İran şâhlarından. Pehlevî Hânedânının kurucusu Rıza Şahın en büyük oğludur.
26 Ekim 1919’da İran’ın başşehri Tahran’da doğdu. İsviçre’de öğrenim gördü. 1935’te İran’a döndü. İngiltere ve Sovyetler Birliği’nin İran’ı işgal etmesi üzerine tahtı bırakmak zorunda kalan babasının yerine 16 Eylül 1941’de tahta geçti. Bu ülkelerle, işgal kuvvetlerinin en kısa zaman içinde geri çekilmeleri karşılığında bir antlaşma izâladı.
1943’te Almanya’ya karşı savaş açtı. Böylece, sarsılan şahlık otoritesini İngiliz desteğiyle ayakta tutmayı başardı. Savaş sonrasında ülkenin petrol yataklarını yabancı şirketlere açtı. Muhammed Musaddık önderliğinde güçlü bir milliyetçi hareketin doğmasına yol açtı. 1951’de vazifeye başlayan Başbakan Musaddık’la 1953 Şubatında arası açıldı. Şah Muhammed Rızâ ile Musaddık arasındaki bu anlaşmazlık güç denemesine dönüştü. Ağustos 1953’te Musaddık’ı başbakanlıktan uzaklaştırma teşebbüsünde bulunduysa da başaramadı. Ülkeden kaçmak zorunda kaldı. Fakat ABD’den destek gören Musaddık muhâliflerinin çıkardığı karışıklıkların ardından ülkeye dönerek yeniden iktidarı ele geçirdi. Musaddık’ın başlattığı millîleştirme politikasına son vererek Batıyla ekonomik ve siyâsî işbirliğini arttırmaya gayret etti.
1955’te Bağdat Paktına katıldı, 1956’da gizli polis teşkilatı Savak’ı kurdurdu. Böylece konumunu pekiştirdikten sonra ABD desteğiyle Beyaz Devrim adını verdiği bir millî kalkınma proğramı uygulamaya başladı. Hava, kara ve demir yolları ağının genişletilmesini, bir dizi baraj ve sulama projesini, sanâyinin geliştirilmesini ve toprak reformunu içine alan bu proğramla birlikte kırsal bölgelere sağlık ve eğitim hizmetlerini götürecek bir teşkilâtlanmayı başlattı. Batı ülkeleri ve özellikle ABD tarafından desteklendi. Rejime karşı her türlü muhâlefeti acımasızca bastırdı. 1960-1970’lerde daha bağımsız bir dış politikaya yönelerek SSCB ve Doğu Avrupa ülkeleriyle de iyi ilişkiler kurdu. 1967’de Şehinşah ünvanını aldı. 1971’de Pers İmparatorluğunun 2500. yıldönümünü kutlamak üzere gösterişli bir tören düzenledi. Bu törende hanımı Farah Diba’ya imparatoriçe tacı giydirdi.
İran’daki sünnî Müslümanlara da hak ve hürriyetler tanıyan Muhammed Rızâ Şah, Hanefî mezhebine mensup medreseler açılmasına izin verdi. Muhammed Rızâ Şahın reformlarını yetersiz bulan bâzı kesimlerle Batı yanlısı düzenlemeler yaptığı ve sünnî Müslümanlara da hak ve hürriyet verdiği için karşı çıkan mutaassıp Şiîler Şaha karşı geniş çaplı muhâlefet başlattılar. Toplumda geniş destek bulan muhâlifler, Paris’te sürgünde bulunan Şiî lider Âyetullah Humeyni’nin etrâfında toplandılar. Âyetullah Humeyni’nin teşvikiyle isyan eden Şiîler İran’ın büyük şehirlerinde gösteriler düzenlediler. 1978’de başlayan bu karışıklıklar ard arda dört hükûmetin düşmesine sebep oldu. Çok kan döküldü. İran’da Şiî cumhûriyeti kuruldu. Binlerce devlet adamı, subaylar, talebeler öldürüldü. 1980 Eylülünde başlayıp Ağustos 1988’e kadar süren Irak-İran Harbinde sanâyi merkezleri harap oldu.
Muhammed Rızâ Şah 16 Ocak 1979’da ülkeyi terk etti. Bir müddet Mısır, Fas, Bahamalar ve Meksika’da kaldı. Yakalandığı lenf kanserinin tedâvisi için 22 Ekim 1979’da ABD’ye gitti. İran’daki militan gruplar Tahran’daki ABD Büyükelçiliğini basarak 50’den fazla ABD’liyi rehin aldılar. Rehinelere karşılık Şah’ın İran’a geri verilmesini istediler. ABD, bu isteklerini kabul etmediyse de, Şah, ABD’den ayrılarak Panama’ya gitti. Mısır devlet başkanı Enver Sedat’ın dâveti üzerine Mısır’a gitti. 27 Temmuz 1980’de Kâhire’de kederinden öldü. Rızâ Pehlevî’nin 2 erkek 2 kız olmak üzere dört çocuğu ve hanımı daha sonra ABD’ye yerleştiler. Bir müddet sonra büyük oğlu babasının yerine şah olduğunu îlân ettiyse de hiçbir ülkeden destek görmedi (Şubat-1994).