Dünyayı kadınlar mı yönetiyor?

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11656
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam
Dünyayı kadınlar mı yönetiyor?
« : 28 Kasım 2008, 20:03:30 »
DÜNYAYI KADINLAR MI YÖNETİYOR?

Kadın erkek ilişkileri insanlık tarihi boyunca çok önemli bir konu olmuş hiçbir çağda güncelliğinden bir şey kaybetmemiştir. Aslında bu konunun sürekli güncel kalmasının sebebi; ilişkinin bilincimizde çok derin anlam basamakları oluşturması üstelik bu basamaklardaki anlam öğelerinin yaratılışla getirilmesi ve akıl yolu ile değişikliğe kapalı olması buralardaki motivasyon ve çatışmaların sürekli olarak bilincimizi meşgul etmesidir.

KADINLAR ÇOĞU KEZ SEZGİLERİYE DOĞRUYU HİSSEDER

Hepimiz biliriz ki kadınlar karşılarına çıkan olayları açıklarken erkeklere göre daha çok duygularıyla ve sezgileriyle karar verir. Beğenme ve seçme gibi konularda neden ve nasıl beğendiklerini ifade edemeseler bile kararlan daha kesindir ve genellikle de haklı çıkarlar.

Erkeklerinse kararlarında sebep-sonuç ilişkileri daha belirgin olsa da karar süreçleri çatışmalıdır. Kadınlar erkeklere göre kendilerinden daha emindir kendileriyle daha barışık yaşarlar. Onların çatışmaları daha çok erkek egemenliğinin koyduğu engelleyici kurallar yüzündendir.

ERKEK KADINA BAĞIMLIDIR

Kadın ve erkek birbirine çok benzemekle beraber derin anlam basamaklarında farklı yaradılışlara sahiptirler. Bu yüzden birbirlerine karşı motivasyonları çok kuvvetlidir. Ancak bu karşılıklı motivasyonun şiddeti çıkış zeminleri farklı olduğundan primer (doğal) süreçler açısından erkeğin kadına bağımlı segonder (akılla edinilmiş) süreçler açısından bakıldığında kadının erkeğe bağımlı olduğu görülmektedir. Ancak primer süreçler ikincil süreçleri denettiğinden neticede erkekler tüm faaliyetlerinde kadına bağımlı yaşamaktadır.

Eylemlerinde özgür davranıyor gibi görünmesine rağmen temel basamaklarda kadına motive olarak yaratıldığı için erkeğin verdiği her karar aslında kadının istekleri doğrultusunda olmaktadır.
Ana ve çocuk ilişkilerini nedensellik basamaklan açısından incelersek çocuğun en az iki fark edilebilir basamakta anneye bağlı olduğunu görürüz. Çocuk annesine kendisini dünyaya getiren ve doğumundan itibaren tüm ihtiyaçlarını karşılayan varlık olması yönünden iki nedensellikle bağlıdır. Erkek açısından bakıldığında hem anne hem de ihtiyaçlarını karşılayan annesinin bezeridir.

Annelik ve çocukluk ihtiyaçlarının karşılanması derin ihtiyaç basamakları olup erkek erişkinliğinde de tüm yaptığı işlerde bu ihtiyaçlarının karşılandığından emin olmak zorundadır. Bu ihtiyaçların doyurulmasını sürekli olarak gayri iradi olarak arar ve ister. Bu yüzden erkek arkasında kadının olmasını sürekli ister. Kadınını kaybettiğinde çok derin bunalıma düşer. Sanki kendini zeminsiz hisseder. Erkek eşi ile anne arasındaki benzerliği anlamlandırıp derin bilincine kaydetmiştir.

Erkeğin şiddetle ihtiyacı olan bu iki nedensellik basamağını bir üçüncüsü tamamlar: Üreme ve cinsellik ihtiyacı da kadınla birlikte karşılanmaktadır. Şimdi baktığımızda erkek için gerekli ihtiyaç basamağını kadın kendisinde taşımaktadır..

Dolayısı ile bu basamaklarda çatışma olursa erkeğin eminlik durumu kendini hissediş biçimi bozulmaktadır.

Bu ilişkileri ruhsal mekanik terimlerimizle izah edelim:

ERKEK DENKLEMİN BİLİNEN KADIN BİLİNMEYEN YANIDIR

Erkek kadını bir anlama nesnesi olarak görüp anlayarak yukarıda vurguladığımız bilinenleri kendi bilincine eminlik basamağı olarak kaydeder. Kadın erkek ilişkisinin bilineni erkekte bilinmeyeni ise kadındadır. Erkek bu yüzden kadına motive olur. Kadını anladıktan sonra bu temel anlamların bozulmasına hiç müsaade etmeyecektir.

