil kendi vicdanına
karşı da sorumludur ve onu vicdanı da er veya geç sorguya
çekecektir: “Kitabını oku, bugün, hesap görücü olarak sen
kendine yetersin.” (İsra/17: 14).

17. Sorumluluk kuramı ile ilgili olarak kaç temel ilke ön
plana çıkar?
Cevap: Sorumluluk kuramı ile ilgili olarak da iki temel
ilke dikkati çekmekte veya öne çıkmaktadır. Aşağıda
göreceğimiz üzere bunlara, “emanet ilkesi” ve “hilafet
ilkesi” demek mümkündür. Çevre bize emanettir ve bu
emaneti koruyup ona hıyanet etmemek bizim görev ve
sorumluluğumuzdur. Ayrıca, sorumluluğumuz sadece
emaneti korumakla bitmemekte, onun korunması ve
imarında Allah’ın halifesi olmak, daha üst düzeyde görev
ve sorumluluklar da yüklemektedir.

18. Erdemlilik kuramının önemi nedir?
Cevap: Herhangi bir şeye ya da çevreye yararlılık
açısından bakmanın üzerinde sorumluluk açısından
bakmak var olduğu gibi, görev ve sorumluluk açısından
bakmanın üzerinde de, gönüllülük ve erdemlilik açısından
bakmak vardır. Dolayısıyla sorumluluk kuramının
üzerinde de erdemlilik kuramı gelmektedir. Birine karşı
sorumluluklarımızı yerine getirmek, çoğu kere, fıkhi veya
hukuki bir meseledir. Sorumluluğun ötesinde iyilikler yapmak, sevgi beslemek, feragatte bulunmak ise ahlâk ve
erdem meselesidir. Bu husus çevre için de geçerlidir ve
çevreye erdemli bir insanın bakışıyla bakmak, İslâm çevre
etiğinin daha üst düzey bir kuramıdır.

19. Erdemlilik kuramının temel ilkeleri nelerdir?
Cevap: Erdemlilik kuramının da birçok ilkesi olabilmekle
birlikte, en temel sayılabilecek iki tanesinin acıma ve
sevgi duygularına dayalı “merhamet ilkesi” ve “muhabbet
ilkesi” olduğunu söylemek mümkündür. Menfaatin
üstünde mesuliyet, mesuliyetin üstünde fazilet olduğu
gibi, faziletin üstünde de hikmet veya bilgelik kuramı
vardır.

20. Bilgelik nedir?
Cevap: Bilgelik, erdemli davranışların da ötesinde bir
derinlik, sıradan insanlar bir yana, sorumluluğunu yerine
getiren erdemli insanların bile kavrayış gücünü aşan
biçimde, varlıklar, olaylar ve olguların arka planına
vukufiyet ve bunun gerektirdiği gibi davranabilme, ama
aynı zamanda bilgisinin sınırı konusunda sıradan insandan
bile daha mütevazı olabilme gibi üstün niteliklerin adıdır.

21. Bilgelik kuramının temel ilkeleri nelerdir?
Cevap: Bilgelik kuramının da iki temel ilkesinin olduğunu
söylemek mümkündür. Bunlar, Kur’an’ın bahsettiği ama
herkesin anlaması kolay olmayabilen “ubudiyet ilkesi” ve
“kutsiyet ilkesi”dir. Bunlar her varlığın kendi içinde
değerli olduğunu gösteren ve böylece İslâmi ekolojinin en
derin ya da en yüksek ilkelerdir. Bu düzey, Batılıların
derin ekoloji dedikleri düzeyin de üstünde düzeylerdir.

İSLÂM ÇEVRE AHLÂKININ 8 İLKESİ

22. İslâm çevre ahlâkının 8 ilkesi nedir?
Cevap: İslâm çevre ahlâkının 8 ilkesi şunlardır:
1- Nimet İlkesi: ‘Çevre Nimettir’
2- Ayet İlkesi: ‘Çevre Ayettir’
3- Emanet İlkesi: ‘Çevre Bize Emanettir.’
4- Hilafet İlkesi: ‘Biz Yeryüzünün Halifeleriyiz.’
5- Merhamet İlkesi: ‘Merhamet Tüm Canlıları Kapsar.’
6- Muhabbet İlkesi: ‘Muhabbet Tüm Varlığı Kapsar.’
7- Ubudiyet İlkesi: ‘Her varlık Abidtir.’
8- Kutsiyet İlkesi: ‘Her Varlık Kutsaldır.’

