Barış Manço’dan Türk Usulü Kişisel Gelişim Rehberi

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı kardelen

  • *****
  • Join Date: Nis 2008
  • Yer: Hatay / İskenderun
  • 3198
  • +238/-0
  • Cinsiyet: Bay
Barış Manço’dan Türk Usulü Kişisel Gelişim Rehberi


Sevdiğini son bir olsun yakından görmek için dağlardan bir geçit, bir yol dilenen;
iki kol düğmesinin yan yana gelişinde, ayrı düşen sevgilileri kavuşturan Barış Manço,
şarkı sözlerinde insanın, seven ve yüz çevirenin, doğan ve ölümü bekleyenin, gidip de gelmeyenin hallerine dokunur.

Kimi zaman nazlı komşu kızı Düriye’yi beriye çağırır, dostlar başına hala kızı Zehra’yı dolar diline, sarı sarı bilezikler dizer dünyalar güzeli Kezban’ın kollarına.
Uslanmaz, Balböceğine tutulur, yollarına toprak olur veya haylaz bir torun olup süper babaannesine aşktan dert yanar.
An gelir dostları buyur eder Halil İbrahim sofrasına…
Bazen de dudaklara son bir türkü olur, düşer Gülpembe.
En sonunda ferman dinletemez gönlüne, Barış dert katar derdine…

Yedi düveli gezse, dolaşsa; dünyalı aşıkların sırlarına şahit olup başka iklimlerin rüzgarını getirse de yanında,
Barış Manço’nun şarkılarını besleyen hüzün de, aşk da; latife de, dert yanış da bu topraklardan damıtılmıştır.
Mesela Sarı Çizmeli Mehmet Ağa şarkısında;
 
  Yaz dostum,
  Güzel sevmeyene adam denir mi?
  Yaz dostum,
  Selam almayana yiğit denir mi?
  Yaz dostum,
  Altı üstü beş metrelik bez için,
  Yaz dostum,

Boşa geçmiş ömre yaşam denir mi?                     

diye sorarken, ölümün eli kolu bağlayışı karşısında küçük hesapların boşunalığından dem vurur.
Ama diyeceğini öylesine buralı ifadelerle der ki, dünyanın ipe sapa gelmezliğine doğru yumruklarını göstermeye,
haykırmaya hiç gerek kalmaz. Kötüyü incitmeden iyinin tarifini yapar.
İncinmez, yara almazsınız da, dinlerken bir yumruk gelir, çöreklenir boğazınıza.
Her gün kullandığınız kelimeler ardı arda öylesine dizilir ki, kaçmak istediğiniz,
unutmak için kulaklarınızı tıkadığınız veya sarıp sarmalayıp hasıraltı ettiğiniz tatlı olmayan gerçekler s
aklandıkları yerden çıkar, yakalayıverirler sizi.

Mutluluğun Sırrı

Pek çok kavramını batıdan ihraç ettiğimiz, kişisel gelişim ismiyle tanıdığımız ilacın yerli,
Türkiyeli tohumlarını Barış Manço’nun şarkı sözleriyle yıllar öncesinde ektiğini söylemek yanlış olmasa gerek.
Bugün ellerimize bir yığın kitap halinde paketlenerek tutuşturuluyor mutluluk formülleri.
Barış Manço’nun mutluluk tanımı ise Kazma isimli şarkının iki kıtasında şöyle yer buluyor kendisine:
 
  Şam ipeğinden urba giysen bile
  Zem zem suyuyla yıkansan bile
  Dünya ahret bir keyif sürmek için
  Mutlak dökmeli helal alın teri
  İnsanın bir kez ters gitmesin işi
  Muhallebi yerken kırılır dişi
  Kazma olmaya özenmeyin dostlar
  Alın teriyle kazanan en mutlu kişi

