Alm. Gouverneur, Fr. Prétet, İng. Gonernor.
Bir ilde hükûmeti temsil eden en büyük memur.
Vâli, ilde devletin ve hükûmetin temsilcisi ve ayrı ayrı her bakanın mümessili ve bunların idârî ve siyâsî yürütme vâsıtasıdır. İl Özel İdârelerinin başı, belediye ve köy mahallî idârelerinin idârî vesâyet makâmıdır. Vâli, ilin genel idâresinden ve gidişinden sorumludur. Kânun, tüzük, yönetmelik ve hükûmet kararlarını yayımlar, îlân eder. Uygular, askerî ve adlî teşkilâtlar dışında kalan bütün devlet dâire müessese ve işletmelerinin özel işyerlerini, özel idâre, belediye ve köy idâreleri ve bunlara bağlı bütün müesseseleri denetler ve teftiş eder; suç işlenmesini önleyen, amme (kamu) düzen ve güvenliğini sağlayan tedbirleri alır. Plân ve programlarla il’e verilen görevlerin plân gâyelerine uygun şekilde gerçekleşmesini denetler. İl dâhilindeki bütün kalkınma çabalarını ve yatırımları tâkip eder, değerlendirir, aralarında işbirliği ve koordinasyonu sağlar.
Vâli, İçişleri Bakanlığına bağlıdır. İdârî teşkilât içinde İçişleri Bakanlığının memurudur. Bakanlığın teklifi, Bakanlar Kurulunun tâyini ve Cumhurbaşkanının imzâlamasıyla tâyin edilir. Vâli olmak için Türk olmak, medenî ve siyâsî haklara sâhip olmak şartı aranır.
Vâliliğe Bağlı Birimler
Vâlinin il’e âit işleri yapmasında kendisine çeşitli hususlarda yardımcı olurlar. Bu birimler şunlardır:
Vali Yardımcıları: Vâli tarafından verilen işleri yapar. Vâlinin bulunmadığı hallerde vâliye vekâlet eder. İlin durumuna göre birkaç tâne olur.
Hukuk İşleri Müdürlüğü: İl İdâre Kurulunun kânun sözcülüğünü ve vâlinin danışmanlığını yapar.
İl Plânlama ve Koordinasyon Müdürlüğü: İlin plânlama ve koordinasyon işlerine bakar. İl hizmetlerini yürütür.
İl Nüfus Müdürlüğü: İl düzeyinde nüfus işlerini düzenler.
İl Savunma Sekreterliği: Seferberlik işlerini düzenler. İl’e âit topyekün savunma işlerine bakar.
İl Sivil Savunma Müdürlüğü: İlin sivil savunma plânını hazırlar ve uygular.
İl Jandarma Alay Komutanlığı: Sorumluluk sahası içinde, amme düzenini, genel emniyeti ve âsâyişi sağlar. Güvenlik konusunda vâlinin müşâvirliğini yapar.
İl Emniyet Müdürlüğü: İl’in emniyet ve güvenlik işlerinden sorumludur. Âsâyişi sağlamakla görevlidir.
Yazı İşleri Müdürlüğü: Vâlinin yazışmalarını, personelin özlük işlerini, ayniyat, tahakkuk ve mûtemetlik işlerini yürütür. Vâlilik konağının temizlik ve koruma hizmetlerini düzenler.
Vâliliğin Târihçesi:
Yapılan araştırmalardan öğrenildiğine göre târihte en eski olarak Mezopotamya’da Hammurabi Krallığında ve daha sonra Asurlularda vâliler vardı. İranlılarda vâlilere “Satrap” ismi veriliyordu. Bunlar soylu veya kral âilesinden seçiliyordu. Gerektiğinde kral tarafından vazifeden alınırlardı. Vâlilik vazifesinin bâzan babadan oğula geçtiği de olurdu.
Eski Mısır krallık devrinde her ilde bir vâli bulunurdu. Orta Krallık devrinde bu makam babadan oğula geçen ve parayla satılan bir müessese hâline getirilmişti. Yeni Krallık devrinde ise, vâliler kral tarafından tam denetime (kontrola) tâbi tutuluyordu. Tâyinler merkezden yapılıyordu.
