Sayiklamalarim

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11656
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam
Sayiklamalarim
« : 16 Ekim 2008, 22:56:46 »
Sayiklamalarim

Bulutların rahmet yüklü tanecikleri hafifçe çiseliyor toprağın bağrına. Düşen her damlayla sükun buluyor canlılar. Koşulsuz şekilde arşınlanan caddeler, haşyetiyle boy gösteren ağaçlar ve istifini bozmadan yürüyen bedbin insanlar. Herkes bir telaş içinde sanki. Yağmur hızını usul usul arttırırken ıslanmamak için koşuşturmalar başlıyor sokaklarda.

Dimağımıza ekilmiş gümrah sevgi tohumları yağmurla hayat buluyor. Kararan hava kendini olduğu gibi hissetiriyor kentte. Artık yavaş yavaş gün çekilmeye başlıyor. Hava kararsa da gökyüzünde bulutlar hazır bekleşiyor. Bir kez daha canlıları kendi öz suyundan kandırmak için. Sonra iyiden iyiye kararan gün kendini usul usul gecenin koynuna bırakıyor.

O an hayat duruyor adeta; az önce hiç bir şeye aldırış etmeden dolaşanlar, cıvıldayan kuşlar, gürültüsüyle şehri boğan arabalar ve her yağmur tanesinin yere düştükçe çıkardığı ahenkli tınılar. Ben her zaman ki gibi gece bunalımlarımı yükseltmek için odamda müzikle beraber neşideler seslendiriyorum. Hüzne, kedere ve aşka yazılmış şiirler, yazılar. En içli olduğum anlar başlıyor ve açılıyor hüznün perdeleri. Gece, müzik şiir ve ben.

Yürek kıvrımlarımdan hüzün damıtıyorum geceye. Ruhumun bamtelinden kelimeler devşiriyorum. Bir ahenk içinde saatlerce devam ediyor. Düştüğüm bu halleri görenler dilhun veya mecnun sanacak. İlerleyen saatlerde okuduğum şiirin can alıcı noktasına geliyorum. Ruhuma hitap ediyor sanki ve bir uyum içinde sürüp gidiyor durmadan. O an ateş etrafında dönüp dolaşan kelebek misali tam atacakken kendimi duyguların yalazına, birden bir el itercesine müzik bitiyor..

Adeta film şeridinin kopması gibi duyularım duygu atmosferinden kopuyor. Zamanın hayli ilerlediğini müziğin bitip gecenin sessizliğinde zihni allak bullak eden saatin tik taklarıyla anlıyorum. Sevgilerimi, hüzünlerimi ve kederlerimi ayın ışığı ve gecenin zifiri karanlığında dillendiriyorum. Biliyorum gün doğunca alıp gidecek benden bunları ama ne geceden ne hüzünden ne de bunları söylemekten vazgeçebiliyorum.
Ben duygu ateşinde yanmak isteyen bir pervaneyim.
Ben hüznü yorumluyorum yalın haliyle tenhasında gecenin.
Islak bakışlarla okuduğum şiirleri bir buket gül misali derleyerek yolluyorum.
Kelimeler dudağımdan değil gönlümün sensiz kalmış dar sokaklarından yankılanarak çıkıyor. Hayat anlamını sensiz kaldığımda yorumladığım şiirlerde buluyor sanki.
Ben gözlerimin karasını şiirlerin karasına bulaştırarak susuyorum.
Ben hüzünlü yağmur nöbetleri geçiriyorum bu kentte.
Ben gecenin ilerleyen vakitlerinde derin gözlerle dalıyorum derinlere.
Ben puslu gecenin sessiz feryadında içimin çığlığını yansıtıyorum.
Ben bir nebze olsun hayatın acılarını gönlümde demlendirmek için kederli şiirler terennüm ediyorum.
Ben uykusuz kaldığım gecelerde duygu atmosferinde seni soluyarak acı çekiyorum acıları anlamlandırmak için.Senli zamanlara bir türlü göçemiyorum..

Sensiz gecelerimin şimal rüzgarlarıyla gönül kapılarını kırıyorum. Acılar beleyerek giriyorum yürek sarayına. Çektiğim her acı biraz daha sevimli geliyor bana. Gece ilerliyor ve ben bu benlerimden kendimi bir türlü alamıyorum. Kaldığı yerden devam ediyor gece ve bunalımlarım.

Vakitler sabaha yaklaşırken son sayıklamalarımı nihavent makamında tüketiyorum. Yüreğimde umuttan yana sözler makes buluyor. Hüzünlerimi ay ışığıyla yıkıyorum. Yıldızlar toplayıp dolduruyorum gönül heybeme. Çünkü aysız ve yıldızsız serenatlar dizilmiyor geceye. Bunları düşünürken kalbim sessiz adımlar atıyor güne. Ruhumu saran hüzün çeperini bu adımlar kırıyor.

Mahzun bir vedaya hazırlık var artık geceden güne. Sokak lambaları da yavaş yavaş sönüyor gün ağarırken. Işığa hasret kalan gözlerim birden kamaşıyor.
Bulutların sesini duyuyorum.
Toprağın kokusunu.
Sabahın erken saatlerinde cıvıldayan kuşları.

Ağaran günün şavkı vuruyor pencereme. Hüzünlü bir gecenin sonuna geliniyor artık. Perdeleri hafifçe sıyırıp penceremden güne bir merhaba diyorum.

Eskimiş kelimeler yalın duygular titrek bir vücutla ardıma bakmadan ufuklara doğru yol alıyorum. Uykusuz gecelerimin, ağaran saçlarımın, dertlerimin, hüzünlerimin, sevaplarımın, günahlarımın, sevinçlerimin, kederlerimin, senlerimin, sensizlerimin, bitmesini istemediğim gecelerimin; usulca süzüyorum imbiğinden.

Merhaba, doğan gün…
Merhaba, öfkesini şavkıyla yüzüme vuran güneş…
Merhaba, ey arz ve üzerindekiler…
Merhaba…

Muhammed Faruk Arslan

Çevrimdışı Leb-i Damla

  • La taknetû..!
  • *****
  • Join Date: Eyl 2008
  • Yer: Sadabad
  • 2529
  • +270/-0
  • Cinsiyet: Bayan
  • UMUT Dünyası mı, UNUT Dünyası mı?
    • Uyanan Gençlik
Sayiklamalarim
« Yanıtla #1 : 16 Ekim 2008, 23:40:33 »
 Hüzne, kedere ve aşka yazılmış şiirler, yazılar.
En içli olduğum anlar başlıyor ve açılıyor hüznün perdeleri.
Gece, müzik şiir ve ben.

Tam benilk bir yazı bu paylaşım için teşekkürler dragon ... 103