Vâiz - Ansiklopedik Bilgi

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı kardelen

  • *****
  • Join Date: Nis 2008
  • Yer: Hatay / İskenderun
  • 3198
  • +238/-0
  • Cinsiyet: Bay
Vâiz - Ansiklopedik Bilgi
« : 03 Mart 2017, 18:17:49 »
Öğüt vermek, nasîhat etmek.
İbâdet yapmak için toplanılan mescit, câmi gibi umûmî yerlerde yapılan dînî nasîhat. İnsanlara doğru yolu göstermek için yapılan irşad hizmeti de bir vâzdır. Vâz, insanların kalbini yumuşatacak ve Allahü teâlânın azâbından korkutacak şeyleri hatırlatmak ve O’na itâat etmeleri için tavsiyede bulunmaktır. Vâz lügatta “Öğüt, nasîhat, uyarmak, anlatmak, bilgi vermek” mânâlarına gelen Arapça bir kelimedir.

Vâz, insanlara dünyâ ve âhiret işlerinde iyiliği öğreten, kötülüklerden kaçınılması gerektiğini telkin etmek sûretiyle, Allahü teâlânın bildirdiği doğru yolu anlatan ve onların bilemediği karanlık yolları aydınlatan bir İslâm âlimi tarafından yapılan nasîhat demektir (Bkz. Emr-i Ma’rûf ve Nehy-i Anil Münker). Bu nasîhatı yapan kimseye de “Vâiz” denir.

Vâz, cemiyet hayâtının düzenine, insanların huzûruna, saâdetine sebep olması bakımından oldukça tesirli bir yoldur. Bunun için vâiz ve irşad hizmetleri, kânun ve yönetmeliklerde geniş ve açık olarak yer almıştır. Diyânet İşleri Başkanlığının görev ve yetkilerini düzenleyen 633 sayılı kânunun ilgili maddelerinde ve buna dayanılarak çıkarılan “Çalışma Yönetmeliği”nde vâiz ve irşad çalışmaları ile ilgili şartlar düzenlenmiştir.

Vâz, Allahü teâlânın dînini, emir ve yasaklarını insanlara anlatma işidir. Müslümanların birbirlerine, iyilikleri emrederek ve kötülüklerden vaz geçirerek nasîhat yapması, dînimizin bir emridir. Peygamber efendimiz (sallAllahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “Din nasîhattır.” Nitekim cenâb-ı Hak da, Kur’ân-ı kerîmde Âl-i İmrân sûresi 110. âyetinde meâlen, Muhammed aleyhisselâmın ümmeti için; “Siz ümmetlerin en iyisi oldunuz. İnsanların iyiliği için yaratıldınız. İyilik yapılmasını emreder, kötülükten de sakındırırsınız.” buyurdu.

Vâz ve nasîhat, birinin yüzüne karşı kusurlarını bildirmek şeklinde değil, umûmî olmalıdır. Vâiz, yumuşak ve tatlı söyler ve sert konuşmaktan kaçınır. Çünkü Peygamber efendimiz (sallAllahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “İyiliği tavsiye eden, kötülüğü yasaklayan bunları yumuşaklıkla ve şefkâtla yapmalıdır.”

Vâiz, dinde ilim sâhibi olmalı ve vâz ettiği insanların anlayışlarına, kültür seviyelerine göre hitâp etmelidir. Halkın örf ve âdetlerini göz önünde tutmalıdır. Ayrıca fitneye, huzursuzluğa sebep olacak söz ve davranışlardan kaçınmalıdır. Vâz eden kimse; herkese tatlı dil ve güler yüz göstermeli, kimseyi incitmemeli, kimsenin malına, ırzına göz dikmemeli, İslâmın güzel ahlâkına uygun yaşamalıdır. Müslümanlar arasında bölücülüğe sebep olacak, halkın huzursuzluğunu arttıracak nasîhatı yapmamalıdır. Devamlı karamsar tablolar çizerek insanları ümitsizliğe düşürmemelidir.

İnsanlara rehberlik eden, onlara dinde bilmediklerini öğreten vâizlerin, dikkat edecekleri önemli hususlardan bâzıları şunlardır:

1. Vâiz, dinde söz sâhibi olabilecek derecede ilim sâhibi olmalıdır. Kur’ân-ı kerîmi ve hadîs-i şerîfleri, en doğru şekilde tefsir eden, açıklayan hakîkî İslâm âlimlerinin kitaplarından okuyup vâz etmelidir. Kur’ân-ı kerîmi ve hadîs-i şerîfleri kendi görüşüne göre açıklamaya kalkışmamalıdır. Peygamber efendimiz buyurdu ki: “Kur’ân-ı kerîmi kendi görüşüne uyarak tefsir eden, açıklayan kâfir olur, dinden çıkar.”

2. Vâiz, her sözünde ve her işinde dînimizin emir ve yasaklarına uymalıdır. İslâm ahlâkıyla ahlâklanarak hâl ve hareketleri, güzel davranışları ile insanlara örnek olmalıdır. Çünkü (lisan-ı hâl, lisan-ı kâl’den daha üstündür) sözü meşhurdur. Yâni hâl, davranış, sözden daha tesirlidir.

3. Vâiz, konuştuğu sözlerle Allahü teâlânın rızâsını kazanmayı ve insanların dünyâ ve âhiret saâdetine kavuşmalarına vesîle olmayı niyet etmeli, düşünmelidir. Şan, şöhret, mal ve mevki kazanmak gibi dünyâlık peşinde olmamalıdır. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Biliniz ki, din adamlarının kötüsü, kötülerin en kötüsüdür. Din adamların iyisi de, iyilerin en iyisidir.” Ders vermek, vâz etmek ve dînî yazı, kitap, mecmua çıkarmak, ancak, Allah rızâsı için olduğu vakit ve mevki, mal ve şöhret kazanmak için olmadığı zaman faydalı olur. Böyle hâlis, temiz düşünmenin alâmeti de dünyâya düşkün olmamaktır.