23. Yeryüzü sadece insanlar için yaratılmış bir nimet
midir?
Cevap: Çevre bizim için nimettir, bizim istifademize
sunulmuş, bizim buyruğumuz altına verilmiştir ve bize
hizmet etmektedir; ancak burada yanlış anlaşılmaması
gereken bir husus vardßır. Kur’an, insana hitap ettiği için
doğal olarak insanı daha fazla vurgulamakla birlikte, yerde
ve gökteki bu nimetlerin sadece insan için değil, bütün
canlılar için olduğunu da birden fazla yerde açıkça ve
hatta bu nimetleri vurgulayan bir surenin en başlarında
belirtmektedir; dolayısıyla bu husus yanlış bir eleştiri
konusu yapılmaması gerektiği gibi Müslümanlar
tarafından da yanlış veya eksik anlaşılmamalıdır.
Yeryüzünün nimet oluşu sadece insanlar için değildir.
Kur’an’da belirtildiği üzere, “Allah, yeri canlı yaratıklar
için meydana getirmiştir.” (Rahman/55: 10) Yeryüzündeki
nimetler sadece insanlar için değil, öteki canlılar için de
nimettir ve bu asla unutulmamalıdır.

24. Çevre kirliliğine sebep olmamak için İslâmın
Müslümanlardan istediği en temel şartlar nelerdir?
Cevap: Nimet ilkesinin uygulama alanında öncelikle
Müslümanlardan istediği ve sonra da tüm insanlar için
öngördüğü hususlardan biri onu kirletmemek, temiz
tutmak, bir diğeri de onu israf etmemektir. Büyük veya
küçük çapta toprak, hava, su, sokaklar ve caddeler ve
benzeri alanlarda herhangi bir çevre kirliliğine neden
olmamak, çevre temizliği konusunda çok duyarlı ve titiz
olmak, İslâmın Müslümanlardan istediği en temel
şartlardandır.

25. Elbiselerin temiz tutulmasıyla ilgili Kur’an’da nasıl
bir ayet geçmektedir?
Cevap: Kirletmeyip temiz tutmak ayetlerde emir olarak da
geçmektedir. Bunlardan biri elbise temizliğini
emretmektedir: “Giydiklerini temiz tut. Kötü şeyleri terke
devam et.” (Müddessir/74: 4,5) Bir başkası, yiyecek
temizliğini emretmektedir: “Ey Peygamberler! Temiz
şeylerden yiyin, yararlı iş işleyin; doğrusu Ben, yaptığınızı
bilirim.” (Mü’minun/23: 51).

26. Kur’ân-ı Kerim’de mabet ve evi temiz tutmakla ilgili
hüküm nedir?
Cevap: Mabet ve ev gibi mekân temizliğini
emretmektedir: “Kâbe’yi, insanlar için toplanma ve güven
yeri kılmıştık. İbrahim’in makamını namaz yeri edinin,
dedik. Evimi ziyaret edenler, kendini ibadete verenler,
rükû ve secde edenler için temiz tutun diye İbrahim ve
İsmail’e ahd verdik.” (Bakara/2: 125).

27. “Ayet ilkesi” neyi gerektirmektedir?
Cevap: Ayet ilkesi her şeyden önce insanları, çevreyi
gözlemleyip üzerinde düşünmeye (taakkul) ve bu derin
düşünceden değerli ve doğru dersler çıkarmaya (tefekkür)
çağırmaktadır. Bu ilke tabiata okul gibi, kitap gibi (tekvini
kitap) ve hatta öğretmen gibi bakmayı ve ondan ders
almayı tavsiye etmekte ve gerektirmektedir. Tabiatın ders
vericiliği, başta doğal teoloji veya doğa teolojisi
bağlamında ilahiyat, özellikle teleolojik delil bağlamında
din felsefesi ve ahlâki erdemlerin kozmik
temellendirilmesi bağlamında etik veya ahlâk olmak üzere
öğrenmenin ve kendini geliştirmenin pek çok alanını
kapsamaktadır.

