Halep Vapurunun Bilinmeyen Hikayesi

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Uyanan Gençlik

  • ******
  • Join Date: Kas 2010
  • Yer: HATAY
  • 7462
  • +547/-0
  • Cinsiyet: Bay
Halep Vapurunun Bilinmeyen Hikayesi
« : 17 Mart 2017, 11:27:20 »
Birinci Dünya Savaşı sırasında İtilaf devletleri donanması Akdeniz’den İstanbul’u ele geçirmek için harekete geçerken, Almanların desteğini alan Osmanlı, Çanakkale’de büyük bir savunma hazırlığına girişti.

Bölgeye asker ve mühimmat sevk etmek için kullanılabilecek en kolay ve güvenli yol Marmara Deniziydi. Bu amaçla, seferberlik ilan edilmiş ve Türk sularındaki tüm deniz taşıtlarına el konulmuştu. O günkü adı Şirket-i Hayriye olan şehir hatları gemileri önem taşıyordu. Bu gemilerin içinde, 1881 yapımı 110 metre uzunluğunda Halep Vapuru vardı. İtilaf devletleri Çanakkale cephesinde ummadıkları bir direnişle karşılaştı. Yaşanan büyük kayıplar İstanbul’a karadan ilerlemenin mümkün olmadığını gösteriyordu. Çanakkale direnişini kırmanın tek yolu, İttifak kuvvetlerinin ikmal yollarını kesmek ve ordunun moralini bozmaktı. Bu amaçla denizaltılar, Çanakkale Boğazı’nı su altından geçerek Marmara’ya girmeliydi. Birkaç başarısız denemenin ardından bu görevi ilk başaran Avustralya’nın AE2 denizaltısıydı. Fakat mürettebat, tek bir gemi batıramadan yakalandı ve denizaltı sulara gömüldü. Ancak AE2’nin keşfettiği rota, boğazın geçiş yolunu İtilaf kuvvetlerine gösterdi. 19 Mayıs 1915 günü Yüzbaşı Martin Eric Dunbar Nasmith komutasındaki İngiliz E-11 denizaltısı bu yolu izleyerek Marmara’ya girdi. Vakit kaybetmeden İstanbul’a doğru yol almaya başladı. Nasmith, burada ilk gemisini batırdıktan sonra, Marmara sularında ilerlemeye devam etti.

GEMİLERİ BATIRMADAN ÖNCE PERSONELİ TAHLİYE EDİYORDU

E-11’in bu sulardaki görevi 7 ay devam etti ve denizaltı bu süre boyunca içlerinde Osmanlı Donanması’nın en önemli savaş gemilerinden biri olan Barbaros Hayrettin Zırhlısı’nın da bulunduğu 94 gemiyi batırdı. Bu gerilimli ortamda, askeri hedeflere karşı elindeki tüm imkanlarla saldıran Yüzbaşı Nasmith, cepheye erzak ve mühimmat taşıyan sivil gemileri durduruyor ancak gemiyi, sivil mürettebatı tahliye ettikten sonra batırmaya özen gösteriyordu. Akbaş Limanı, muharebeler boyunca müttefiklerin temel ikmal üssüydü. Marmara’dan gemilerle gelen cephane ve erzak buradan cepheye naklediliyor, cepheden gelen yaralılar gemilerle İstanbul’da kurulan hastanelere gönderiliyordu. 25 Ağustos 1915 sabahı, liman yine hareketliydi.

Gece boyunca cepheden gelen yaralı askerlerden 200’ü limanda bağlı olan Halep Vapuru’na yerleştirildi, vapur yaralı askerleri İstanbul’a götürmek için seyire hazır halde bekliyordu. Ancak saat 07.20 sıralarında E-11 denizaltısının liman çevresinde devriye gezen gunbot’a saldırması ile ortam hareketlendi. Gunbot ve bir destroyer denizaltıyı uzaklaştırmak için ateş ederken, limanda demirli üç vapuru gören Kaptan Nasmith aceleyle son bir saldırı gerçekleştirdi.

KAPTAN’IN SEYİR DEFTERİNDEN

Kaptan Nasmith, E-11’in seyir defterinde o günü şöyle anlattı: "Periskoptan limanda bağlı üç vapur görüyordum. Bunlardan yakınımızda olanı Kızılay amblemleri ile boyanmış bir hastane vapuruydu. Ona saldırmaktan vazgeçip diğer vapura yöneldim ve torpidoyu ateşledim. Üzerinde hiçbir işaret bulunmayan bu vapur muhtemelen cephane taşıyordu. Ön kısmından isabet alan vapur batmaya başladı."

200 ASKER ŞEHİT OLDU

Ancak, Kaptan Nasmith yanılmıştı. Cepheden o gece gelen yaralılar öylesine çoktu ki 200 kadarı Halep Vapuru’na bindirilmiş ancak vapurun üzerine Kızılay bayrağı asılamamıştı. Ne yazık ki, bu yaralılar batmakta olan gemiden kurtulmayı başaramadı. Şehit askerler gemiden çıkarılıp Akbaş Limanı’na defnedildi ve burada bir şehitlik yapıldı.