Alm. Gehirn (n), Fr. Cerveau (m), İng. Brain.
Kafa içi boşluğunu dolduran, üç kat beyin zarı ile örtülü, beyaza yakın gri renkli, yumuşak sinir sisteminin en önemli kısmı ve merkezi olan organ.
Beyin doğuşta insan yavrusunun en büyük organıdır ve vücut ağırlığının 12’de birine eşittir. Ancak 20 yaşına gelindiğinde ağırlığı vücut ağırlığının 50’de birine eşit hale gelir. Yetişkin bir insan beyni için alınan ortalama değer 1300-1400 gram arasında değişmektedir.
Fizyolojik olarak, beynin fonksiyonu vücudun diğer organlarının merkezi kontrolünü sağlamaktır. Hormon denen kimyasalların salgılanmasının işletimi ve kas aktivitesinin oluşumu vücudun diğer organları üzerindeki işlevlerindendir. Bu merkezi kontrol çevredeki ufak değişimlere bile gayet süratli ve koordine bir tepki vermeyi sağlar. Bazı temel tepkilerden olan refleksler, omuriliğin ve çevresel gangliyonların aracılığıyla gerçekleşebilir, fakat kompleks duyusal impulslara bağlı bilinçli yapılan komplike davranışlar ise beynin bilgileri bütünleme kabiliyetine ihtiyaç duyar.
Beyin, kendisini koruyan kafatası boşluğu içerisinde yer alır. Biçimi, büyüklüğü ve ağırlığı; kafatasının biçimine, ayrıca canlının vücut büyüklüğüne ve gelişmiş olmasına bağlıdır. İnsan beyninin ağırlığı 1300-1800 gr arasında değişir. Bir filin beyni ise 5000 gr civarındadır. Görüldüğü gibi beynin ağırlığı, kabiliyetini göstermemektedir. Beynin kabiliyeti bazı kitaplarda evvelce belirtildiği gibi kıvrımlarının sayısına da bağlı değildir. Zira bazı balıkların beyin kıvrımlarının sayısı insan beynindekinden daha fazladır. İlim adamları bunu daha ilmi metodlarla araştırmalarına rağmen ortak bir sonuca henüz ulaşılamamıştır.
Beynin veya sinir hücrelerinin bir özelliği, uyarılabilir olmalarıdır. Bir sinir hücresi uyarıldığı zaman ortaya çıkan uyarı dalgası hücreden hücreye yayılır. Bu, ateşlenen barutta her taneciğin bir sonraki barut tanesini ateşlemesine benzetilebilir. Sinir hücrelerini uyaran tesirler ısı, ışık, ses, temas olabilmektedir. Uyarı bir hareket veya aktif bir cevap uyandıracaksa, sonuçta ortaya çıkan cevap yine sinir uzantılarıyla kaslara ulaştırılır. Burada karar organı beyindir. Ancak reflekslerde durum daha değişik olup istek dışı olarak hareket ortaya çıkmaktadır.
Kimyasal olarak, beynin başlıca yapı maddesi proteindir. Fakat vücudun diğer organlarında fazla bulunmayan bazı yağlı maddeler (lesitin gibi) beyinde bol miktarda bulunmaktadırlar. Sinir faaliyetinin enerjisi glükozun (bir basit şeker) oksijenle yanmasından sağlanır. Beynin kimyasal veya fiziksel özellikleri vücudun diğer organlarındakinden fazla bir fark göstermez.
Omurgalı hayvanların da bir beyni olduğu bilinmektedir. Daha basit yapılı canlıların bir sinir sistemi bulunmasına rağmen bir beyinleri yoktur. Omurgalı hayvanlar ve insan ana karnında cenin halinde iken beyinleri boru biçiminde bir boş organdan gelişmektedir. Organın ortasındaki boş kısım daha sonra omurilikte daralarak omurilik “merkezi kanalı”nı meydana getirir. Merkezi kanalın yukarı doğru uzantısı beyin içindeki ventrikülleri, yani “beyin sarnıçları”nı meydana getirmektedir. Ön beyinden gelişme esnasındaki belli bir zamanda göz çıkıntısı ortaya çıkmaktadır. Göz sinirleri beynin ileri doğru uzantısı olarak kabul edilirler.
İnsan beyninde beş ana lob bulunur. Bunlar:
Frontal lob--bilinçli düşünme; zarar görmesi durumunda ruh hali, hissiyat değişikliği olabilir.
Parietal lob--çeşitli duyu organlarından gelen bilgileri birleştirmede önemli rol oynar. Ayrıca nesnelerin kullanılması ve bazı mekansal görüş işlemelerinde (visuospatial processing) parietal lobun kimi bölümleri rol alır.
Oksipital lob--görme duyusuyla ilgili bilgilerin işlendiği lobdur. Hafif zarar görmesi halüsinasyonlara sebep olur.
Temporal lob--ses ve kokunun algılanması, aynı zamanda da yüzler, mekanlar gibi karmaşık uyaranların işlenmesi bu lob tarafından sağlanır.
Serebellum--duyu organlarından gelen bilgilerle haraketi ilişkilendirir. Bu lob özellikle dengenin sağlanmasında önemli rol oynar.
