Alm. Geburt (f), Fr. Nalssance (f), İng. Birth.
Kadının gebelik boyunca taşıdığı canlıyı zamânı gelince plasentayla birlikte dış âleme bırakması.
İnsanlarda doğum zamanı, fetusun anne karnından çıktığı an olarak tanımlanır.
Şüphesiz ki canlının dış ortama uyabilmesi onun mümkün ölçüde miada erişmesi, organ ve sistemlerinin yapı ve fonksiyon bakımından yeterli özellikler kazanmasıyla orantılıdır. Bu bakımdan normal doğum bebeğin olgunluğu ile paralel bir durum gösterir. Doğum, bütünüyle, ritmik ağrıların başlamasından, bebek ve eklerinin rahimden dışarı çıkışına kadar uzanan bir seri olayları içine alır.
Bebeğin doğuşunu sağlayan başlıca faktör, rahim adaleleriyle berâber ona yardımcı karın adalelerinin kasılmalarıdır. Normal doğum bu tabiî güçlerin tesiri altında netîcelenir. Bebeğin doğumu için tabiî kuvvetler dışında bir gücün müdâhalesine gerek duyuluyorsa “müdâhaleli doğum”dan söz edilir.
Miadında doğum, takriben 38-40 gebelik haftalarının içindedir. Bu devreden evvel, 28-37 haftalar arasında sonuçlanan gebelikler “erken doğum” adını alır. 20-28 haftalarda sonuçlanan gebeliklere “immatür doğum”, yâni olmamış doğum ismi verilir. 20. haftanın altında sonuçlanan gebelikler “düşük” olarak ele alınır. Birçok memleketlerde kânun gebelik süresini tesbit etmiştir. Bu süre bizim memleketimizde 300 gündür.
Doğum olayının yaklaştığını gösteren belirtiler:
1. Bebeğin başının aşağı düşerek karnın küçülmesi. Bu zamanda kadında solunumda bir rahatlama meydana gelir. Fakat mesaneye baskı arttığı için sık idrar etme hissi ve yürümede güçlük meydana gelir.
2. Doğum yolunda ifrazat artışı: Kadın doğum yolunda nemlilik hisseder ve pet kullanması gerekebilir. Bu, son haftada ortaya çıkan bir durumdur.
3. Son günlerde 100-1000 gr arasında bir ağırlık kaybı.
4. Nişan gelmesi: Doğumdan 24-36 saat önce hafif kanla karışık müküslü bir ifrazat gelir. Bu, rahim ağzının yumuşamaya ve genişlemeye başladığını gösterir ve doğumun yakın olduğunun belirgin işâretlerindendir.
5. Su kesesinin erken açılması: Bazı vak’alarda su kesesinin erken açılması yakın bir doğumun belirtisidir. Zîrâ zarların yırtılmasını çoğu kez 24- 48 saat içinde doğum ağrıları tâkib eder.
6. Yalancı ağrıların mevcudiyeti: Bâzı kadınlarda doğumdan birkaç gün önce meydana gelen ağrıların bir kısmı hafif ağrı şeklinde karında hissedilir. Bu ağrılar çoğu kez barsaklarda gaz birikimi sonucu meydana gelir. Diğer erken belirtiler mevcut olmadığından yalancı ağrı ismini alırlar.
7. Ağrılı kasılmaların başlaması: Karın bölgesinde gebelik boyunca hissedilen ağrısız, düzensiz kasılmaların gebeliğin son haftalarında arttığı görülür. Bu kasılmaların rahim ağzını açmak ve yumuşatmak üzere ağrılı, düzenli ritmik seyir kazanması doğum süresinin başlamış olduğunu gösterir.
Doğumun Devreleri
Doğum olayı birbirini tâkip eden 3 devreye ayrılır.
I. Devre: Genişleme devresi de denilen bu devre, gerçek doğum ağrılarının belirmesiyle başlar. Rahim ağzının tam olarak açılmasıyla son bulur. Başlangıçta 2 milimetre olan rahim ağzı açıklığı kasılmalar sâyesinde 10 santimetreye ulaşır. Bu devre ilk doğumlarda 12, birden sonraki doğumlarda ise 6 saattir. Kasılmalara gerçek doğum vasfı kazandıran nitelik, ağrı duyusuyla berâber oluşudur. Rahim kasılmaları başlangıçta 15-20 dakikada bir gelmek üzere başlar ve takriben 15-20 saniye sürer. Başlangıçta bel ve kuyruk sokumunda duyulan ağrı zamanla aşağılara iner. Birinci devre sonunda ağrılar 2-3 dakika arayla gelip 40-60 saniye sürer.
Doğum ağrılarının başlama mekanizması:
Zamânı gelen bir gebelikte doğum ağrılarının ne şekilde başladığı problemi henüz karanlığını muhâfaza etmektedir. Bununla berâber bu kompleks mekanizmada tek bir faktörden ziyâde bir seri faktörlerin birbiri üzerine etkisinin söz konusu olduğu düşünülmektedir. Bu etkide hormonal, kimyevî, mekanik ve nöropsişik faktörler mesuldür.
