Omurlararası disk fıtığı (Hernidiscal). Omurlararası disklerde çeşitli sebeplerle husule gelen, harabiyet ile kendini gösteren ve şiddetli ağrıya sebeb olan durum.
Lomber disk hastalığı Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, Nöroşirurji ve Algoloji bölümlerinin çalışma sahası içinde yer almaktadır.
Günümüzde asıl tanı yönteminin klinik muayene dışında lomber MRG tetkiki sağlamaktadır. Şüpheli vakalarda EMG denen sinir ölçümü ile tanıya yardım aranabilir.
Omurgayı meydana getiren kemik kısmın, yani omurların arasında, bağ dokusundan yapılmış diskler bulunmaktadır. Omurlararası diskler, yuvarlak bir yastık gibi olup, ortada nükleus pulpozus denilen yumuşak kıvamlı bir kısım, onun çevresinde de annulus fibrozus denilen sert kıkırdaksı kısım bulunur. Üstte ve altta da kıkırdaksı bir yapı, diskin yapısını tamamlar. Nükleus pulpozus; yumuşak, jelatinimsi, oval şekilli bir kitledir. Su bakımından zengin ve gergin olan bu kısım, bir otomobil amortisörü gibi omurgaya binen ağırlığı dengeler ve dağıtır. Annulus fibrozus ise oldukça kuvvetli bir dokudur. Özel lifleri ile omurlara tutunmuştur. Yaşlanmayla birlikte diskin ihtiva ettiği su miktarı % 80'den % 60'a kadar düşer. Yaşlanmayla elastik fibriller de giderek azalır ve disk, dıştan gelecek etkilere daha hassas hale gelir.
Ani travmatik (zedeleyici) basınç, omur çekirdeği içindeki basıncı o derece arttırabilir ki, kıkırdağımsı tabakalardan veya annulus fibrozus yırtıklarından fıtık teşekkül edebilir. Her iki halde de omurlararası mesafe daralır ve mafsalda kısmi bir çıkık meydana gelir. Böylece, omurilikten sinir köklerinin çıktığı delikler daralır.
Bu suretle sinir kökleri basınca uğrayabildiği gibi, husule gelmiş olan nükleus pulpozus fıtığı da, buradaki muhtelif sinir dokuları üzerine basınç yaparak, çeşitli sinirsel belirtilere yol açabilir. Fıtık hareketli olabilir. Bu durumda, çıkmış olduğu yerden tekrar içeri girebilir ve belkemiğinin ikinci bir zorlanmasında yeniden dışarı çıkabilir. Dışarı çıkan nükleus pulpozus; kurur, değişmeye uğrar, bu yüzden de omurlararası mesafe daralır.
Müzmin zorlanmalar da diskte değişikliklere sebeb olurlar. Bu değişikliklerin, önce annulus fibrozusta olduğu kabul edilmektedir. Bu durum, nükleus pulpozusun dışarı çıkabilmesi için zemin hazırlarlar. Bel fıtıklarının % 90'ı 4 ve 5. bel omurları arasındaki veya 5. bel omuruyla kuyruk sokumu arasındaki disklerde görülmektedir. Bununla beraber, disk fıtığına nazaran daha az oranda üst omurlarda da rastlanmaktadır. Boyun disklerinde görülenler % 5, göğüs disklerindekiler ise % 1 kadardır. Omurlararası disk fıtıklarının çoğunluğu bel bölgesinde görüldüğü için genellikle omurlararası disk fıtığı denilince bel fıtığı anlaşılmaktadır. Mekanik yüklenmenin en fazla olduğu kısım beldir. Ayrıca bu bölgede yumuşak doku desteği de azalmıştır ve buradaki omurların bağları incedir.
