Mustafa Kemal Harp Akademisini bitirdikten sonra staj yapmak için 5 şubat 1905’te Şam’daki 5. Orduya atandı.
Bu sırada Şam’da iç karışıklıklar yaşanıyordu. Devletin halk üzerindeki otoritesi zayıflamıştı. Ayrıca eşkıya saldırıları
da halkı zorluyordu. Mustafa Kemal, daha ilk görev yerinde karşılaştığı bu sıkıntılı durum içinde yılmamış, bugünün
değil yarının adamı olmaya karar vermişti. Dağılmak üzere olduğunu düşündüğü imparatorluktan ulusal niteliklere
sahip bir Türk Devleti çıkartmanın gerektiğini daha o günlerde öngörmüştü.
Şam’da iki arkadaşını da yanına alarak “Vatan ve Hürriyet Cemiyeti”ni kuran Mustafa Kemal, cemiyetin adının
neden “Vatan ve Hürriyet” olduğunu soranlara şu yanıtı vermişti:
“Ancak hür fikirli insanlardır ki vatanlarına sahip olabilirler. Onlardır ki vatanlarını kurtarıp korumak kudretine sahip olurlar.”
Daha sonra gizlice Selanik’e gelen Mustafa Kemal, burada Vatan ve Hürriyet Cemiyeti’nin bir
şubesini kurdu. Selanik’te olduğu İstanbul Hükümeti tarafından öğrenilince yine gizlice Şam’a döndü.
Stajını tamamladıktan sonra 13 Ekim 1907’de merkezi Manastır’da bulunan 3. Ordu Karargâhına
atandı. Bu ordunun Selanik’teki biriminde görevlendirildi. Mustafa Kemal Selanik’e gelmeden önce
Vatan ve Hürriyet Cemiyeti’nin buradaki şubesinin kurucusu olan arkadaşları “İttihat ve Terakki
Cemiyeti”ne üye olmuşlardı. Mustafa Kemal de İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne üye oldu.
31 Mart Olayı
İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin çalışmaları sonucunda Padişah 2. Abdülhamit, 23 Temmuz 1908’de meşrutiyeti
yeniden ilan etmek zorunda kaldı. 13 Nisan 1909’da İstanbul’da Meşrutiyet yönetimine son vermek amacıyla
“31 Mart Olayı” olarak bilinen bir isyan çıktı. Bu isyanı bastırmak için Selanik’te hazırlanan ve ismini Mustafa
Kemal’in verdiği “Hareket Ordusu” kuruldu. Mahmut Şevket Paşa komutasındaki Hareket Ordusu’nda Mustafa Kemal Kurmay Başkanı olarak görev aldı. Bu ordu İstanbul’a gelerek ayaklanmayı bastırdı. İstanbul’da düzen yeniden sağlanarak Meşrutiyet yönetimi korundu. Mustafa Kemal sadece isyanın bastırılmasında değil; ordunun kurulması, hareketin planlanması ve ordunun İstanbul’a gelmesinde önemli rol oynadı.
Askerlik ve siyasetin birbirinden ayrılması gerektiğini düşünen Mustafa Kemal, bu konuda İttihat
ve Terakki Cemiyeti lider kadrosuyla fikir ayrılıklarına düştü. Zamanla derinleşen bu görüş ayrılıkları
sonucunda Mustafa Kemal cemiyetten uzaklaşarak askerlik mesleğine yoğunlaştı.
Eylül 1910’da Fransa’da gerçekleşen, İngiliz ve Fransız askerî birliklerinin ortaklaşa düzenlediği
Picardie (Pikardi) Manevraları’na Osmanlı ordusunu temsilen Mustafa Kemal de katıldı. Burada, askerlikle
ilgili üstün yeteneklerini ortaya koyma fırsatı buldu. Bilgisiyle, manevraları izleyen yabancı subayların dikkatini çekti.
Trablusgarp Savası
1870’de siyasi birliğini tamamlayan İtalya sömürge arayışı doğrultusunda, 1911'de Osmanlı Devleti’nin
Kuzey Afrika’daki son toprak parçası olan Trablusgarp’ı işgal girişiminde bulundu. İngiltere ve
Fransa, İtalya’yı İttifak Devletlerinden ayırmak için bu girişime göz yumdu. Osmanlı Devleti, donanması
yeterli güce sahip olmadığından denizden müdahale edemedi. Mısır’ın İngilizlerin elinde olması nedeniyle
de karadan asker gönderemedi. Bütün bunların sonucunda Mustafa Kemal gibi bazı subaylar, Osmanlı
genelkurmayından izin alarak halkı örgütleyip İtalyanlarla savaşmak için gizlice Trablusgarp’a gittiler.
Mustafa Kemal, Harp Okulunda öğrendiği bilgileri uygulayarak Derne ve Tobruk’ta İtalyanlara karşı önemli başarılar kazandı. İlk savaş deneyimi olan Trablusgarp’taki başarıları onun halk tarafından tanınmasını da sağlamış oldu.