İhtiyaçların Karşılanması, Keyifli Bir Yaşam Sürme

Tatmin edilemeyen ihtiyaçlara her gün bir yenisi eklenir,
çoluk çocuk bu önüne geçilmez istekler, hevesler seline kapılmış sürüklenir,
zengin olmanın kestirme yolları arşınlanırken,
Barış Manço ihtiyaçların karşılanmasının en külfetsiz ve en eski yollarından birini getirip koyuyor önümüze.
Alternatif yollara sapmak pek çok kişiye modası geçmiş,
işlevini yitirmiş geleneklerin ağına düşmek gibi gözükebilir.
Ancak şimdiye dek önümüze sunulan çağdaş tariflerin pek de ipe sapa gelir yanı olmadığı düşünülürse,
bu sese kulak vermeden geçmek olmaz.
İşte Barış Manço’nun dostları buyur ettiği Halil İbrahim Sofrası’nda geçime,
itibar görmeye, stresi dizginlemeye dair söyledikleri: 

  Buyurun dostlar buyurun Halil İbrahim Sofrasına
  Alnı açık gözü toklar buyursunlar baş köşeye
  Kula kulluk edenlerse ömür boyu taş döşeye
  Nefsine hakim olursan kurulursun tahtına
  Çala kaşık saldırırsan ne çıkarsa bahtına
  Halat gibi bileğiyle yayla gibi yüreğiyle
  Çoluk çocuk geçindirir haram nedir bilmeyenler…

Motive Olmayı Bekleyenlere…

Motive olmayı uma uma kendinizi sarı muma dönmüş hissediyorsanız,
Olmaya Devlet Cihanda şarkısındaki Barış Manço usulü yöntem işinize yarayabilir.
İşte size uzaklara gidip masraf etmeden, evdeki malzemeyle uygulayabileceğiniz bir           
motivasyon tarifi. Kim bilir, uyguladığınızda muma dönüp erimez de, yaman bir çınar olur boy verirsiniz yükseklere.
Ya da tuz-ekmeğin vereceği afiyet yeter keyfinize kahya kesilenleri susturmaya.     

  Barış der biraz tuzum ekmeğim olsa
  Buz gibi pınar suyundan bir testim olsa
  Bir de şöyle püfür püfür bir çınar gölgesi
  Kaç kula nasip olur ki keyfin böylesi
  Bir lokma ye bir yudum iç bir oh çekiver
  İlaç neye yarar vade gelmişse eğer     

 
İnsanları Sevme, İletişim Becerilerini Geliştirme[/color]

Barış Manço, Hemşerim Memleket Nire? diye soranlara yanıt olarak yeryüzündeki yer kapma telaşesine,
memleketler arası parçalanmayla gelen birbirinden yüz çevirmeye getiriyor lafı.
Kendi derdine düşüp eli ayağı tutulmuşlardan, kendi kabuğuna çekilip yanı başındaki açlığına sağır kesilenlerden dertleniyor. Bugün iletişimsizlik olarak dillendirdiğimiz kim kime dum duma hallerinin sebeplerini insaniyetten nasipsiz kalışımıza bağlıyor. Oysa ki ona göre bir aça ikram edilen sıcak çorba, yolda kalmışa serilen bir döşek araya çekilen tüm duvarları yıkmaya yeter gibi.
 
  Sanki insanlık pazara çıkmış ekmek aslanın ağzında
  Bir sıcak çorba içer misin diyen yok
  Dört duvarı ören çatısını kapatıp içerden kitlemiş kapıyı
  Bir döşek de sana serelim buyur diyen yok

Potansiyelini Keşfetme

Güç sizin içinizde saklı diye buyuran kişisel gelişim uzmanlarına Barış Manço da hak verir gibi görünüyor. Gerçi, Benden Öte Benden Ziyade şarkısında Manço’nun sözünü ettiği kendi içinde, kendisinden ziyade bir kudret. Ve içindeki gizli gücü mal mülk edinme yollarında kullanılmak üzere açığa çıkarmak için değil de, maldan mülkden vazgeçmek için arıyor sanki. Vereceği canı düşündüğü zaman tüm nimetler alını pulunu yitiriyor, başka yollara düşürüyor Manço’yu.   
 
