MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETLERİ TÜRKLERİN MÜSLÜMAN OLUŞU:
Dört Halife döneminde Türk-Arap İlişkileri:
a) Hz. Osman devrinde İran’ın fethini tamamlayan İslam orduları Ceyhun ırmağına ulaştılar ve Türklerle karşılaştılar.
b) Ayrıca Kafkaslar’da Hazarlar ile savaşlar başladı.
Emeviler Döneminde Türk-Arap İlişkileri:
a) Emeviler döneminde Türk-Arap mücadeleleri hızlandı.
b) Muaviye’nin Horasan valisi Ubeydullah b. Ziyad, Maveraünnehir’e girerek Buhara Semerkant ve Tirmiz şehirlerini vergiye bağladı.
c) Abdülmelik’in Horasan valisi Kuteybe b. Müslim Maveraünnehir’deki Türk şehirlerini ele geçirdi.
d) Kuteybe’nin ölümünden sonra Türgeş hükümdarı Sulu Kağan, Maveraünnehir’deki şehirleri geri aldı.
e) Hişam’ın Horasan valisi Nasr b. Seyyar Maveraünnehir’in doğusundaki şehirleri ele geçirdi.
Abbasiler Dönemi Türk-Arap İlişkileri:
a) Abbasiler döneminde Türk-Arap ilişkileri dostane bir tarzda gelişmiştir. Bunda, Talas Savaşının etkisi ile Abbasilerin Arap milliyetçiliği yapmamaları etkili olmuştur.
b) Çinliler ile Araplar arasında yapılan Talas Savaşı’nda (751) Türkler Müslüman Arapları destekleyerek savaşı Müslümanların kazanmasını sağladılar.
Talas Savaşı, Türk-İslam tarihinde bir dönüm noktasıdır. Bu savaştan sonra Türk-Arap ilişkileri olumlu yönde gelişti ve Türklerin Müslüman olmalarında etkili oldu.
Karluk, Yağma ve Çiğil Türkleri İslam’ı kabul eden ilk Türk boylarıdır. Türkler IX. yüzyılda Müslüman olmaya başladılar, X. yüzyılda kitleler halinde Müslüman oldular, İlk Müslüman Türk Devletleri, Karahanlılar ve İdil Bulgarlarıdır.
Türklerin Müslüman Olma Sebepleri:
a) Siyasi ve Askeri: Orta Asya’nın Çin egemenliğine girmesine karşı Türklerin Talas Savaşında Müslüman Arapları desteklemeleri
b) Sosyal: Türklerde ve Müslümanlarda toplusal sınıf farkının bulunmaması, Aileye büyük önem verilmesi
c) Dini: Türklerin Gök tanrı inancı ile İslam arasındaki benzerlikler (tek tanrı, cennet, cehennem, ahiret), Türk ve İslam ahlakı arasındaki benzerlikler, Türklerin fetih anlayışıyla İslam’ın cihat anlayışı arasındaki benzerlik, Türklerde ve İslam’da temizliğe büyük önem verilmesi.
Türklerin İslam’a Hizmetleri:
a) Türkler Abbasi Devleti’nde çıkan isyanların bastırılmasında, Bizans üzerine yapılan seferlerde, ülkede dirlik ve düzenin sağlanmasında etkili oldular.
b) Avasım eyaletine yerleştirilen Türkler İslam dünyasını Bizans saldırılarına karşı korudular.
c) Abbasi Devleti’nin zayıfladığı bir dönemde halifeyi Büveyhoğullarının baskılarına karşı korudular.
d) Haçlı Seferleri sırasında, İslam dünyasını Haçlı saldırılarına karşı korudular (Anadolu Selçuklu, Eyyubive Memluk devletleri).
e) Hindistan, Türkistan, Anadolu ve Balkanlar’da İslam dinini yaydılar.
f) Bilim ve kültür alanında yaptıkları çalışmalarla (Harezmî, Biruni, Farabi, İbn-i Sina, Gazali) İslam kültür ve uygarlığının gelişmesine katkıda bulundular.
TOLUNOĞULLARI (868-905):
Devletin kurucusu Tolunoğlu Ahmet; Abbasi Devleti’nin Mısır valisiydi. 868’de devletini kurdu. Devletin başkenti Fustat şehriydi.