28. Emanet ilkesi kaç farklı şekilde anlaşılabilir?
Cevap: “Sorumluluk kuramı”nın birinci ilkesi olan
emanet ilkesi iki şekilde anlaşılabilir. Çevre insana
emanettir; yani insan çevrenin asıl sahibi değildir, onu
sadece emaneten kullanmaktadır. Bu durumda, asıl sahibi
olmadığımız şeyde çok büyük tasarruflarda bulunmamak,
özellikle ona zarar vermemek (hıyanet etmemek) asıl
sorumluluktur. Emanet ilkesi ikinci tarzda ve daha insan
merkezli anlaşıldığında ise, çevremizdeki varlıklar bize emanet edilmiştir anlamına gelmektedir. Yani korunmaya
muhtaç şeyler vardır ve onların korunması, bize
güvenilerek, bize teslim edilmiştir.

29. Kur’an’a göre çevre kime emanet edilmiştir?
Cevap: “Doğrusu Biz, sorumluluğu [emaneti] göklere,
yere, dağlara sunmuşuzdur da onlar bunu yüklenmekten
çekinmişler ve ondan korkup titremişlerdir. Pek zalim ve
çok cahil olan insan ise onu yüklenmiştir.” (Ahzab/33: 72)
Bütün evren, insana emanet edilmiştir. İnsan kendinden
sorumlu olduğu gibi evrende var olan insan dışı
varlıklardan da sorumludur. Çünkü o, akıl nimetine sahip
tek varlıktır. İnsan, kendi varlığı da dâhil olmak üzere
bütün varlıklara karşı emanetçi olmanın bilinci ile hareket
etmelidir.

30. Çevreyi korumak için emanet ilkesi gereği
uygulamada yapılması gerekenler nelerdir?
Cevap: Uygulamada yapılması gereken, önce, emanet
olan çevreye hıyanet etmemek, onun zarar görmesine
imkân vermemek, bozulmasına neden olmamak, sonra da
onu en mükemmel ve dengeli haliyle korumaktır. Çünkü
Kur’an’a göre hiç kimse emanete hıyanet etmemelidir:
“Hiçbir peygambere ganimete ve millet malına [emanete]
hıyanet yaraşmaz; haksızlık kim yaparsa, kıyamet günü
yaptığı ile gelir, sonra, haksızlık yapılmaksızın herkese
kazanmış olduğu ödenir.” (Al-i İmran/3: 161. Krş.
Enfal/8: 27) Evren ve doğa, normal halinde düzgündür ve
insana düşen onu bu doğal hali içinde korumak, onun
yapısını bozmamaktır.

31. Hilafet ilkesi nedir, kaynağını nerden almaktadır?
Cevap: Hilafet ilkesi, sorumluluk kuramının ikinci ve
daha üst düzey ilkesidir. Terim kaynağını Kur’an’daki şu
ve benzeri ayetlerden almaktadır: “Rabbin meleklere ‘Ben
yeryüzünde bir halife var edeceğim’ demişti; melekler,
‘orada bozgunculuk yapacak, kanlar akıtacak birini mi var
edeceksin? Oysa biz Seni överek yüceltiyor ve Seni
devamlı takdis ediyoruz’ dediler; Allah ‘Ben şüphesiz
sizin bilmediklerinizi bilirim’ dedi.” (Bakara/2: 30) Hilafet
ilkesinin gerektirdiği en önemli sorumluluklardan birincisi
çevreyi imar etme ve geliştirme, ikincisi de çevreyle olan
imtihanımızı, denenmemizi/sınanmamızı kazanmaktır.

32. İnsanın, Allah’ın halifesi olduğu dikkate alınırsa,
Osmanlıların bu kapsamda şehirlerini nasıl imar ettikleri
görülür?
Cevap: Osmanlılar, şehirlerin inşası ve imarı konusu
üzerinde titizle durmuşlardır. Örneğin onlar, şehrin imarı
içinde kaldırım yapımına ve bozuk kaldırımların tamirine,
özellikle körler ve yaşlılar zahmet çekmesin diyerek
apayrı bir özen göstermişlerdir. Şehirlerde geniş ve temiz
meydanlar açmış, deyim yerindeyse şehrin rahat nefes
almasını sağlamaya çalışmışlardır. Herkesin kendi evi
veya dükkânının önünü temizlemesi gerektiğini genel bir
kaide haline getirmiş, yaz mevsiminde tozlanmayı
önlemek için o günün şartlarında dahi cadde ve sokakları
zaman zaman sulamışlardır.