Roma İmparatorluğunda eyâletlerin başına mutlak egemenlik yetkisine sâhip vâliler tâyin edilirdi. Bu vâliler, yargı işlerinde uygulayacakları kânun maddelerini ihtivâ eden kararnâmeler yayınlarlardı. Romalılarda ilk vâliler, M.Ö. 227’de Sicilya ve Sardinya-Korsika’ya eyâlet “praetor’u” ünvânıyla tâyin edilmişlerdir. Daha sonra senato, vâlileri bir yıl süreyle seçmeğe başladı ve “propraetor” diye adlandırıldılar. Roma’da Doğu illerine gönderilen vâlilere “prokonsül” denirdi. Diğerlerine de “propraetor” denirdi. Prokonsüller daha yetkiliydi. Propraetor da küçük konsül demekti. Prokonsül’ün yanında yetkileri azdı.
Romalılarda vâliler senato tarafından seçilir ve denetlenirdi. Fakat bunun uygulamada hiç önemi yoktu. Vâlilerin yaptığı herşey senato meclisince hoş karşılanırdı. Bu bakımdan Romalı vâliler, halka eziyet eder, gittikleri bölge halkına esir muâmelesi yaparlardı. Romalılardan vâli olanlar çok çabuk zengin olurdu. Halktan haksız vergi toplamak en tabiî âdetleriydi. Kendilerinden hesap sorulmazdı. Roma krallarından Sezar, vâlileri kendi seçmeye başladı. Vâliler arasında prokonsül-propraetor ayırımını kaldırdı. Daha sonra Augustus zamânında daha değişik tarzda vâliler arasında farklılık tekrar getirildi. Ancak ikinci yüzyıl sonunda Romalılarda vâliler arasında rütbe farkları iyice azaltıldı. Vâlilerin hepsine “praesides” adı verildi. Üçüncü yüzyılın sonlarına doğru vâliler arasında bir kademeleşme kuruldu. Buna göre vâliler bütün askerî vazifelerini kaybettiler. Ancak yargılama, devlet için vergi toplama ve devlet topraklarını denetleme vazifeleri kendilerine bırakıldı.
Bizanslılarda sivil ve askerî görevler arasında fark vardı. Sivil görevi sâdece vâliler yapıyordu. Ama dış tehlikelerin artması hâlinde sivil görevin yerini askerler alıyordu. Askerî vâlilere “thema” adı veriliyordu. Onuncu yüzyılda Bizanslılarda otuz kadar thema vardı. Bunların on sekizi Asya’da, on ikisi Avrupa’da bulunuyordu.
İslâmiyette Vâlilik:
Peygamberimiz ilk İslâm devletini Medîne’de kurup sonra sınırlar büyüyünce, devletin daha iyi idâre edilebilmesi için merkezden uzak yerlere vâliler tâyin etmiştir. Bu usûl sonradan bütün İslâm devletlerinde uygulanmıştır.
Peygamberimiz şehirler ve kabileler üzerinde idâreci olarak âmiller tâyin etti. Yemen ve Hicaz bölgelernideki küçük ve büyük bütün kabilelere gönderilen “Âmil” ismi verilen bu temsilciler Müslümanlara namaz kıldırıyor ve zekât topluyor, adlî işlerine; kısaca vâlilik işlerine bakıyorlardı. Daha sonraları siyâsî vasıflara da hâiz oldular. Bunlardan en meşhuru Yemen’e vâli olarak gönderilen Muaz bin Cebel ile Amman Vâlisi Amr bin As idi. Resûlullah zamânında Mekke vâlisi tâyin edilen Itâb bin Useyid’e günlük bir dirhem maaş verildi. İlk defâ vâlilere verilen maaş budur.