25
Bu devlet Mısır’da kurulan ilk Müslüman Türk devletidir. Yöneticileri Türk idi ve halkın büyük çoğunluğu Araplardan oluşmaktaydı.
Tolunoğlu Ahmet Suriye, Lübnan, Filistin ve Bingazi’yi fethetti. Bizans ile iyi ilişkiler kurdu.
Tolunoğlu Ahmet ölüne yerine oğlu Humaraeyh geçti. Humaraeyh döneminde isyanlar çıktı. Daha sonra çıkan taht kavgalarından yararlanan Abbasiler Mısır’ı ele geçirdiler ve Tolunoğulları devletine son verdiler(905).
Tolunoğlu Ahmet Mısır’ı sosyal ve ekonomik yönden kalkındırdı. Nil Nehri üzerine bentler ve sulama kanalları yaparak tarımı geliştirmiştir.
Ulu Camii ve Tolunoğlu Ahmet Camii yaptırmıştır.
İHŞİDİLER (935- 969):
Tolunoğulları Devletinin yıkılmasından 30 yıl sonra Abbasi devletinin Mısır valisi Muhammed Bin Toğac tarafından 935 yılında kuruldu. Başkent Fustat şehri idi.
Muhammed aslen Fergana Türklerindendir. Halife Razi Billah ona Akşit (Sultanlar Sultanı) unvanını vermişti.
Muhammed, Mısır’da adaletli bir yönetim kurmuş, Suriye, Filistin ve Lübnan’ı ele geçirmiş ve Hicaz’ı kendine bağlamıştı.
Muhammed’in ölümünden sonra yerine oğlu Unuçur geçti. Ancak çocuk olduğu için naipliğini Habeşli Kafur üstlendi. Devlet yıkılıncaya kadar etkili oldu. Daha sonra çıkan taht kavgaları devleti zayıflattı. Fatımiler tarafından 969 yılında yıkıldı.
İhşidiler her alanda Tolunoğullarını taklit etmişler ancak siyasi istikrar ve ekonomik refah bağımından Tolunoğullarının seviyesini yakalayamamışlardır.
KARAHANLILAR (840-1212):
Orta Asya’da kurulan ilk Müslüman Türk devletidir.
Uygur devletinin yıkılmasından sonra Karluk, Yağma, Çiğil ve Tuhsi Türkleri tarafından kurulmuştur. Başkent Balasagun şehridir.
Bu devlet Türk devlet geleneğine uygun olarak Doğu ve Batı olarak iki koldan yönetilmiştir. Resmi dili Türkçeydi.
Bilinen ilk hükümdarı Bilge Kül Kadır Han’dır.
Satuk Buğra Han, Müslüman oldu ve Abdul Kerim adını aldı. Batı Karahanlı ülkesini yönetimine alarak İslam’ı yaymak için mücadele etti.
Ebu Nasr Ahmed zamanında kardeşi Nasr Ali (İlighan), Gaznelilerle birlikte Samanoğlu devletini ortadan kaldırarak topraklarını paylaştı. İki devlet arasında Ceyhun nehri sınır oldu.
Karahanlılar Gazneliler ile de sık sık savaştılar. Ancak hanedan üyeleri arasında çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle devlet ikiye bölündü.
a) Doğu Karahanlı Devleti (1042- 1211):
Sınırları Kaşgar, Fergana ve Balkaş Gölü civarına kadar uzanmıştı. En önemli şehirleri Balasagun, Talas ve Kaşgar idi.
Başkenti Balasagun idi.
1090 yılında Selçuklu egemenliğine, 1130 yılında Karahitayların egemenliğine girdi.
1211’de son hükümdarın ölümüyle siyasal varlığı sona erdi.
Devletin ilk hükümdarı sayılan Tamgaç Buğra Han adil bir hükümdardı. Kutadgu Bilig bu hükümdara sunulmuştur.
b) Batı Karahanlılar Devleti (1042- 1212):
Sınırları, batıda Aral Gölü’nden doğuda Çimkent ve Özkent’e kadar uzanıyordu.
Başkenti önceleri Özkent iken daha sonra Semerkant oldu.
1074 yılında Melik Şah döneminde Selçuklu egemenliğine girdi.
1141 Katvan savaşından sonra Karahıtayların egemenliğine girdi. 1212 yılında Harzemşahlar tarafından yıkılmıştır.
GAZNELİLER(963- 1187):
Devletin kurucusu Alp Tigin Samanoğulları devletinin Horasan valisiydi.
