***İslamda faizle borçlanma meşru olmadığı için kredi bulma imkanı nasıl gerçekleşir?
Karzı hasen denilen borç/ödünç, kredili satışlar ya da çeşitli ortaklıklar kurma yollarından biriyle gerçekleşir.
*Bankalar, para satışından faiz yoluyla kazanç sağlayan mali aracı kurumlardır.
***Faizsiz bankacılık arayışları sonunda hangi uygulama başlatılmıştır?
Katılım Bankacılığı:faizsiz bankacılık. Katılım bankacılığı faizin meşru olmadığı ana fikrine dayanır.
***İlk katılım bankacılığı uygulaması ne zaman ve nerede başlatılmış?
1963 yılında Mısır’da
*Faiz (Riba): Fazlalık, artma ve artırma. Verilen borcun geri ödenmesinde şart koşulan fazlalık veya mali mübadele akitlerinde ölçülebilir karşılıksız fazlalıklar.
***Ortada şart koşma olmasa bile karşılıksız fazlalık sayılan uygulamaların hükmü?
Paranın para ile takasında yada malın mal ile takasında taraflardan birinin yada ikisinin vadeli olması Hz Peygamber tarafından faiz sayılmıştır. Örneğin 100 tl ye karşılık 75$ peşin satılabilir. Ancak bunlardan birinin vadeye bırakılması faiz kabul edilmiştir. Yine iyi kaliteli buğday ile düşük kaliteli buğday takas edilecekse her ikisinin de peşin olması gerekir. Bir taraf vadeye kalırsa faiz sayılır ve bunlardan birinin miktarındaki fazlalıkta faiz sayılmıştır.
***Faiz türleri?
1-Borç faizi (riben nesie): Alınacak belli bir fazlalık karşılığına borç/kredi verme. Bunda aslı olan vade karşılığında verilenden fazlasını almaktır.
2-Alışveriş faizi (ribel bey): iki şekilde gerçekleşir.
a) Fazlalık faizi: Paranın para karşılığında veya misli malların birbiriyle takasında karşılıklardan birindeki ölçülebilir fazlalıktır. Misli mal, aynı türe ait olup ölçü birimleriyle alınıp satılan mallardır.
Nicelik olarak ölçülebilen bu fazlalık, mallar arasındaki kalite, ayar veya işçilik farkından dolayı verilse bile faiz sayılmıştır. Hz Peygamber, içinde altın, gümüş ve cevher bulunan bir gerdanlığın tahmini bir miktar altın karşılığında satışına izin vermemiştir. İçindeki altınların çıkarılmasını emretmiş “Altını altın karşılığında tartı ile mübadele edin” demiştir. Mesela 24 ayar 10 gr altın 18 ayar 15 gr altınla değiştirilse bu gram fazlalıkları faiz sayılır. Bundan kaçınmak için altınların birbiri karşılığında değil, her birinin para karşılığında satışı yapılmalıdır.
b) Veresiye Faizi: Paranın para ile yada malın mal ile mübadelesinde karşılıklardan birindeki vadedir. Burada fazlalık olsun yada olmasın, karşılıklardan birinin vadeye kalması faiz kabul edilmektedir.
Alınan ve verilen miktarların eşit olması şartıyla ödünç akdinde faiz söz konusu olamaz. Sebebi, ödünç akdinin teberru/iyilik esasına dayanan bir akit olmasıdır.
*İslamın izin verdiği vadeli satış türü ise bedellerden birinin para diğerinin mal olduğu işlemdir.
***Kuran ve sünnette faiz ile ilgili hükümler?
Kuran, faizin yasaklanmasında aşamalı bir yol takip etmiştir.
Rum Suresi 39.Ayet: Faizin kötü olduğu ifade edilmektedir. Henüz yasaklanmamıştır.
Bakara 275-276 ayet: Faiz kesin olarak yasaklanmıştır.
Ali İmran 130 ayet: Faizin her türlüsü kat kat artırmadır ve yasaktır.
