Ayak - Ansiklopedik Bilgi

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11656
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam
Ayak - Ansiklopedik Bilgi
« : 24 Mayıs 2014, 12:02:36 »
Alm. Fuss (m), Fr. Pied, İng. Foot.
İnsan vücudunun en alt kısmında bulunan ve yürümeyi, dik durmayı sağlayan, 26 kemik, bağ ve kaslardan meydana gelen organ.


Vücudun bütün ağırlığını taşıdığından mekanik olarak en fazla zorlanan organdır. Ayak kemiklerinin en büyüğü topuk kemiğidir. Parmak kemikleri de en küçük kemiklerdir.

Ayağın kısımları
    Topuk
    Instep
    Taban
    Ball
    Beş parmaklar: baş parmak ve diğerleri
    Tırnaklar

Ayak bozuklukları
    Athlete's foot
    Bunion
    Callus
    Club foot
    Düztabanlık
    Morton's Neuroma
    Verruca (plantar wart)

Topuk kemiği, aşık kemiği ile birlikte ayak arka kısmını meydana getirir. Aşık kemiği, baldır kısmının çatısını yapan kaval kemiği ve kamış kemiğinin meydana getirdiği çatalın içine sokulur. Yukarı aşık eklemi ayağın alt bacak ile olan biricik bağlantısıdır. Aşık kemiğinin ön yüzünde ayak sandal kemiği vardır. Topuk kemiğinin ön çıkıntısında zar kemiği bulunmaktadır. Topuk kemiği ile zar kemiği arasındaki ekleme Coupart eklemi denilmektedir ki bu eklemin cerrahi açıdan önemi büyüktür. Ayak kesilmesini gerektiren hastalıklarda bu eklem hattı açılır ve bağları kesilirse bu hattın önünde kalan kısmı kolaylıkla ayırmak mümkün olur. Aşık kemiği ile topuk kemiği arasındaki ekleme aşağı topuk eklemi denir. Bu eklem, ayağı dikey ekseni etrafında oynatmak, ayak iç yan ve dış yan kısmını kaldırmak vazifesini görmektedir. Ayak, sandal kemiğinin ön kısmında üç konik kemik bulunur. Üçüncü konik kemik ayak zar kemiğine çok sıkı bir şekilde bağlıdır. Böylece ayak bileği bu kısımda çok sağlam bir yapıya sahip olmaktadır. Ayak konik kemikleri ile zar kemiğinin yaptığı kemik dizisinin önünde 19 adet ayak tarak ve ayak parmak kemikleri bulunur.

Ayak, ayak kasları vasıtasıyla hareket ettirilir. Ayak kasları kısa ve uzun ayak kasları  olarak iki grupta ele alınır. Uzun kaslar alt bacakta, kısa kaslar ayak iskeletinde bulunmaktadır.

En önemli ayak hareketleri şunlardır:
Yukarı aşık ekleminden ayağı geriye bükme ve germe hareketi; ayağı içe ve dışa çevirme; ayak tarağı ve ayak bileği arasındaki hareketler.

Ayak mekanik olarak bulunduğu yükleme durumundan başka, çeşitli hastalıkların belirtilerini de ortaya çıkarabilir. Bu hastalıklardan bazıları şunlardır:

Şeker hastalığında damar bozukluklarından dolayı deride iyileşmeyen yaralar, kalp ve akciğer hastalıklarının  bazılarında ve ileri derecedeki kansızlıklarda tırnaklarda kırılma ve gelişememe, gut hastalığında büyük parmakta şişme ve ağrı, romatoid artritte eklem bozuklukları, aterosklerozda ayakta soğukluk ve ayak krampları.

Ayak, günün yaklaşık üçte ikisi kadar zamanda kapalı kalan bir uzuvdur. Gün boyunca ayakkabılar içinde vücut ağırlığını taşıdığı gibi birçok güç hareketleri de yapmak zorundadır. Giyilen ayakkabıya ayak sağlığı açısından çok dikkat etmelidir. Dar ayakkabılar ayağın aktif hareketlerini engellemekle kalmayıp, aynı zamanda ayak kan dolaşımını da zorlaştırdığından, çeşitli rahatsızlıklara sebeb olabilmektedir. Sivri burunlu ayakkabılar ayak sıhhatini bozduğu gibi yüksek topuklu ayakkabılar da bel ve göğüs omurlarına, diz ve uyluk eklemlerine menfi tesirlidir.