Samanoğulları Devleti’nin (819-1005) dağılmaya başladığı dönemde Gazne şehrini ele geçirerek Gazne Devleti’ni kurdu(963).
Alp Tigin’den sonra gelen Sebük Tigin’in hükümdar olmasıyla birlikte Gazneliler bağımsız devlet haline geldi.
Bu nedenle devletin asıl kurucusu Sebük Tigin kabul edilir. Hükümdarlık babadan oğula geçmeye başlamıştır.
Sebük Tigin’den sonra yerine oğlu Mahmut hükümdar oldu.
Sultan Mahmud Dönemi (998- 1030):
Sultan Mahmut dönemi devletin en güçlü dönemidir.
Karahanlılar ile ittifak yaparak Samanoğulları devletini yıktı ve topraklarını Karahanlı devleti ile arasında paylaştı.
Şii Büveyhiler üzerine sefer yaparak Abbasi halifesini Şii tehlikesine karşı korudu. Bundan dolayı halife ona sultan unvanını verdi.
Böylece İslam dünyasının liderliği ve koruyuculuğu politikasının temelini attı.
Gazneli Mahmut, sırasıyla Horasan, Afganistan ve Belucistan’ı tamamen egemenlik altına aldı. Maveraünnehir, Ceyhun’un ötesi ve Harezm’e kadar sınırlarını genişletti.
Hindistan’a 17 sefer yaparak Kuzey Hindistan’ı fethetti. Kazandığı başarılar şöhretini arttırdı. Seferler sonucunda pek çok ganimet ve fillerle döndü. Bu seferler sonucunda İslamiyet Hindistan’da yayıldı.
Gazneli Mahmut, Horasan’a girmeye çalışan gittikçe güçlenen Selçuklu Türkleri ile de mücadele etti. Selçuklu yabgusu Aslan’ı hile ile yakalatıp Kalincar kalesine hapis etti(1025).
Dandanakan Savaşı (1040):
Hindistan başarılı seferler yapan Sultan Mesud, Selçukluların Horasan’a yerleşmeleri üzerine büyük bir orduyla harekete geçti.
Üç gün süren Dandanakan Savaşında, Gazneliler yenildi. Gazne ordusunun bütün hazinesi, silahları ve malları Selçukluların eline geçti.
Dandanakan Savaşı’nın Sonuçları:
a) Gazneliler Devleti zayıflayarak yıkılış sürecine girdi.
b) Büyük Selçuklu Devleti kuruldu.
c) Selçuklu Türklerinin batıya doğru ilerleyişleri hızlandı.
Devletin Yıkılışı:
Gazneliler, Dandanakan Savaşından sonra Hindistan’a çekilmek zorunda kaldılar. Afgan asıllı Gurlular 1187 yılında Gazneliler devletine son verdiler.
Devletinin egemenliği altında Afgan, Hint, Fars ve Türk toplulukları gibi çeşitli etnik unsurlar yaşamaktaydı. Bu durum Gazne Devleti’ni siyasi, kültürel ve toplumsal yönden etkilemiştir.
TÜRK-İSLAM DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE UYGARLIK
Toplum Yapısı:
Türklerin Müslüman olmasından sonra Türklerin siyasi, sosyal ve kültürel yaşantısı önemli ölçüde değişti. Bununla birlikte Türkler kendilerine has özellikleri korumaya devam ettiler.
Türk-İslam devletlerinde toplum yapısı şehirlerde yaşayanlar ile göçebelerden oluşmaktaydı.
Şehirlerde yaşayanlar sanat ve ticaretle, göçebeler ise hayvancılıkla geçinirlerdi.
Türklerde toplumsal sınıf farkı yoktu. Herkes kanun önünde eşitti. Toplumda yardımlaşma ve dayanışmayı sağlayan sosyal kurumlar; vakıflardı.
Vakıflar; eğitim-öğretim, sosyal yardımlaşma, sağlık ve kamu yararına yönelik hizmetleri yürütürlerdi.
Devlet Yönetimi:
Selçuklu devlet teşkilatı; Türk devlet geleneğinin temelini oluşturmuştur. Karahanlı, Samanlı, Gazneli ve Abbasi devlet teşkilatlarından yararlanmıştır.
