Eşinize sırrınızı fısıldayın....

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı pusula

  • ****
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Hatay
  • 290
  • +57/-3
  • Cinsiyet: Bay
  • Kaybolduğunuz yolda pusulanız Hz. Kur'an olsun...
Eşinize sırrınızı fısıldayın....
« : 23 Nisan 2008, 17:03:11 »
EŞ bazen babadan ve anneden daha yakındır. Öyle değil mi? Kişi eşine söylediği, fısıldadığı bazı sırlarını anne ve baba ile paylaşamayabilir.

Kur'an-ı Kerim bu gerçeği çok manidar bir tanımla hayatımız katar. Ayet-i kerime, "Karı ve koca birbirlerine örtüdürler" der. Ayet şöyledir: "Onlar (kadınlar) size örtüdürler, siz de onlara örtüsünüz!" (Bakara 187).

Ayet çok zarif bir ifadeyle, karı koca arasındaki ilişkinin karakterini ortaya koyar. Elbise ve örtü nasıl soğuk ve sıcaktan korur, sırları ve kusurları örterse, eşler de aynen böyle olmalılar. Örtü geceyi simgeler. Birbirinizin sırrını, ayıbını, açığını deşifre etmeyin, aksine birbirinizi gece karanlığı gibi örtün anlamını da çıkarma imkánı bulabiliriz.


Dinimiz bizden bunu istiyor. Ama biz bu konuları da magazinleştirmekten, aile sırlarımızı, ilişkimizi uluorta tartışmaktan uzak durmuyoruz. En mahrem bilgileri, olayları, sırları, ekranlarda, sokaklarda, her türlü sohbet ortamında konuşmaya başlıyoruz. Hatta insanların bir kısmı boşandıkları eşlerinin mahrem görüntülerini internet ortamında yayınlamaktan sakınmıyorlar. Korkunç bir tatminsizlik, hazımsızlık ve dağılmışlık değil mi?


Sosyolog ve psikologların işin bu boyutu üzerinde durmaları, olgun tahlillerde bulunmaları gerekiyor. Tabii ya, bunu sağlıklı bir kişilikle izah imkánı var mı? Bu yaşananlar birer vicdani travma değil mi? Bizler ise bu yaşananları tedavi edecek noktada mıyız, yoksa yeni olayların, tecrübelerin deşifre edilmesine katkıda bulunacak yerde miyiz?

Peygamberimiz (SAV) erdemden en uzak erkeği tarif ederken; geceleyin eşiyle arasında geçeni -sırları-, sabahleyin arkadaşlarıyla paylaşan kişi olarak tanımlar.

Eşler birbirlerini sevmeli, korumalı ve sahiplenmeliler. Hiçbir evlilik kuşku ve korku üzerine kurulmaz. Hele matematiksel hesaplar üzerine hiç kurulmaz. Yarın ne olacak, eşim benim şu eksiğimi yarın bana karşı kullanır mı diye başlayan bir evlilik aslında hiç başlamamış sayılır. Tam aksine erkek kadının, kadın erkeğin; izzet, namus, kişilik, karakter, sevecenlik, vefa, saygı, sevgi, doğruluk, şeffaflık ve merhametinden en ufak bir kuşku duymamalıdır. Böyle bir kuşku varsa, belki o evlilik hiç olmamalıdır. Olsa bile, devam etmesi mümkün değildir.

Eşinizi önemseyin. Onu sevin. Ona güvenin. Onunla sırrınızı paylaşın. Vereceğiniz bir gül, ucuz ama manidar bir ufak yüzüğün eşinizin yüzünde meydana getireceği tebessüm az mı önemli? Bazen eşimizle beraber sofrayı kaldırmak veya küçük bir hizmeti onunla paylaşıp yükünü hafifleştirmek kötü mü?


Peygamberimiz (SAV); elbisesini yamalar, içeceği suyu kendisi alır, eşine yardım ederdi. Onları dinler, bazen en zor kararlarda onlara danışırdı. Gece namazına kalktığında eşini de uyandırır, "Hadi yüce Allah'a yönelelim!" derdi. Bazı hatalarını görmezden gelir, sinirli hallerini sinesine çekerdi. Tebessümünü esirgemezdi. "En iyiniz, eşine en merhametli ve iyi ahlaklı olanınızdır" derdi.

Ne dersiniz? Şöyle diyebilir miyiz? Birbirini zorlayan, boşanmak için bahaneler arayan, birbirine güvenmeyen çiftler ancak sağlam bir eğitim, inanç, hoşgörü ve güvenle yaralarına çözüm bulabilirler.

NİHAT HATİPOĞLU

Çevrimdışı sult@n

  • *****
  • Join Date: Nis 2008
  • Yer: Ankara
  • 3097
  • +189/-0
  • Cinsiyet: Bayan
    • Uyanan Gençlik
Ynt: Eşinize sırrınızı fısıldayın....
« Yanıtla #1 : 03 Mayıs 2008, 09:03:15 »
     103  çok  doğru   okk


           ggüüll



                            ggüüll