Anofel (Anopheles), yaklaşık 400 türü bulunan bir sivrisinek cinsi.
Anofeller Sıtma hastalığını yaymada rol oynar. Ayrıca Fil hastalığı, sarı humma, Nil humması, Beyin iltihabı gibi hastalık yayılmasında da önemli rolleri vardır.
Nemli ve loş ortamlarda barınırlar. Geceleri faaliyet gösterirler. Erkekleri meyve ve bitki özsuyu ile beslenirler. En az 3 km uçarak ürediği yerin çok geniş mesafelerine kadar yayılırlar ve canlıların yaşadığı ortamda yoğunlaşırlar.
30-40 türü sıtmaya neden olan parazit taşımaktadır.
En bilineni ise en tehlikelisi olan Plasmodium falciparum 'dur. Diğer sivri sinek cinslerinden (Aedes, Culex) de virüs taşıyıcısıdır.
Yaşam evreleriDiğer sivrisinekler gibi anofeller de 4 evreye sahiptirler:
yumurta, larva (kurtçuk), pupa ve imago(böcek).
İlk üç evre çevre sıcaklığına bağlı olarak suda geçer. Yetişkin evresinde dişi anofeller sıtma taşıyıcısı olurlar.
Yetişkin dişiler yumurtlama döneminde 50-200 arasında yumurta bırakırlar. Yumurtalar doğrudan suya ya da suda yüzen bir cisme ayrı ayrı bırakılırlar ve kuru havaya dayanıklı değillerdir. 2-3 gün içerisinde yumurtadan çıkarlar. Yumurtadan çıkma soğuk havalarda 2-3 hafta sürebilmektedir.
Sivrisinek larvaları beslenme için kullandığı fırçalı ağzıyla çok gelişmiş bir baş, geniş bir göğüs ve bölümlü bir karına sahiptir. Bacakları yoktur. Diğer sivrisineklerden fark olarak Anofel larvalarının soluk boruları yoktur ve bu yüzden kendilerini su yüzeyine paralel olacak şekilde konumlandırırlar.
Larvalar 8. karınsal bölümlerinde bulunan solunum deliği ile nefes alırlar, bundan dolayı da sıklıkla yüzeye çıkmak zorundadırlar. Larvalar zamanlarının çoğunu algler, bakteriler ve yüzeydeki mikroorganizmalarla beslenerek geçirirler. Yalnızca rahatsız edildiklerinde yüzeyin altına dalarlar. Larvalar hem vücutlarıyla yaptıkları sarsıntılı hareketlerle, hem de ağızlarıyla oluşturdukları itici güçle yüzerler.
Larva, pupaya başkalaştıktan sonra 4 bölümde veya safhada gelişir. Her safhanın sonunda, Larva daha hızlı gelişimini sağlamak için dış kabuk veya derisini atarak deri değiştirir.
Larvalar çok geniş bir yaşam alanına sahip olmasına rağmen, çoğu türler temiz ve kirletilmemiş suları tercih ederler. Anofel sivrisineklerinin larvaları tatlı veya tuzlu su bataklıklarında, mangrov bataklıklarında, pirinç tarlalarında, çimenli hendeklerde, akarsu ve nehir kenarlarında ve ufak, geçici yağmursuyu birikintilerinde yaşarlar. Çoğu türler bitkisel alanları tercih ederler. Bazı türler açık, güneş ışığına maruz kalan sularda bulunurken, bir kısmı da ormanların gölgeli kısımlarında yaşarlar. Birkaç tür ise ağaç oyuklarında veya bazı bitki yapraklarında yaşarlar.
Pupa, yandan görünüş olarak virgül şeklindedir. Baş ve göğüs karnın altından dönerek cephalothorax olarak birleşirler. Larva'da olduğu gibi, pupa da nefes almak için sıklıkla yüzeye çıkmak zorundadır, bu işlevi de başgöğüs kısmında bulunan bir çift soluk borusuyla sağlarlar. Pupa olarak birkaç gün geçtikten sonra, başgöğüs kısmının sırt yüzeyi parçalanır ve ergin sivrisinek ortaya çıkar.
Ergin dişi sinek 3-4 hafta yaşarken erkeklerin ömrü birkaç günle sınırlıdır.