Hazret-i Ebû Bekr zamânında Resûlullah’ın vâlileri yerlerinde bırakıldı. Ancak memleket çeşitli vilâyetlere ayrıldı. Bunlar: Mekke, Medîne, Taif, San’a, Hadramut, Havlan, Zübeyd, Rama, Cündel, Nercan, Cevrş ve Bahreyn’dir. Hazret-i Ömer zamânında, siyâsî ve idârî bakımdan kolaylıklar temin etmesi için eyâletler teşkil edildi. Bunlar: Bahreyn, Sicistan, Mekran, Kirman, Taberistan, Horasan. Fars (İran) eyâleti de üç vilâyete bölündü: Irak (Basra ve Küfe), Şam (Humus ve Dımaşk) ve Filistin. Afrikiyye de üç vilâyete ayrıldı: Yukarı Mısır, Aşağı Mısır ve Batı Mısır (Libya). Hazret-i Ömer’in son zamanlarına doğru vilâyetlere tâyin edilen idârecilerin âmil olan ünvanları, yerini vâli ve emir tâbirine bıraktı.
Emevîler ve Abbâsîler dönemlerinde de bu idârî taksimat bâzı değişiklikler ve yarı muhtar eyâletler şeklinde devam etti.
İslâm devletinde vâliyi halîfe seçerdi. Seçme, imtihanla ve ehil kişiler arasından seçilirdi. Vâlinin Müslüman ve hür olması “Genel Vâli” olanın müctehid olması aranırdı. Özel vâlilerin de âlim ve hukukçu olanları tercih edilirdi.
İslâm devletinde iki çeşit vali vardır:
1. Genel vâli:
Genel vâlilik de kendi arasında ikiye ayrılırdı: a) Serbest bir tâyin işlemiyle meydana gelen vâlilikler: Bu göreve tâyin edilecek vâlileri bizzat halîfe kendisi tâyin ederdi. Bunlar; tâyin edildikleri yerlerdeki halkın hepsini idâre ederler, onların adliye, muhâkeme, vergi ve zekât toplama işlerini yürütürdü. Halkın bütün dertleri ve şikâyetleriyle yakından alâkalanırlar ve bu konularda tam yetkiye sâhiptiler.
b) Fetih sûretiyle: Mecbûrî bir tâyin ve tanıma işlemiyle meydana gelen vâlilikler; buralara tâyin edilen vâliler de halîfe tarafından seçilirdi. Bu gibi yerlere tâyin edilen vâlilerin görevleri sınırlıydı. Bunların yanına ayrıca tam yetkiye sâhip bir de vezir tâyin edilirdi. Birçok işlere bu vezir bakardı.
2. Özel vâli:
Vâliler de halîfe tarafından seçilirdi. Genel vâliden daha az yetkiye sâhiptiler. Bunlar; bir toplumu sevk ve idâreye, orduya, belirli bir topluluğun haklarının korunmasına, konulan yasaklara halkın riâyet etmesini temine ve buna benzer işlere bakardı.
Genel ve özel vâliler; halîfe tarafından kendilerine ulaşan emirleri aynen uygularlardı. Bunların görevden alınması ve başka bir göreve tâyin edilmesi yine halîfeye bağlıydı. Yalnız özel vâlileri, tam yetkiye sâhip vezirle de görevden alma yetkisi vardı. Özel ve genel vâlilerden şahsî gelirleriyle, idâre ettikleri halkın hizmetine sunulmak üzere eser yapanlar çoktur.
Türk İslâm Devletlerinden, Selçuklular, Memlûkler, Akkoyunlular ve Karakoyunlularda vâliye; beylerbeyi denilirdi. Selçuklulardan sonra Türkiye’ye hâkim olan Osmanlılarda ise, vâlilik görevini eyâlet ve vilâyetlerde beylerbeyi, livâ denilen sancaklarda ise mutasarrıflar yapardı.
Cumhûriyet devrindeyse; eyâlet, livâ ve sancaklar İl’e çevrilip bugünkü bilinen vâli idâresine verildi.
Olağanüstü hal uygulanan bölgeler için ayrıca Olağanüstü Hal Bölge Vâlisi mevcuttur.