*Kuranda ayetlerden anlaşılır ki önceki semavi dinlerde de faiz yasaklanmıştır.
*Peygamberimizin faizle ilgili hadisi tüm kaynaklarda “altı mal hadisi” olarak geçer. (altın,gümüş,buğday,arpa,hurma ve tuz)
*Günümüz fıkıhçıları altı mal hadisinde altın ve gümüşün faize konu olmasının, onların para olma özelliğinden ileri geldiği konusunda görüş birliğindedirler. Diğer mallarda faizin gerçekleşmesi Hanefi mezhebine göre mallardaki “cins birliği” ve “ölçü birliği” nedeniyledir. Zira faizde temel prensip “ölçülebilir karşılıksız fazlalık”tır.
***Faizin yasaklanma sebepleri?
-İslamiyet faizi yasaklayarak birey ve toplumun ortak yararını korumayı amaçlamaktadır.
-Faiz, sermaye sahibinin yatırıma yönelmesini ve dolayısıyla kaynakların tam kapasite ile kullanılmasını önler.
-Yatırım olmadığı için işsizlik artar.
-Yatırımlarda faizli kredilerin kullanımı üretim maliyetlerinin yükselmesine ve suni fiyat artışına/enflasyona yol açar.
-Faizle giderek katlanan ve çoğalan sermaye her yönden toplum üzerinde hakimiyet kurup onu yönlendirebilecek konuma gelir ve toplu yön vermesi gereken asıl değerin yerini güç alır.
-Yardımlaşma, dayanışma, sevgi ve şefkat gibi insani özelliklerin yerini daha çok para ve itibar kazanma hırsı alır.
-Faizli dış borçlar, kalkınmakta olan ülkeleri giderek borç batağına sürükler, ekonomik ve siyasi özgürlüklerini riske sokar.
-Tüketim amaçlı borçlanmalarda, haksızlık tamamen borçlu aleyhinde gelişir.
-Üretim amaçlı borçlanmalarda kar elde edilmese bile borç faiziyle birlikte ödeneceğinden haksızlık meydana gelir.
-Faiz var olduğu günden itibaren daima güçlünün yararına olmuş, zayıf ve muhtaç kişilerin durumunun daha da kötüleşmesine sebep olmuştur.
***Zaruret halinde faiz?
Zaruret bireysel ve geçici durumlarda ancak söz konusu olabilir.
Örneğin; tedavi olması gereken bir kişinin bunu karşılayacak sosyal güvencesi ve parası yoksa, ihtiyacı olan parayı da bir yerden temin edemiyorsa faizli krediye başvurması zaruret gereği olarak görülmektedir.
*Katılım bankaları: Sermaye toplama ve sermaye kullandırma aşamalarında faizli muamelelerden kaçınan ve bunları ortaklık vb. yollarla yürüten finans kuruluşlarıdır. Bankalar faizli kredi sistemini kullanırken, katılım bankacılığı kuruluşları ortaklık sistemini uygular ve bu şekilde faizli muamelelerden sakınırlar.
***İslam Tarihinde finans ve sermaye sağlayan uygulamalar?
-Beytül mal kurumunun kredi kullandırması, para nakli ile ilgili işlemler yaptırması.
-Asker ve memurların maaş ödemelerinde kullanılan çek (Es-Sak) işlemleri.
*Ayrıca sermaye sağlayan diğer kurum ve uygulamalar: Sarraflar, Cehbezler ve emek-sermaye ortaklıkları.
***Katılım bankacılığında sermaye toplama işlemleri?
1- Öz Sermaye: Kurucuların sağladığı sermayedir.
2- Mevduat: İstenildiğinde yada belirlenmiş bir vade sonunda çekebilmek için bankaya yatırılan paraya denir. Bu, bankalara müşterilerin yatırdığı paradır. Bankalar, sermayelerin önemli bir bölümünü mevduat yoluyla toplar.