Yumurtadan ergin hale gelmeye kadarki süreç türlere göre değişiklik göstermektedir ve çevre sıcaklığından fazlaca etkilenmektedirler. Sivrisinekler yumurtadan erişginliğe en az 5 günde ulaşırlar fakat tropikal ortamlarda bu süre 10-14 gün almaktadır.
Diğer sivrisineklerdeki gibi, ergin Anofel 3 bölümlü ince bir vücuda sahiptir: baş, göğüs, sırt.
Baş, duyusal bilgiler edinme ve beslenmeyi sağlayacak şekilde özlelleşmiştir. Baş, gözleri ve bir çift uzun, çok bölümlü duyargayı barındırır. Duyargalar dişilerin yumurtaları bıraktıkları beslenme alanlarının kokularını kolayca alabilmeleri açısından önemlidir. Ayrıca başta bir adet beslenmeye yardım eden ileri doğru uzanan hortum ve iki duyusal dokungaç bulunur.
Karın, hareketi sağlamak üzere özelleşmiştir. Üç çift ayak ve bir çift kanat göğüste bulunmaktadır.
Sırt kısmı yemeklerin sindirimi ve yumurtaların gelişimini sağlayacak şekilde yapılanmıştır. Bu bölmeli vücut kısmı dişi kanlı besin getirdiği zaman uzayarak genişlemektedir. Kan, yumurta üretimi için protein kaynağı sağlayacak şekilde zamanla sindirilir ve sırt kısmını doldurur.
Anofel sivrisinekleri dokungaçları, uzayabilen hortumları, kanatları üzerindeki yarı saydam siyah ve beyaz bölümlerin varlığıyla diğer sivrisineklerden ayırt edilebilirler. Ergin Anofel kendilerine has dinlenme konumlarıyla da farkedilebilirler: diğer sivrisinekler dinlenirken yüzeye paralel bir konum alırlarken, erkek ve dişi Anofeller karınlarıyla havaya dikilirler.
Ergin sivrisinekler genellikle pupa evresini geçtikten birkaç gün sonra çiftleşebilirler. Çoğu türlerde erkekler genellikle akşam karanlığında bir küme oluştururlar ve dişiler de çiftleşmek için bu kümenin etrafında uçuşurlar.
Erkekler, balözü ve diğer şeker kaynaklarıyla beslenerek yaklaşık bir hafta yaşarlar. Dişiler de enerji ihtiyaçlarını şeker kaynaklarından karşılarlar fakat onlar yumurtaların gelişimi için ayrıca kanlı yiyecekler de tüketmeleri gerekir. Gerekli kan ihtiyacını karşıladıktan sonra dişiler kanın sindirilmesi ve yumurtaların gelişimi için birkaç gün dinlenmeye çekilirler. Bu aşama sıcaklığa bağlıdır fakat tropikal bölgelerde genellikle 2-3 gün sürmektedir. Yumurtalar tamamen geliştiklerinde dişiler onları bırakırlar ve ev sahibi aramaya devam ederler.
Bu döngü, dişi ölene kadar devam eder. Dişiler kapalı ortamda bir aydan uzun bir süre yaşayabilmelerine rağmen, doğa da bu süre 1-2 hafta civarındadır. Ömürleri sıcaklığa, neme, ve ayrıca dopal savunucalrla mücadele ederek kendilerine kan kaynakları sağlayabilme yeteneklerine bağlıdır.
Yaşam ortamıSıtma, tropical bölgelerde sınırlandırılmış olsa da Alt Sahra Afrikasının dışındaki çoğu bölgelerde hatta soğuk enlemlerde Anofel türleri yaşamaktadır. (Bkz. Harita). Gerçekten de, geçmiş zamanlarda bu soğuk bölgelerde sıtma salgınları yaşanmıştır, örneğin 1820'lerde Kanada'da Rideau Kanalının inşasında bu olaylar görülmüştür. O zamandan sonra Plasmodium paraziti (Anofel sivrisineği değil) birinci dünya ülkelerinde yok edilmiştir.
CDC'nin uyarılarına göre sıtmanın taşındığı "Anofel, yalnıca sıtmanın yaygın olduğu bölgelerde değil aynı zamanda sıtmanın yok edildiği bölgelerde de görülebilmektedir. Sonraki bölgelerde de hastalığın görülme riski hala bulunmaktadır."