Birinci devrenin sonunda tamâmen yumuşayan rahim ağzında genişleme tamamlanarak bebeğin geçeceği çapa erişir. Bu esnâda amnion kesesi de artan basınç netîcesinde en zayıf yerinden yırtılır ve su dışarı akar.
II. Devre: Rahim boynunun genişlemesinin tamamlandığı andan başlayan bu devre bebeğin doğumuna kadar devâm eder ve bebeğin dışarı atılmasını hedef alır. Bu sebeple buna “atılma dönemi” de denir. İkinci devre ilk doğumda, iki saat, birden sonraki doğumlarda ise 20-30 dakika kadar sürer. Ağrıları su kesesinin yırtılmasını takiben kısa bir süre hafifler, müteakiben bebeğin doğum kanalına girmesiyle daha da şiddetlenir. Doğum ağrıları ile akıntı hissinin refleks olarak meydana getirdiği karın adalelerinin kasılmaları aynı anda vukû bulur. Bu uyuşma temin edilmezse irâdî karın adalelerinin kasılmalarından istenilen sonuç alınamadığı gibi, gebe kadın boşuna ve lüzumsuz yere yorulmuş olur.
Çocuk normalde sol yanına yatmış başını gövdesine dayamış dizlerini karnına birleştirmiş olarak bulunur ve önce başın en tepesi çıkar. Kadında doğum mekanizması dik duruş sebebiyle çok kompleks bir özellik gösterir. Çocuğun dışarı atılması için vücut ve bebek bir çok seri hareket yapar. Bu hareketler kademeleriyle birlikte bilinmektedir. Fakat ne gibi faktörlerin etkisiyle meydana geldiği ve sebepleri henüz açıklığa kavuşmamıştır. Bu olay öyle programlanmış ve düzenlenmiştir ki, dışarıdan hiçbir müdahaleye fırsat kalmadan bebek doğar. Bebeğin anne karnındaki duruşu ve doğum esnâsındaki hareketlerinde meydana gelecek en küçük değişiklik doğumu imkânsızlaştırır veya çok zorlaştırır. Aynı zamanda bebek ve anne ölümlerine sebebiylet verebilir. Bu sebeple bu muazzam hâdise ve basamaklarını planlayan birinin mevcut olması selim akılların kabul ettiği bir gerçektir. Çünkü; doğumda çocuğun dışarı çıkması için yapmış olduğu başın öne eğilmesi vücudun ise dönmesi, gerilmesi, dışa dönmesi ve başın arkaya gitmesi ve sonra yana dönmesi hârika hareketlerdir. Başın gövdeye eğilip en üst kısmıyla doğum kanalına girmesi normal doğum için kat’î olarak lâzım olan bir şarttır. Bu baş hareketindeki en küçük değişme başın doğum kanalına girmesine müsâade etmez.
Yeni Doğan Bebeğin İlk Bakımı
Bebek doğar doğmaz ayaklarından tutulmak sûretiyle baş aşağı pozisyonda ağzı steril bir gazlı bezle veya pamukla silinerek mukus dışarı alınmalıdır. Bundan sonra göbek kordonunun kesilmesi ve bağlanmasına sıra gelir. 2 santim aralıkla iki pensle göbek kordunu iki taraftan kapatılır. Arasından makasla kesilir. Sonra bebeğin karın derisine 2 santim uzaklıktaki bölümü temiz, steril bir ipek veya keten şeritle bağlanır. Bağlamanın bir santim üzerinden ikinci bir bağlama yapılmalıdır. Bilâhare kesik uca antiseptik bir solüsyon (mersol) sürülerek steril bir gazlı bezle kapatılır.
Daha sonra bebeğin durumu; rengi, solunumu, kalp atımı, adale kuvveti, refleksleri bakımından değerlendirilir. Herhangi bir bozukluk varsa küvöze konulur. Yeni doğan bebeğin gözlerinin bakımı için % 1’lik gümüş nitrat solüsyonundan birer damla damlatılması kânûnî mecburiyettir. Derinin bakımı için önce steril kompreslerle silmek kâfidir. 2 ve 3. günlerde tahriş etmeyen antiseptikli ılık banyolarda kirlerini almak oldukça faydalıdır.
III. Devre: Plasentanın (bebeğin eşi) çıkışıdır. Bebeğin doğumunu müteakib 3-5 dakika istirahate geçen rahimde kasılmalar tekrar başlar. Kasılmalar netîcesinde plasenta tutunduğu yerden ayrılır. Bu genellikle 10-20 dakika kadar sürer. Burada en önemli husus rahimin kasılmalarını ve plasentanın kendiliğinden ayrılmasını kesin olarak beklemektir. Erken olsun diye tutulup çıkarılmaya çalışılırsa, rahimin içi dışına döner ve çok tehlikeli bir durum meydana gelmiş olur. Bebeğin doğumundan sonra hafif bir kan fışkırması ve kordonun bir miktar aşağıya sarkması plasentanın ayrıldığını gösteren belirtilerdir. Doğumun üçüncü devresinde 100-300 cm3lük bir kanama olur. Bu genellikle normal kabul edilir ve bir tedâvî îcâb ettirmez.