  Göz yaşlarım akıp gidecek selden öte selden ziyade
  Bir canım var vereceğim maldan öte maldan ziyade
  Bir ben var ki benim içimde benden öte benden ziyade
  Bir sen var ki senin içinde senden öte senden ziyade

Kendi Hedeflerini Belirleme


Manço, inandıklarının peşini kolay kolay bırakmayacağa benziyor ve doğru bildiği yoldan şaşmamaya kararlı.
Diğerleri için eğri büğrü görünse de vazgeçmez, oyuna gelmez.
Bellediği yol, hedeflediği varış noktası bellidir, baştan çıkarıcı sözlere kanmaz.
  Bana yolunu seç diyorlar
  Bozuk yolu seçer miyim?
  Eğri eğri doğru doğru
  Seçemezsen geç diyorlar
  Ben yolumdan geçer miyim
  Eğri eğri doğru doğru
  Eğri büğrü ama yine de doğru

Olumlu Düşünme

Dört Kapı şarkısında Barış Manço yine kişisel gelişimcilerle hemfikir gibi. Pek çok şarkısında olduğu gibi kalender yolcu olarak çıkıyor karşımıza ve iyi dileklerle, eli açık yüreklerle  verilenlerin kendisi için ölçülmez bir değer kazandığını dile getiriyor. Kaderine razı, payına düşenden memnun bir kul oluyor.
Ona göre kadir kıymet bilmeyen, doymayı da  bilmez oluyor ve hemen beride kol gezen mutluluk bir daha kolay kolay uğramıyor onun yanına.
Sıkça duyduğunuz “Her şey sizin bakış açınıza göre biçimlenir. Aynı bardağa hem boş hem de dolu dedirten onu nasıl gördüğünüzdür.” sözlerinin Dört Kapı şarkısında Manço dilinden naif ama vurucu söylenişi şöyle:
 
  Tuz ekmek hakki bilene
  Sofra kurmasan da olur
  Ilık bir tas çorba yeter
  Rızkım buymuş der içerim
  Kadir kıymet anlayana
  Sandık açmasan da olur
  Kırk yamalı hırka yeter
  İdris biçmiş der giyerim

Kazancın Doğru Yerlerde Harcanması

Dıral Dede’nin Düdüğü’nde, kazandığını yemenin iyi hoş olduğunu söylüyor Manço. Ancak ona göre yetim hakkının karıştığı lokmalar boğazdan kolay kolay geçmemeli. Gariplerin de karnını doyurmayan, onlarla paylaşılmayan kazanç beş para etmemeli.
 
  Hele destur! MaşAllah(c.c.) bu ne iştah böyle   
  Hele destur! Yetim hakkı yemedin mi söyle
  Hele destur! Gözümüz yok afiyet seker olsun
  Ama paylaş gel beni dinle gariplerin de karni doysun

Kendi Hatalarını Görebilme

Şarkılarının büyük bölümünde helal kazançla gelecek mutluluğa, hakkaniyet ve adaletin kutsallığına, komşusu açken tok yatmanın insanlığa sığmayışına dair öğütler verirken gördüğümüz Barış Manço, sık sık kendi kendine seslenmekten, uyarılar göndermekten geri kalmıyor. Söylediklerinin doğruluğu bir yana, çoğu kez kendisinin de hakikatlere sırt çevirdiğini, dağıttığı akıllardan zaman zaman mahrum kaldığını ilan ediyor.
Kendini tarafsız şekilde gözden geçiriş, eğriyi doğruyu önyargısız kabul edişin iki ayrı şarkıda Barışça’sı böyle olsa gerek.
 
  Yaz dostum,
  Barış söyler kendi bir ders alır mı?
  Yaz dostum,
  Su üstüne yazı yazsan kalır mı?
  Yaz dostum,
  Bir dünya ki haklı haksız karışmış.
  Yaz dostum,
  Boşa koysan dolmaz dolusu alır mı?
  ……………..
  Barış iğneyi kendine batırır
  Çuvaldızı başkasına
  Bol keseden aklı ona buna dağıtır
  Darısı kendi başına…