Fıtıklaşan diskin yerine göre kişideki belirtiler de değişir. Sinire olan baskı daha çok bir omurilik sinirinin kökünü ilgilendirir. Şiddetli hasarlarda ön köklerin de basınca uğraması halinde siyatik sinir sahasında felçler de başgösterir. Hasta zorlanmayı müteakib aniden belin alt kısımlarında teşekkül eden ağrıdan şikayet eder. Takip eden aylar içinde lumbago denilen ağrı krizleri meydana gelir. Bundan sonra siyatik sinir boyunca bacağa ağrı yayılması görülür. Ağrıların yayılışı, basınca uğrayan sinire bağlıdır. Öksürme, aksırma, ıkınma, eğilme gibi hareketler ağrıyı arttırır. Bu kısımlarda uyuşma bulunabilir, bazan his kaybı da vardır (ayak bileğinin arka kısmına vurunca ayağın refleksi olarak hareketiazalmıştır). Bazı vak'alarda dizkapağı refleksi de azalmış veya kaybolmuştur. Fıtıklaşma sinir köküne baskı yapmazsa, sadece bel ağrısı vardır. Fıtıklaşma sinirlere doğru değil de omur cisimlerine doğru olursa hiç bir belirti olmayabilir. Fıtıklaşma, omuriliğin uç kısımlarından çıkan at kuyruğu şeklindeki sinirler üzerine baskı yaparsa, sinir belirtilerine ilaveten idrar ve büyük abdest tutamama da görülür. Bel fıtığının vuku bulduğu omur, üzerine basmakla ağrılıdır. Bu bölgede kaslar kasılıdır ve omurgada ağrıyı azaltmak üzere hafif bir eğrilik mevcuttur.
Disk fıtığı şüphe edilen hastalarda röntgen filmi mutlaka çekilmelidir. Böylece bu filmlerle bir disk hastalığı teşhisi konmasa bile diğer ağrılı belkemiği hastalıklarının çoğu bertaraf edilebilir. Kesin teşhis için, Lipiodol denilen ilaçla yapılan ve myelogram adı verilen filme ihtiyaç duyulabilir. Myelogram, ancak ameliyat düşünülen vak'alara, bel fıtığının kesin durumunu tesbit etmek için uygulanmaktadır. Ayrıca Bilgisayarlı Bel Tomosu, bu bölgedeki hastalıkları ayrıntıları ile gözler önüne sermektedir.
Bel fıtığı tedavisinde ilk prensip, hastanın sert bir yatakta yatmasının sağlanmasıdır.Yatak yaylı olmamalıdır, ince bir şilte ve ince bir yastık uygundur. Hasta üç hafta kadar yatak istirahatine devam eder.
Traksiyon (çekme) suretiyle sinir köklerini baskıdan kurtarmak ve böylece ağrıları gidermek mümkündür.Traksiyon ekseriya fizik tedavi veya ortopedi kliniklerinde bulunan özel aletlerle yapılmaktadır. Bazı vak'alarda traksiyon esnasında fıtıklaşmış olan kısım tekrar içeri girip şifa husule gelirse de, nüksetmesi daima mümkündür. Halk arasında "bel çektirmek" diye bilinen ve kırık-çıkıkçılar tarafından uygulanan iş de, elle uygulanan bir traksiyondur. Kırık varsa traksiyon yapılmaz. İlaveten hastaların ağır kaldırmaması, üşütmemesi ve korse kullanması faydalıdır.
Hastaya ayrıca ilaç olarak kas gevşeticiler, ağrı kesiciler ve müsekkinler verilir. Akupunktur, masaj aletlerinden çok iyi neticeler alınmaktadır. Fizik tedavi olarak; lokal sıcak tatbiki de mümkündür ve faydalıdır. Bu gaye için; infraruj ışınları, parafin, sıcak kompres, tuğla vb. kullanılabilir. Ağrı hafifledikten 5-6 gün sonra zorlanmadan bel eksersizleri yapılabilir. 3-4 haftada hasta yavaş yavaş ayağa kaldırılır ve en az bir ay korse giydirilir.Sık nükseden idrar ve dışkı tutamama, sinir belirtilerinin artması durumlarında cerrahi müdahale yapılır.
Eğer bacakta ve ayakta kuvvet ve his kaybı gibi durumlar çıkarsa diskal yapının cerrahi olarak boşaltılması ile sinir rahatlatılma yoluna gidilir.
Fizik Tedavi uygulamaları ile çevre yapılar güçlendirilerek vücut kütlesinin daha dengeli dağılımı sağlanır ve diske binen yük belli ölçüde azaltılarak şikayetin hafiflemesi sağlanabilir. Lomber disk cerrahisinde açık cerrahinin yanında kliniğe ve radyolojik bulgulara göre nükleoplasti, mikroskobik ya da endoskopik cerrahi uygulanabilir.