Virüs TaşıyıcılığıBazı türler sıtmanın zayıf taşıyıcılarıdır çünkü parazitler onlarla birlikteyken fazla gelişemezler. Laboratuar ortamında sıtma parazitlerinden kaynaklanan hastalıklara dayanıklı olmalarına göre soyların seçimleri yapılabilir. Bu dayanıklı soylar bir bağışıklık mekanizması içerirler ve sivrisineğin karın duvarına enjekte edildiklerinde parazitleri öldürürler. Bilim adamları bu genetik savunma mekanizması hakkında çalışmaktadırlar. Son günlerde umulmaktadır ki, sıtmaya karşı dayanıklı genetiği değiştirilmiş sivrisinekler vahşi olanlarıyla yer değiştirilip, sıtmanın yayılması sınırlandırılabilir veya yok edilebilir.
Sıtma yayılması ve kontrolüAnofel sivrisineklerinin davranış ve biyolojilerinin bilinmesi sıtmanın nasıl iletildiğinin anlaşılması ve uygun kontrol stratejilerinin geliştirilmesine yardım edecektir. Bir sivrisineğin sıtmayı iletme kabiliyetindeki faktörler, doğuştan Plasmodium'a duyarlılığı, yuva seçimi ve uzun yaşamını içermektedir. Bir kontrol programı geliştirirken göze anlınması gerekekn faktörlerse; sıtmanın böcek öldürücülere olan duyarlılığı ve yetişkin sivrisineklerin tercih ettiği beslenme ve dinlenme alanları olmalıdırlar.
Larva döneminde anofelllerin ihtiyaç duyduğu küçük durgun su birikintilerinin yok edilmesi veya kapatılması sivrisinek yayılımını baskı altında tutar.
21 Aralık 2007 tarihinde PLoS Patojenleri'nde yayınlanan bir çalışmada bir deniz hıyarı olan Bay of Bengal Cucumaria echinata dan elde edilen hemolitik C-tipi lectin CEL-III'in A. stephensi transgenlerinde üretildiğinde sıtma parazitlerinin gelişimini engellediği ortaya çıkmıştır. Bu potansiyel olarak kullanıldığında birgün genetiği değiştirilmiş parazitlere dayanıklı sivrisineklerin yayılmasıyla sıtmayı kontrol etmek mümkün olacaktır, buna rağmen böyle bir kontrol yöntemi uygulanmadan önce yerine getirilmesi gereken birçok deneysel ve ahlaki konular vardır.
Beslenme tercihleriDişilerin yumurtalarını geliştirebilmeleri için mutlaka kana gereksinmeleri bulunmaktadır.
Bir önemli davranışsal faktör de hangi Anofel türlerinin insandan (antropofili) veya sığır gibi hayvanlardan (zoofili) beslenmeyi tercih etmeleridir. İnsandan beslenen Anofel çoğunlukla sıtma parasitlerinin bir insandan diğerine iletimini sağlarlar. Çoğu Anofel sivrisinekleri sırf insan veya hayvan ile beslenmezler. Fakat Afrika'daki birincil sıtma vektörleri olan A. gambiae ve A. funestus insancıldırlar ve bu iki tür dünyadaki en etkili sıtma taşıyıcılarıdır.
Sıtma parazitleri sivrisinek tarafından alındıklarında, insana bulaşmadan önce sivrisinekle beraber gelişimlerini tamamlamaları gerekmektedir. Sivrisinek üzerindeki gelişme süresi (katkılı kuluçka dönemi) parazit türüne ve sıcaklığa bağlı olarak 10-21 arasında değişmektedir. Eğer bir sivirisinek katkılı kuluçka döneminden uzun yaşamayamazsa, bu durumda hiçbir sıtma parazitini iletemeyecektir.
Doğada bir sivrisineğin yaşam döngüsünü tam olarak ölçmek mümkün değildir. Fakat birçok Anofel türü için dolaylı bir günlük hayatta kalma tahmini yapılmaktadır. Tanzanya'daki A. gambiae'nin günlük yaşam tahmini 0.77 ile 0.84 aralığında değişmektedir, yani bu demektir ki bir günün sonunda 77% ile 84% 'ü hayatta kalacaklardır.