Balkan Savasları
Balkan devletleri milliyetçi politikalar çerçevesinde birleşerek Ekim 1912’de Osmanlı Devleti’ne
savaş ilan ettiler. Bu gelişme üzerine Mustafa Kemal Trablusgarp’tan geri dönerek Birinci Balkan
Savaşı’nda Gelibolu Yarımadası’nda görev aldı. İkinci Balkan Savaşı’nda da Bolayır Kolordusu’nun
kurmay başkanı olarak görev yaptı. 20 Temmuz 1913’te onun komutasındaki Bolayır Kolordusu, Bulgar
kuvvetlerini yenerek Edirne’ye girdi.
Çanakkale Cephesi
İngiltere ve Fransa İstanbul’u ele geçirip Osmanlı Devleti’ni savaş dışı bırakmak, Süveyş Kanalı’na
yönelik Türk baskısını ortadan kaldırmak, ekonomik, siyasi ve askerî açıdan zor durumda olan Rusya’ya
yardım göndermek için bu cepheyi açtı. İtilaf (Anlaşma) Devletleri donanması, Çanakkale Boğazı’nda
beklemediği bir savunmayla karşılaştı. Türk topçularının başarılı atışları ve Nusret Mayın Gemisi’nin
Boğaz’ı mayınlaması sonucunda 18 Mart 1915’te ağır bir yenilgi alan İtilaf Devletleri Çanakkale’yi
denizden geçemeyeceklerini anladılar.
Denizden başarılı olamayan İtilaf Devletleri amaçlarına bu sefer bir kara harekâtı ile ulaşmaya
çalıştılar. Mustafa Kemal, 20 Ocak 1915'te merkezi Tekirdağ’da bulunan 19. Tümen Komutanlığına
atanmıştı. Düşmanın Arıburnu bölgesindeki Seddülbahir ve Kabatepe civarından karaya asker
çıkaracağını öngörüyordu. Bu nedenle emrindeki birlikleri bu bölgenin savunmasını yapabilecek şekilde
yerleştirdi. 25 Nisan sabahı Mustafa Kemal, düşman kuvvetlerinin Arıburnu bölgesine çıkarma
yaptığını haber aldı. Düşman, öngördüğü bölgeden kara harekâtına başlamıştı. Çıkarma bölgesine
ilerlemek için birliklerini harekete hazır duruma getirdi ancak bağlı bulunduğu kolordudan herhangi
bir talimat gelmediği için beklemek zorunda kaldı. Düşmanın ilerleyişine devam etmesi üzerine
sorumluluğu üzerine aldı ve emrindeki kuvvetlerin bir kısmıyla Kocaçimen Tepesi’ne yöneldi.
Conkbayırı’na çıktığı sırada düşmandan kaçan Mehmetçikle karşılaştı. Onlara moral verip iyi komuta
ederek Arıburnu Cephesi’nin açılmasını sağladı.
Balkan savaşları sırasında bu bölgede görev yapmış olan Mustafa Kemal, ölümü göze alan Mehmetçikle
birlikte Arıburnu, Anafartalar ve Conkbayırı’nda İtilaf birliklerinin ilerleyişini durdurdu
ve İtilaf güçlerini yenilgiye uğrattı. Conkbayırı’ndaki mücadelede bir şarapnel parçası Mustafa
Kemal’in cep saatine saplandı. Bu sayede Mustafa Kemal’in hayatı kurtuldu.
Mustafa Kemal, komutası altındaki askerleri taarruza kaldırırken etrafında topladığı subaylara
şöyle seslenmişti:
“Size ben taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek
zaman içinde yerimizi başka kuvvetler ve başka komutanlar alabilir.”
Mustafa Kemal Çanakkale Cephesi’ndeki başarılarından dolayı albaylığa terfi etti. Adı “Anafartalar
Kahramanı” olarak anılmaya başladı. Bu başarılar, halk arasında daha çok tanınmasında ve ileride
Millî Mücadele’nin lideri olmasında son derece etkili olmuştur.
Kafkas Cephesi
1914'ün sonbaharında Ruslar, Doğu Cephesi’nde saldırıya geçerek Erzurum, Muş ve Bitlis’i işgal
etti. Çanakkale savaşlarından sonra Edirne’deki 16. Kolordu Komutanlığına atanan Mustafa Kemal,
bu gelişmeler üzerine kolordusu ile Diyarbakır’a gönderildi. İşe emrindeki birliklerin yiyecek ve giyecek
ihtiyaçlarını sağlayarak, haberleşmedeki aksaklıkları gidererek ve eksik personeli tamamlayarak
başladı. Ruslar karşısında dağınık hâlde bulunan askerî kuvvetleri bir araya getirdi. Tüm bunların
sonunda 1916’da Muş ve Bitlis’i geri aldı.