Hükümdar: Töre ve kurumların tanıdığı haklarla devletin tek hâkim idi. Sultan merkezde oturur, ülke toprakları hanedan mensupları tarafından idare edilirdi.
Kut anlayışı Türler Müslüman olduktan sonra da devam etmiştir. Bu durum sık sık taht kavgalarına sebep olmuştur.
Hükümdar unvanları; sultan, sultan-ı âlem, sultanul-maşrık vel-mağrib idi.
Karahanlılarda; hakan ve han (doğuda arslan han, batıda buğra han), kadır, kara ve ilig’tir.
Hakimiyet sembolleri; hutbe okutmak, para bastırmak, çetr, tuğ, nevbet, sancak, taht ve otağ (saltanat çadırı) idi.
Hükümdarın Özellikleri: Hükümdarın özellikleri; adalet, cesaret, fazilet ve bilgelikti.
Hükümdarın görevleri; Adaleti sağlamak, ülkenin huzur ve güvenini sağlamak, halkın ihtiyaçlarını karşılamak, savaşlarda ordunun başında sefere çıkmaktı.
Hükümdarlar adaletin işlemesine büyük önem verirlerdi.
Saray ülkenin yönetildiği ve hükümdarın yaşadığı bir Memleket işlerinin konuşulup karara bağlandığı bir divan (divan-ı saltanat) vardı.
Yönetim Birimleri: eyalet-kaza-köy
Bazı Terimler:
Atabey; Meliklerin hocaları,
Melik; Hükümdar ailesine mensup olan kişiler,
Amil; Vergi toplayan memur,
Amid; Yönetimden sorumlu sivil görevliler.
Muhtesip; Ticari ve ekonomik hayatı denetleyen memurlar,
Kadı; Hâkim.
Ulag, cufga; Posta teşkilatı memurları.
Kadıl- kudat; Kadıların başı.
Ordu:
Ordunun özellikleri: Türk ordusu disiplinli, teşkilatlıydı. Kullanılan silahlar; ok, yay, kılıç, kalkan, mızrak, bıçak, hançer, kargı, mancınık, kule, koçbaşı ve neft makinesiydi.
Savaşlarda ekseriyetle hilal taktiğini kullanırlardı.
Savaşan birlikler; okçular, mızrakçılar, gürzcüler, sopacılar, neftçiler, lağımcılar, meşaleciler, bayraktarlardan oluşurdu.
Geri hizmet birlikleri ise; harem, hazine, silah ve hayvanların muhafızları, mutfak görevlileri ve sakalardı.
İkta Sistemi:
Devletin, gelirleriyle asker beslenmesi karşılığında bazı kişilere bir kısım topraklarını vermesiydi. Bu tür topraklara ikta arazisi, bu toprakların gelirleriyle beslenen askerlere de ikta askerleri denilmiştir.
İkta sisteminin amaçları;
a) Oğuzları yerleşik hayata geçirmek,
b) Büyük devlet adamlarını ve komutanları ödüllendirmek,
c) Devleti asker ve komutanların maaşlarını ödeme külfetinden kurtarmak,
d) Toprağın işlenmesini ve üretimin artırılmasını sağlamaktı.
Gulam Ordusu:
Değişik milletlerin çocuklarından seçilerek eğitilen ve sultanın yanında bulunan her an savaşa hazır orduydu.
Hassa Ordusu: Sultana bağlı olan ve iktalardan elde edilen vergi gelirleriyle beslenen orduydu.
Türkmenler: Ordunun tamamlayıcı unsuru olan, genellikle uçlara yerleştirilen ve gerektiğinde savaşlarda yararlanılan gruplardı.
Toprak Yönetimi:
Has; hükümdar ve ailesine ait olan, gelirleri doğrudan hazineye aktarılarak hükümdar ve ailesine harcanan arazidir.
İkta; melik, emir ve komutanlara asker beslenmesi karşılığında verilen arazidir. Bu toprakların mülkiyeti devlete aitti.
Haraci; Gayrimüslimlerin sahip oldukları araziden alınan vergiydi.
Vakıf; hayır amaçlı işler için ayrılan topraklardır.
Mülk; alınıp satılan, çocuklara miras olarak bırakılan topraklardır.
Hukuk:
Hukuk sistemi şer’i ve örfi hukuk diye iki kısma ayrılırdı.
Şer’i hukuk, İslam hukuku, örfi hukuk ise gelenek ve göreneklerden oluşurdu.