33. İnsanın, Allah’ın halifesi olduğuna dair Kur’an’da
nasıl bir ifade vardır?
Cevap: Şu ayet halife kılınmamızın nedeninin, doğaya ve
hayvanlara üstünlük taslamak, onlara hâkimiyet kurup her
şeyi kendi türümüz ve hatta toplumumuz için tüketebilme
imkânına kavuşmak, onları kendi çıkarlarımızın basit
araçları konumuna indirmek değil, sunulan bu nimetlerle
sınanmak ve sonuçta imtihanı kazanmak olduğunu
göstermektedir: “Verdikleriyle denemek için sizi
yeryüzünün halifeleri kılan ve kiminizi kiminize
derecelerle üstün yapan O’dur. …” (En’am/6: 165. Krş.
Fatır/35: 39).

34. Merhamet ilkesinin önemi nedir?
Cevap: “Erdemlilik kuramı”nın ilk ilkesi merhamettir.
Erdemlilik, sorumluluğun gereklerini yerine getirmenin
üstünde bir şeydir. Çevreye de sorumluluğumuzun sıradan
gereklerinin üstünde bir gözle bakmak, İslâmın çevre
ahlâkının temel ilkelerinden biri olsa gerektir.
Çevremizdeki doğa ve canlılar, en üstün erdemlerle
kendilerine muamele etmemizi hak etmekte ve bu tarz
muameleler bizim daha yetkin/kamil insan olmamızın da
gereği olmaktadır.

35. Muhabbet ilkesi nedir?
Cevap: Muhabbet veya sevgi, birçok erdemsizliği
önleyen, birçok erdemi de kapsayan ve gerektiren en
yüksek erdem ya da en yüksek erdemlerden biridir.
Örneğin, sevgi ilgiyi, ilgi de iyilik etmeyi gerektirir.

36. Ubudiyet ilkesi nedir?
Cevap: Ubudiyet ilkesi, canlı cansız bütün varlıkları abid
olarak görmek gerektiğini çağrıştıran bir ilkedir. Çünkü
Kur’an’da defalarca çevredeki bütün varlıkların Allah’ı
tesbih ettiği ve O’na secde ettiği gibi hususlar açıkça
belirtilmektedir: “Göklerde ve yerde olanların, güneş, ay,
yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanların ve insanların
birçoğunun Allah’a secde ettiklerini görmüyor musun?
…” (Hacc/22: 18) “Göklerde ve yerde bulunan her canlı
ve melekler, büyüklük taslamaksızın Allah’a secde
ederler. Fevklerinde olan Rablerinden korkarlar ve
emrolundukları şeyleri yaparlar.” (Nahl/16: 49, 50).

37. Kutsiyet ilkesi nedir?
Cevap: Kutsiyet ilkesi, bilgelik kuramının ikinci ve genel
olarak İslâm çevre ahlâkı ilkelerinin de sekizinci ve
sonuncusudur. Kutsiyet ilkesi, doğadaki tüm varlıkların,
abit olmalarının da ötesinde kutsal bir değer taşıdıklarının
kabulü anlamına gelir.

38. Yeryüzünün mescit bilinmesi gerektiği ile ilgili
kutsiyyet ilkesi bakımından Hz. Peygamber’in hadisi
hangisidir?
Cevap: Müslümanlar için mescitler kutsal yerlerdir; ve
Hz. Peygamber, yeryüzünün tamamının kendisine mescit
kılındığını söylemiştir: “Yeryüzü bana mescit kılındı …”
(Buhari, Salat 56, hadis no: 84). Bu hadis, yeryüzünün en
azından mescit mesabesinde bir kutsallık taşıdığını, adeta
mescit bilinmesi gerektiğini göstermektedir.