Ayak sağlığı için giyilen ayakkabıda şu şartlar aranmalıdır:
Ayakkabı ayak hareketlerine mani olmamalı ve ayak terinin buharlaşmasını engellememelidir.
Uç kısmı yeterli genişlikte olup ayak parmaklarını birbirine yapıştırmamalıdır.
Çocuk ayakkabılarında ökçe kısa ve geniş olmalı, topuk uzunluğu erişkinlerde üç santimetreyi geçmemelidir.
Ayakkabının ucundaki deri yeteri kadar bol olmalı, dar olup parmaklar üzerine basınç yapmamalıdır.
Ayakkabı köselesi mümkün olduğu kadar esnek olmalıdır.
Yazın üst kısmından hava geçiren ayakkabılar tercih edilmelidir.

Ayakkabıda bulunması gereken bu özelliklerden başka, ayak sağlığı için yapılması gereken birkaç basit tedbir daha vardır. Günlük hayatta küçük bir gayretle yapılabilecek bu ayak bakımı ömür boyunca sağlıklı, temiz ve şekli düzgün ayaklar sağlayacaktır. Ayak sağlığı için gençlerde soğuk su, yaşı ileri olanlarda ılık su kullanılmalıdır. Ayak terlemelerini mümkün olduğu kadar önlemek için her gün bir miktar çıplak ayakla dolaşmalı arasıra da tuzlu ılık suda dinlendirmelidir. Çorapları sık sık değiştirmek ve naylon çorap kullanmamak ayak sağlığı bakımından önemlidir.

Ayakkabı veya terlik giyim gelenekleri
Ev içinde ayakkabı veya terlik giyme alışkanlıkları iklim, hava durumu ve başka etkenlerine göre bir yerden bir yere değişiklik gösterir:

    Avrupa ve Kanada'da çoğunlukla, Yeni Zelanda ve Avusturalya'da pek çok evde eve girerken ayakkabıları çıkartmak gelenektir.
    Birleşik Devletler'de bu duruma ülkenin çoğu bölgesinde ender denk gelinir.
    Japonya'da, genellikle evin tabanı ayakkabıyla yürümek için dayanıksız ve yumuşak materyalden yapıldığından gelenekten öte evde ayakkabı giymemek bir zorunluluktur.
    Bazı kültürlerde çıplak ayak hoş karşılanmaz ve itici gelebilir. Arap ülkeleri ve Tayland'da, birine ayak tabanını göstermek şiddetle hoşnutsuzluk yaratır, buna karşın ayakkabı giymeme alışkanlığı çok yaygındır. Bu durum sıcak iklim koşullarına ve geleneklere bağlı olarak oluşmuştur.
    Ayak insan gövdesinde en çok gıdıklanan yerler arasındadır. Tabanlar genellikle gıdıklanmaya en hassas bölümdür.

Geleneksel ölçeklendirme
Eskilerden beri yeryüzünde küçük uzaklıkların ölçümünde ayak kullanılıyordu. Bu durum bir ölçü birimi olarak uzunluk birimi olarak ayak'ın ortaya çıkmasını sağladı. Buna karşın her insanın ayak uzunluğu birbiri ile aynı değildir.
İnançlar

    İngiliz ölçeklerine göre bir foot (=304.8 mm] yaklaşık olarak avrupalı bir erkeğin ayak uzunluğudur. Bugün ise ortalama 270 mm dir ve nüfusun 90% ı da bunun 20 mm dolayındadır. Bu da, bugün ayak ölçüsü bir "ayak" olan çok az adam vardır demektir. Geçmişte de ortalama uzunluk daha az olmalıydı. Geleneklere göre Emperyal Ayak ölçüsü Herkülün ayak boyuna göre ortaya konulmuştur.
    Bir erkeğin ayak boyunun penisinin boyu ile doğru orantılı olduğu fikri antropometrik çalışmalar sonucunda yalanlanmıştır.