***Katılım bankaları mevduatı hangi şekillerde toplar?
1- Cari hesap: İstenilen zamanda fonun/yatırılan mevduatın geri çekilebildiği ve faiz ya da kar payı ödenmeyen hesaplardır. Bu tür hesaplar banka ile müşteri arasında “borç” ilişkisi doğurur.
2- Katılım Hesabı: Kar ve zarara katılma şartıyla oluşturulan hesaplardır. Katılım hesaplarında kar ve zarara katılma şartı, bu tür hesapları faizli uygulamalardan ayıran en önemli farklılıktır.
*Mudarebe: Çalışma/emek bir taraftan ve sermaye de diğer taraftan olmak üzere, kar-zarar paylaşımı esası ile kurulan ortaklıktır. Emek-sermaye ortaklığı da denir.
*Katılım bankasında açılan katılım hesabı mudarebe ortaklığı esasına dayanır.
***Mudarebe ortaklığının meşruiyetinin dayanakları?
-Helal kazancı emreden, rızık aramayı ve ticareti özendiren ayetler
-Peygamberimizin bu yöndeki kavli ve takriri sünneti
-Sahabenin uygulamaları
***Faizsiz bankacılıkta sermayeyi işletme yöntemleri nelerdir?
Murabaha, Ortaklık yöntemi, Kiralama.
* Murabaha: Peşin satın alınan malı belli bir kar ilave ederek vadeli satmak demektir. Bu tür satım akdinde malın alış fiyatı ve üzerine konulan kar miktarının bilgisi müşteriye verilir ve anlaşma sağlanır. Bu nedenle murabaha akdi fıkıhta “güvene dayalı satış” (buyu’ul emanat) türlerinden sayılır.
*Murabahanın caiz olduğunu kabul edenler Hanefilerden İmam Muhammed’in görüşüne dayanırlar.
***Katılım bankacılığında murabaha hususları?
-Mal hükmü taşımayan vergi, cezalar, harçlar gibi şeyler murabaha akdi yoluyla kredilendirilemez.
-Katılım bankaları; içki, domuz eti, kumar malzemeleri, batıl dinlerin sembolleri, sadece haram işlerde kullanılan malzemeler gibi ürünler üzerinde murabaha yapmazlar.
- Murabahaya konu olan malın taksitle satışa uygunluğu kontrol edilir.
-Murabahaya konu olan malın, önceden müşterinin zimmetine geçmiş olmaması gerekir.
-Alım satım işleminin sahte olmaması gerekir.
-Müşterinin borçlarını tam zamanında ödemediğinde, temerrüd faizi ödemeyi kabul ettiği sözleşmede yazılmaktadır. İslam faizi yasakladığı için temerrüd durumunda uygulanabilecek alternatif tedbirler önerilmektedir.
-Katılım bankası mal satın alıp ödeme yaptıktan sonra malın tesliminde veya mal ile ilgili kusurlarda sorumluluk kabul etmemektedir.
*Ortaklık yöntemi: Kar zarar ortaklığıdır. Kurumlar topladıkları sermayeye kendi öz sermayelerini de katarak ya bizzat yada işletmecilere sermaye sağlayarak ortaklık kurup gelir elde ederler.
**Ortaklık iki şekilde olur.
a)Sermaye ortaklığı (müşareke) : İki yada daha fazla kişinin belirli sermayeler koyarak birlikte iş yapmak ve oluşacak kar yada zararı paylaşmak üzere kurdukları ortaklıklara denir.
* Bazı ortaklıklar, belli bir süre sonra katılım bankasının ortaklıktaki haklarının işletmeciye devriyle sonuçlanacak şekilde kurulur. Buna “mülkiyetin devriyle sona eren ortaklık” denir.
b) Emek-sermaye ortaklığı (mudarebe): “yukarda bahsedildi”. Banka, sermayeyi çalıştıracak ortaklar bularak onlara sermaye sağlar. Bu tür ortaklıklarda batılım bankası, ortaklığın işlemesine ve yönetimine katılmaz.
***Sermaye ortaklığının amaçları yada sağladığı yararlar?
-Faizli yöntemle yatırım yapma zorunluluğu kalkar.