Lob işlevleriÖn (frontal) lob: Bilinçli düşünmek
Yan (parietal) lob: Duyguları işlemek
Arka baş (oksipital lob: Görmek
Şakak temporal lobu: sesle kokuyu algısı
Beyincik serebellum lobu: Duyu-hareket ilişkilendirmesi
Yukarıda listelenen her bir lob, beynin her iki yarımküresinde de bulunur. Serebellum dışında bu lobların hepsi telensefalonun parçasıdır.
Beynin işlevleri şunlardır: Duyu organlarından gelen uyarılar değerlendirilir.
Problem ve olaylar düşünülür, çözülür.
Öğrenme faaliyeti ve hafıza olgusu sağlanır.
Acıkma, susama, uyku, uyanıklık faaliyetlerini düzenlenir.
Kan basıncı ve vücut sıcaklığı düzenlenir.
Hormonların salgılanma zamanı belirlenir.
İnsan beyni doğuşta gelişmesini tamamlamamıştır. Çocuğun ana karnında büyümesiyle insan beyni de gelişmesini tamamlamaktadır. Bazı beyin sinirlerinin kılıfları doğumdan sonra teşekkül eder. Beyin doğuşta insan yavrusunun en büyük organıdır ve vücut ağırlığının 12’de birine eşittir. Ancak 20 yaşına gelindiğinde ağırlığı vücut ağırlığının 50’de birine eşit hale gelir. Hem beynin hem de omurga kanalı içerisindeki omuriliğin etrafında katlı koruyucu bir zar bulunmaktadır. Dıştaki zara sert beyin zarı, içtekine de yumuşak beyin zarı denilmektedir. Yumuşak beyin zarı da Araknoid ve Pia mater diye iki kattan yapılıdır. Bunlarda Araknoid dışa yakın olup, Pia mater omurilik veya beyne yapışık vaziyettedir. Araknoid ile Pia mater arasında “beyin omurilik sıvısı” bulunur. Bu sıvı, beynin ve omuriliğin bütün yüzeylerini çevreler. Beyin; beyin yarıküreleri (hemisferler), orta beyin, beyincik ve beyin sapından meydana gelir. Beyin sapı da, pons ve omurilik soğanından meydana gelir.
Beyin önden arkaya doğru derin bir yarık ile iki ayrı yarıküreye (hemisfere), bunlar da derin yarıklarla başlıca dört bölüme ayrılır. Her parçaya “lob” denilmektedir. Önde alın lobu, arka üst kısımda yan tepe lobu, şakak lobu ve art kafa lobu, beyin yarıkürelerinin kısımlarıdır. Beyin yarı küreleri ortadan birbirlerine “beyin büyük birleşiği” (Corpus Callosum) ile bağlanırlar. Ayrıca ara beyin yapıları da her iki hemisferi birbirine bağlarlar.
Beyin; işitme, görme, kavrama, öğrenme, düşünme, akılda tutma gibi hassaların komuta merkezidir. Bir beyin kesitine bakıldığında gri ve beyaz olarak iki ayrı renkte kısımdan meydana geldiği görülür. Gri bölümlere “gri cevher”; beyaz bölümlere de “ak cevher” denir. Gri cevher, sinir hücrelerinden; ak cevher ise, sinir hücrelerinin uzantılarından meydana gelmiştir. Beynin kabuk kısımları gri, iç kısımları ak maddeden ibarettir. Ayrıca beynin iç kısımlarında da gri maddeden yapılı çekirdekler (beynin nukleusları) bulunur. Gri maddeyi meydana getiren milyonlarca hücre dıştan etkilenerek kazandıkları özellik ve bilgileri bir ağ gibi birbirini saran sinir telleriyle birbirlerine iletirler.
Beyin yüzeyinde belirli bir fonksiyonu gerçekleştirmekle mesul bölgeye, o fonksiyonun merkezi denilir. Mesela, alın lobu ile yan tepe lobunu birbirinden ayıran yarığın ön kısmında hareket merkezleri, arka kısmında duyu merkezleri bulunmaktadır. Ard kafa lobunda görme duyusu ile ilgili işlemler gerçekleştirilir. Alın lobunun büyük bir kısmı henüz yeterince anlaşılamamış görevler yapar. Duyu ve davranışları düzenleyen merkezlerin alın lobunda bulunduğu zannedilmektedir. Bu alanda hafıza ve karışık zihni faaliyetler gerçekleşir. Alkoliklerde en önce hasara uğrayan alın lobundaki sinir hücreleridir. Alınan alkol miktarının çok düşük olduğu hallerde bile bu hücrelerin zarara uğrayacağı tesbit edilmiştir.
Beynin, ilaçla ve cerrahi yollar ile tedavi edilebilen pekçok hastalığı vardır. Beynin tıbbi hastalıkları ile nöroloji (asabiye) bilim dalı ilgilenir. Sara, beyin damarlarının hastalıkları (tıkanma veya kanamalar, felçler), enfeksiyon hastalıkları (menenjit, beyin iltihabı, beyin absesi) ve parkinson hastalığının tedavisi, nörolojinin sahasına girer.
Beyin urları, darbe ve çarpmalar ile meydana gelen kırık ve kanamaların yaptığı basınçlar, anevrizma gibi damar hastalıklarının cerrahi usullerle tedavisiyle de “Beyin Cerrahi” dalı uğraşır.