Mahkemelerde davalara kadılar bakardı. Kadıların başkanı, Kadıl-kudat Bağdad’ta otururdu.
Örfi davalara bakan mahkeme başkanlarına emir- dad denirdi.
Ağır suç işleyen kişilerin davalarına hükümdarın başkanlık ettiği divan-ı mezalim denirdi.
Dil ve Edebiyat:
Karahanlılarda resmi dil Türkçeydi. Ancak, Gazneliler ve Selçuklularda edebiyat dili Farsça, bilim dili Arapça halkın konuştuğu dil ise Türkçeydi.
Bu dönemde verilen eserler:
Karahanlılarda;
Kutatgu Bilig (Yusuf Has Hacib)
Divan-ı Lügatit-Türk (Kaşgarlı Mahmud)
Atebetü’l- Hakayık (Ahmed Yükneki)
Divan-Hikmet(Hoca Ahmed Yesevi)
Satuk Buğra Han Destanı.
Gaznelilerde;
Şehname (Firdevsi).
Harezmşahlara;
Türkçe-Farsça Sözlük(Muhammed b. Kays)
Mukaddemetü’l- Edeb (Mahmud Zemahşeri).
Ekonomik Hayat:
Türkler Müslüman olduktan sonra Maveraünnehir, Harezm ve Horasan bölgelerine yerleştiler ve tarım yaptılar. Tolunoğulları devrinde tarım ve ticarete önem verilmiş, Mısır ekonomik yönden gelişmiştir. Karahanlılar ve Gazneliler ticaret yollarını kontrol sayesinde güçlendiler.
Büyük Selçuklu Devleti’nin başlıca gelirleri; öşür, haraç, cizye, gümrük ve maden vergileri savaş ganimetleri ve bağlı devletlerin vergilerdi.
Selçuklular ticaret yollarına çok önem verdiler ve zarara uğrayan tüccarın malını tazmin ettiler.
Abbasilerin fütüvvet teşkilatı Türklerde ahilik adını almıştır.
Melikşah ve Sencer dönemlerinde sulama kanalları açılmıştır. Selçuklular Tuğrul Bey, Alparslan, Melikşah ve Kavurd devirlerinde altın para bastırmışlardır. Devletin vergi gelirleri; asker ve memur maaşları, sefer giderleri, sosyal tesislerin yapımı, şehir ve yolların bakımına harcanmıştır.
Bilim:
Hükümdarlar, bilim ve sanatın gelişmesi için çaba harcamışlardır. Böylece Semerkant, Buhara, Kaşgar, Belh, Nişabur, Herat, İsfahan, Merv şehirleri gelişerek bilim ve kültür merkezleri olmuştur.
Birçok bilgin, edip, sanatçı ve mutasavvıf yetişmiş, şehirlerde medreseler kurulmuştur.
Bağdad’taki Nizamiye Medreseleri’ni Selçuklu veziri Nizamülmülk kurdurmuştur. Eğitim ve öğretim vakıflar tarafından desteklenmiştir.
Türk-İslam devletlerinde yetişen âlimler, edipler, sanatkarlar, ve mutasavvıflar; Harezmi(matematik), İbn-i Türk(cebir), Farabi(felsefe, müzik), Ebu Reyhan El-Biruni(tarih, matematik), İbn-i Sina(tıp, felsefe, eğitim), Gazali(felsefe, din), Ömer Hayyam(Matematik), Fahreddin Razi(tefsir), Zemahşeri(tefsir), Utbi(tarih).
Sanat:
Türklerin en çok sanat eseri verdiği dallar; hat, tezhip, minyatür, seramik, taş işçiliği ve kuyumculuktur. Minyatür Uygurlardan Moğollara, onlardan da Osmanlılara geçmiştir.
Türkler yerleşik hayata geçtikten sonra mimarlık alanında birçok eserler vermişlerdir.
Bazı mimari erserler:
Tolunoğlu Ahmed Camii(Mısır)
Şir Kebir Camii(Karahanlı, X. yy.)
Arap Ata Türbesi(Karahanlı)
Zafer Kuleleri(Gazneli)
Leşkeri Bazar Ulu Camii(Gazneli)
Mescid- i Cuma(İsfahan)
Haydariye Mescidi (Kazvin)
Tuğrul Bey Türbesi(Rey)
Sultan Sencer Türbesi(Merv)