Suriye-Filistin Cephesi
Osmanlı Devleti, Almanya’nın önerisiyle Süveyş Kanalı ve Mısır’ı İngiltere’den kurtarıp
İngiltere’nin sömürgeleriyle bağlantılarını kesmek amacıyla Kanal Cephesi’ni açtı. Ancak Kanal
Cephesi’ndeki yenilgi sonucunda Osmanlı Devleti’nin Arap Yarımadası’ndan geri çekilme süreci
başladı.
Osmanlı ordusunun Kanal Cephesi’ndeki yenilgisinden güç alan İngilizler, bazı Arap aşiretlerinin
de desteğiyle Sina Yarımadası’nı ele geçirerek Suriye sınırına ulaştı. Mustafa Kemal, 7. Ordu Komutanı
olarak Suriye Cephesi’nde başarılı bir savunma yaptı. Bu ordudaki Alman General, Filistin topraklarına
kadar ilerleyen İngiliz kuvvetlerine taarruz etme yanlısıydı. Ancak Mustafa Kemal bu isteğe
karşı çıktı. Çünkü cephe oldukça geniş bir alanı kaplıyordu ve Türk ordusu asker ve silah bakımından
yetersizdi. Mustafa Kemal’e göre Türk ordusu kuzeye çekilmeliydi. Bu düşüncesini İstanbul’a bildirdi
ancak olumlu bir yanıt alamadı. Bunun üzerine istifa ederek İstanbul’a döndü.
İstanbul’da kısa bir süre kaldıktan sonra 7 Ağustos 1918’de Yıldırım Orduları Grup Komutanlığına bağlı 7. Ordu Komutanı olarak tekrar Suriye Cephesi’ne atandı. Cepheye yeni atanan Alman General, İngiliz ve Fransız birliklerine karşı savunma savaşının Suriye ve Filistin topraklarında yapılması emrini verince Mustafa Kemal tarafından eleştirildi. Ona göre, asker ve malzeme bakımından Osmanlı ordusundan daha iyi durumda olan İtilaf birliklerini Anadolu topraklarından uzak tutmanın tek yolu kademeli olarak geri çekilmekti. Oluşturduğu savunma hattıyla
Arap çetelerini ve İtilaf birliklerini durdurmayı başaran Mustafa Kemal, Anadolu’ya yönelecek saldırıları da önlemiş oldu.
30 Ekim 1918'de Alman generalin istifası üzerine Yıldırım Orduları Grup Komutanlığını devraldı. Ancak Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandıktan sonra antlaşmanın şartları gereği Osmanlı orduları terhis edildi. Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı dağıtıldı ve Mustafa Kemal İstanbul’a çağrıldı.
Kurtulus Savası
Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imzalanmasından sonra Osmanlı Devleti’nin orduları terhis
edilmiş, silah ve cephanelerine el konulmuş, ülkenin çeşitli yerlerinde işgaller başlamıştı. Aynı günlerde
İstanbul’da bulunan Mustafa Kemal, ülkesinin kurtuluşu için padişah ve devlet adamları ile görüşmeler
yaparken diğer taraftan, arkadaşları ile toplantılar düzenleyerek çareler arıyordu.
Mustafa Kemal, kurtuluşun İstanbul’dan sağlanamayacağını anlayınca arkadaşlarıyla Anadolu’ya
geçme kararı aldı. 9. Ordu Müfettişi olarak Anadolu’ya gönderilen Mustafa Kemal 19 Mayıs 1919’da
Samsun’a çıkarak dağınık hâlde bulunan ulusal güçleri birleştirme çalışmalarına başladı.
Millî Mücadele’nin lider kadrosu ile çeşitli genelgeler yayımlayıp kongreler düzenleyerek Anadolu
halkını örgütledi, millî birliği sağlayarak bağımsızlık mücadelesinin umudu oldu.
Mustafa Kemal; yaşamının her döneminde yol gösterici olmuş, arkadaşlarının ve ulusunun en zor
zamanlarında onlara yol göstermiştir.
Aşağıdaki olaylar Mustafa Kemal’in ne derece başarılı bir lider olduğunun göstergesidir.
- Harp Okulu ve Harp Akademisindeyken arkadaşlarıyla kendi kaleminden çıkan yazıların yayımlandığı bir gazete çıkardı.
- İlk askerî başarısı olan Trablusgarp Savaşı’nda yerli halkı İtalyanlara karşı örgütledi.
- Çanakkale Savaşı’nda emrindeki birliklere başarıyla komuta ederek Türk ordusunun savaşı kazanmasında büyük rol oynadı.
- Kafkas Cephesi’ne atandıktan sonra Muş ve Bitlis’i Ruslardan geri aldı.
- Suriye Cephesi’nde Yıldırım Orduları Grup Komutanı olarak başarılı bir savunma savaşı yaptı ve işgal güçlerinin Suriye’yi aşıp Anadolu’ya ulaşmasına engel oldu.
- Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra İstanbul’a geldi. Şişli’deki evinde yakın arkadaşlarıyla toplantılar düzenleyerek ülkeyi kurtarmak için kurtuluş çareleri düşündü.