Reflekssoloji:


Reflekssoloji veya ilk adıyla reflekss alanı terapisi, vücudun hemen her bölgesinde uygulanabilir ama genellikle ayaklara uygulanır. Ayaklarda vücudun bütün yapısını temsil eden bölgelerin bulunduğu söylenmektedir. Bu, bazı uzmanlaşmış akupunktur yöntemlerine benzemektedir. Kulakta reflekss alanlarının varlığına işaret eden kanıtlara rağmen, ayakta bu alanların bulunduğunu gösteren bir kanıt yoktur. Ancak bazı reflekssoloji uzmanlarının ayaktaki hassas bölgelere bakarak çok şaşırtıcı teşhislerde bulunabildiğini de eklemek gerekir.

Antik Çin ve Hindu yazılarında reflekss alanı terapisine çok sayıda atıf yapılmasına rağmen modern reflekssoloji Amerikalı bir kulak, burun, boğaz uzmanı olan Dr. William Fitzgerald tarafından geliştirilmiştir. Fitzgerald ellerde ve ayaklarda bulunan reflekss alanlarının bir haritasını çıkarmış ve Dr. Edwin Bowers'la birlikte bunu 1917 yılında yayımlamıştır. 1920'de başka bir doktor, Joseph Reilly bu yöntemleri daha ileriye götürmüş ve reflekss alanı terapisi üzerine bir kitap yayımlamıştır.

Reflekssolojinin İngiltere'de tanınması, Joseph Reilly'nin asistanlarından biriyle tanışan Doreen Bailey'in çabaları sonucu 1960'larda gerçekleşmiştir.

Reflekssoloji, uzmanın elleriyle hastanın ayaklarına ilk olarak teşhis için baskı uygulamasıyla başlar. Hassas bölgelerin bulunması, reflekssoloji uzmanına sorunun hangi organlardan kaynaklandığını söyleyebilir. Ardından reflekssoloji uzmanı ayaktaki bu hassas bölgeleri tedavi edecek bu sırada bozukluğu tedavi etmek ve dengeyi yeniden sağlamak amacıyla bazen hastanın canını çok yakacaktır. Reflekssolojiye dayalı bir teşhis kesin olmayabilir ve modern bir tıbbi teşhise doğrudan bağlanmamalıdır. Hiçbir şeyin atlanmadığından emin olmak için teşhise yönelik her iki yaklaşımdan da yararlanmalısınız.

Reflekssoloji vücudun hemen her bölgesine fakat genellikle ayağa uygulanır. Ayaklarda vücudun bütün yapısını temsil eden bölgelerin var olduğu söylenir. Bu, uzmanlaşmış akupunktur yöntemlerine çok benzer.

Reflekssolojide genellikle ayağın tabanına, yanlarına ve burnuna basınç uygulanır ve hassas bölgelere başparmak ve diğer parmaklarla masaj yapılır. Tedavinin kendisinin akupunktura, shiatsuya ve diğer masaj türlerine yakın kullanım alanları vardır. Rahatlama sağlar ve ağrıların ve başka çok sayıda sorunun giderilmesinde yardımcı olur.

Ancak her ne kadar bazı terapistler, reflekssolojinin çok sayıda soruna karşı iyi geleceğine inanıyor olsa da bu alanda çok az klinik araştırma yapılmıştır. Reflekssoloji tedavileri klinik deneyime göre uygulanır ve reflekssolojiyi belirli bir sorunun tedavisi olarak önermek gerçekçi değildir.

Tedavi genelde 45 dakika veya bir saat sürer. Size yararı olacaksa ilk üç veya dört seansta bunu anlarsınız. Seansların sayısı diğer tüm masaj terapilerinde olduğu gibi başlangıçta hangi şikayetle gittiğinize bağlıdır. Bazı insanlar terapiste her hafta yalnızca kendileri için gider ve rahatlamaya çalışırlar. Başkaları ise kronik bir hastalığa ya da ağrıya karşı bakım terapisi olarak giderler.
Reflekssolojinin size yararı olduğunu anladıktan sonra kaç seans alacağınıza siz ve terapistiniz karar vermelisiniz.