İnsanı derin basamaklardaki anlamları yönetir. Kadının güçlü bir şekilde erkeği yönetmesinin sebebi kadın anlamının çok temel bir basamak olmasından kaynaklanır. Bu temel basamakları zemin kabul etmek zorunda olan erkek herhangi bir çatışma halinde veya eşini kaybettiğinde ileriye yaşama dönük her türlü motivasyonu durmakta veya bozulmaktadır.

Bu basamaklardaki çatışmaların düzeltilme zorunluluğu erkeğin tüm hayatını belirleyerek kadına bağımlı yaşamasına sebep olacaktır.
Kadının erkeğe bakışı ise farklıdır. Kadın anlaşılma konusu olup kendini anlayacak erkeği beklemektedir. Evrende bilinmeyen tüm bilineni kapsar ve kendine motive eder.

KADIN İLİŞKİDE SEÇEN TARAF KONUMUNDADIR

Erkeğin kadına yönelimi gayri iradi akıldışıdır. Primer olarak tüm erkekler kadına yönelimli olup bu yönelim kadının kim olduğuna bakılmaksızın otomatiktir. Kadın açısından durum hayli farklıdır. Kadın kendisine akıldışı olarak yönelen erkeklere göre bekleyen durumundadır. Tüm erkeklerin kadına yönelimli olduğu düşünüldüğünde şu sonuca gelinir: Kadın seçme konumundadır.

KADININ SİYASETE İLGİSİZLİĞİ BİLİNÇLİ BİR TERCİHTİR

Tüm demokrasilerde kadına seçme ve seçilme hakkı verildiği halde kadın parlamenter sayısı istenen düzeye ulaşamamıştır! ’Bu gerçekler kadın haklarına önem vermekle pek değişmez! Seçilenler de yetişme tarzı itibariyle biraz erkek rolünü benimsemek zorundakalmış veya bırakılmış olanlardan çıkar.

Kadının doğal yapısında seçilmek değil seçmek vardır. Kadın seçilme duygusunu yaradılışı hazır olarak getirir. Ancak kendisi yerine bir başka kadın seçildiği zaman ç-tışmaya girer ve seçilmeyi ister diğer kadınları kıskanır.

Kadının bu güçlü durumu kendisini hep bekleyen beğenilen ve beğenenler arasından seçen durumuna getirirken erkeği de kadın karşısında çok güçsüz bırakır.

Erkek kadının beğenisini sağlayabilmek için sürekli çalışmalı ve hoşlanacağı şeyler yapmalıdır. Kadınsa tüm erkekler arasından en iyisini seçecektir.

KADININ OTORİTESİ YARATILIŞTAN

Erkeğin kadın karşısındaki durumu yaradılışına da işlemiştir. Bu durum kadının rahmine bırakılan sperm hücresinin yumurta hücresi karşısındaki durumuna benler. Sperm hücresi iradesiz şekilde yumurta hücresini bulmaya çalışır.

Dolayısıyla erkeğin kadına motivasyonu mutlak ve otomatiktir. Kadınsa erkeği sadece beklemektedir. Kendisine yönelenlerden ancak birisine onay verir. Milyonlarca sperm hücresinden de sadece bir tanesine onay verilir. Diğer spermler telef olur. Erkeklerin yaşamda kadın karşısındaki pozisyonu sperm hücrelerinin yumurta hücresi karşısındaki durumundan farklı değildir. Bir kadın uğruna bir sürü erkek telef olur. Birbiriyle öldüresiye mücadeleye girerler!

Erkek kadını buluncaya kadar bir o yana bir bu yana dolaşır. Kendine bir amaç bir yön bulamaz. Erkek kadınsız yapamaz sözü boşuna söylenmemiştir. Oysa kadınlar erkeklere göre yaşamda daha dayanıklıdır. Zaten ortalama ömürleri de daha fazladır. Erkek parası ve birçok şeyi olsa da kadınsız hayatı beceremez. Aslında parayı kazanabilmesi için kadına ihtiyaç duyar (para kazanması gereğini de kadından öğrenir) parayı kazanınca ise başarısını göstermek için kadınsız edemez. Başka türlü mutlu olma biçimi yoktur!

Hakikaten erkek yaşamda haşan gösterip kimi değerler elde edince bu başarıyı ya eşine veya sevgilisine hemen göstermek için can atar! Tüm bunları isteyerek hoşlanarak yapar. Tüm sahip oldukları ve başarısı aslında hep kadının kendisini beğenmesi içindir.