-Faizden kaçınmak için tasarruflarını yatırıma yönlendirmeyen kimselerin tasarruflarını ekonomiye kazandırır.
-Kar-zararda ortaklık, tasarruf sahiplerini paralarını değerlendirecekleri bankayı seçerken dikkatli davranmaya yöneltir. Dolayısıyla piyasada güvenli bir ortamın oluşmasına katkıda bulunur.
-Ortaklığın verdiği yetkiye dayanarak sermaye sağlayan finans kurumu, yatırımı denetler ve daha sağlıklı ve verimli ortaklıkların kurulmasına katkıda bulunur.
*** Sermaye ortaklığında İslam hukukçularının aradıkları bazı şartlar?
-Tarafların sermaye üzerindeki haklarının belirlenmiş olması
-Başkasının zimmetinde bulunan bir borcun sermaye yapılmaması
-Karın anlaşmazlığa yol açmayacak şekilde ve oransal olarak belirlenmesi. (örneğin % 40)
*Kiralama: Bir şeyin aynının (kendisinin) değil de menfaatinin (yararlanma hakkının) belirli bir bedel karşılığında satılmasına denir.
**Kiralama iki şekilde olur.
a) Kasa kiralama: Bankanın belirli bir ücret karşılığında kasa dairesindeki kasalarından birini kullanım hakkını müşteriye devretmesine denir Günümüz fıkıhçılarının çoğunluğuna göre bu bir kiralama akdidir.
b) Finansal kiralama: Finans kuruluşunun kiracısına kullandırmak üzere satın aldığı malın mülkiyetinin, taksitleri kira bedeli olarak ödendikten sonra müşteriye geçmesini ihtiva eden sözleşmedir. “leasing”de denir.
*Banka (kredi) kartı: Banka veya yetkili kurumlar tarafından verilen ve kullanıcısına belirli bir limite kadar mal yada hizmet satın alma imkanı veren. Bunun yanına kredi imkanı sağlayan bir araçtır.
***Banka kartları?
a) Debit kart: Hamiline sadece hesabında para bulunduğunda harcama imkanı veren kartlardır. Bu tür kartların faydası kişiyi nakit taşıma külfetinden kurtarır.
b) Charge kart: Hamiline, hesabında nakit para olmasa da bankanın tanıdığı limit ölçüsünde mal/hizmet alım imkanı sunar. Bu harcamalara belirli bir süre için faiz uygulanmaz. Yani kart sahibi bir ay gibi bir süre için faizsiz kredi kullanmış olur.
c) Kredi kartı: Hamiline, hesabında para olsun yada olmasın belli bir limite kadar harcama imkanı veren kartlardır. Belirli bir süre aşıldığında tutar üzerine gecikme faizi ilave edilir.
**Günümüz İslam hukukçularının çoğunluğu, kart hamiline mal ve hizmet satın alıp nakit çekebilme imkanı veren ve ortaya çıkan borcun faiziyle tahsilini öngören kredi kartlarının kullanımını meşru görmezler. Ancak, faiz şartı içerse de, faize düşmeme koşuluyla bu tür kartların kullanımının meşru olduğunu söyleyenlerde vardır.
**Banka ile işyeri arasında iki açıdan ilişki vardır. Birincisi, banka yerine getirmiş olduğu hizmetler karşılığında ücret almaktadır. İkincisi, işyeri bankanın müşteriye kefaletini kabul etmektedir. Çünkü banka, kart hamilinin borcunu ödemeyi taahhüt etmiştir. Bunun yanında kefaleti üstlenen banka, işyeri ile ödemeyi yaparken belirli bir miktar indirim yapacağı hususunda anlaşır. Hanefi mezhebi ve günümüzde bazı fıkıhçılar bu tür bir anlaşmayı caiz görmüşlerdir.
**Kart hamili(müşteri) ile alacağını kart yoluyla tahsil eden taraf (işyeri) arasındaki ilişki, alacağın tahsil edilmesi bakımından bir “havale” işlemidir.