Ergin bir sivrisinek için bu yaşam süresinin sabit olduğunu varsayarsak, dişi A. gambiae'lardan 10%'undan daha azı 14 günlük kuluçka süresinden fazla bir sürede hayatta kalabilir. Günlük yaşam oranı 0.9'a yükselirse, sivrisineklerin 20% 'sinden fazlası katkılı kuluçka süresinden uzun yaşabileceklerdir. Böcek öldürücülere dayanan kontrol ölçümleri ( İçmekan tortulu sprey) ergin sivrisineklerin nüfuslarından çok onların yaşam sürelerini etkilemektedirler.
Beslenme ve dinlenme tarzlarıÇoğu Anofel sivrisinekleri alacakaranlıksal (akşam üstü veya şafakta aktif) veya noktürnal bir yaşam sürmektedirler (geceleri aktif). Bazı Anofel sivrisinekleri iç mekanlarda (endofajik) beslenirken, diğerleridış mekanları (ekzofajic) tercih edebiliyorlar. Biraz kan ile beslendikten sonra yine bazı sivrisinekler dinlenmek için iç mekanları (endofilik) seçerken, diğerleri dışarısını (ekzofilik) tercih ederler, bu farklılıklar yerel taşıyıcı tipine ve taşıyıcının kromozomsal dizilimine, özellikle de yerleşim tipi ve yerel iklim düzenine bağlı olarak değişmektedir. Noktürnal, endofajik Anofel sivrisinekleri tarafından ısırılmak, böcek öldürücü kullanımı veya evi sivrisineklerin içeri girişini engelleyecek biçimde düzenlemekle (pencere ağları) önemli derecede azaltılabilmektedir. Endofilik sivrisinekler evlerde kullanılan sinek kovucu spreylerle kolayca kontrol edilebilmektedir. Ekzofajik/ekzofilik taşıyıcılar ise ancak kaynak kurutma (beslenme alanlarının yok edilmesi) yolu ile kontrol edilebilirler.
İlaçlara dirençBöcek öldürücü-kaynaklı kontrol yöntemleri (iç mekan spreyleri) ısırmalara karşı sivrisinekleri öldürmede birincil yoldur. Fakat, birçok nesile aynı böcek öldürücüyle müdahele etmeyi sürdürmekle, sivrisinekler, tıpkı diğer böcekler gibi direnç mekanizmalarını geliştirerek ilaçlara karşı hayatta kalmayı başabilirler. Sivrisinekler her yıl birçok soy ürettiklerinden dolayı, yüksek seviyeli bir direnci çok çabuk sağlayabilirler. Böcek ilaçları bulunduktan yalnızca birkaç yıl sonra sivrisineklerin bu ilaçlara karşı bağışıklık kazandıkları belgelenmiştir. Bir veya daha fazla ilaca karşı bağışıklık saptanan 125'in üzerinde sivrisinek türü vardır. İlaçlara karşı direncin gelişmesi Global Sıtmayı Yok Etme Programı önündeki en önemli engellerdendir. İlaçların bilinçli kullanımı direncin gelişimi ve yayılmasını sınırlandırabilmektedir. Fakat mevcut kullanım kültürü ve alışkanlıkları çoğunlukla sivrisinek popülasyonları içinde bu direncin artışını sağlamaktadır. Oysa ki sivrisinekler arasında bu direncin artışını belirlemek mümkündür ve bu potansiyel probleme karşı kontrol programları gözlemler doğrultusunda yöneltilerek tavsiyede bulunulmalıdır.
Sivrisinekler İçin Kontrol ÖnlemleriSivri sinekler için alınması gereken en önemli önlemlerden birisi durgun su birikintilerini yok etmek.
Her türlü birikinti suya, kanala, foseptiğe, havuza ve göle belli periyotlarla larvasit (larva öldüren ve üremeyi durduran) atmak en etkili ve en ekonomik yöntemdir.
Uçkun mücadelesinde ise Termal Fog, ULV, Soğuk sisleme veya rezidüel (kalıcı) uygulama metotlar ortama göre uygun ekipmanlarla yapılır. Geniş alanlarda iyi bir araştırma ve planlama yapmak gerekir. Bu sebeple bu konuda tecrübeli, profesyonel uygulayıcı gerekir.