Meşhûr Moğol imparatoru. 1155’te Onon Irmağı kıyısındaki Dülün-Boldak kasabasında doğdu. Babası Yegüsey Bahadır’dır. Asıl adı Timuçin olup, imparator olunca Cengiz adını aldı.
Timuçin’in babası, Moğolların oldukça tanınmış boy beylerindendi. Babasının ölümünden sonra Timuçin, etrafına birtakım Moğol ve Türk kabîlelerini topladı. Kendisine tâbi olmayan kabîleler üzerinde katliam derecesine varan zulümler yaptı. Ayrıca kabîlelerin önde gelenlerini öldürtüyor ve kendisine karşı gelebilecek bir kimse bırakmıyordu. Esâsen hayat şartlarının ağır, toprağın kısır olduğu, şehirlerin teşekkül edemediği Moğolistan’da derebeylik teşkilâtı dışında ictimâî bir devlet teşkilâtı yoktu. Bu sebeple Timuçin de aynı yolu seçti. Evvela eski arkadaşı ve kankardeşi Camuka Hanı ve yine eski müttefiki ve Kerayit Moğollarının kralı Ong Han ile oğlu Sengün Hanı yendi. 1206 yılında Naymanları da yenerek Batı Moğolistan’a hâkim oldu ve Cengiz adını takınarak imparatorluğunu îlân etti.
İlk olarak devletine, ileride Cengiz Kânunu denilecek olan kâidelerle düzen verdi. Boy beyleri ve büyük kumandanlarından meydana gelen kurultayını topladı. İlk hedefi Çin İmparatorluğu idi. 1215’te çok çetin geçen muhârebelerden sonra, Çin’in başkenti Pekin’i ele geçirdi. Sonra Uygur ve Karluk Türk devletlerini kendisine tâbi hâle getirdi. Nihâyet 1218’de Türkistan’a, Harezmşahlara ve Doğu Türk Hakanlığına karşı sefere çıktı. Harezmşahlar hükümdârı Celâleddîn Harezmşah büyük bir mücâdele vermesine ve kahramanlıklar göstermesine rağmen dalga dalga gelen Moğol kuvvetleri karşısında yenilmekden kurtulamadı. Bütün Türkistan, başkenti Semerkand da dâhil, Cengiz’in eline geçti. Celâleddîn Harezmşah İran’a çekildi ise de, bir müddet sonra Moğollar burayı da ele geçirdiler.
Bundan sonra Moğolistan’a dönen Cengiz, Çin’e karşı son seferine çıktı. Son seferini kazanan Cengiz, 1227’de Kansu’da öldü. Burhan-Haldun Dağlarında, bugün dahi bilinemeyen bir yere gömüldü.
Cengiz, kan dökücü ve zâlim bir hükümdâr olup, Türk şehirlerinde müthiş katliâmlar yaptırdı. Çeşitli târih kitaplarında ifâde edildiğine göre; “Cengiz dünyânın en büyük cihângirlerinden ve en meşhur zâlim ve kan dökücülerindendir. Horasan, Kandehar ve Multan gibi medeniyet merkezlerini yakıp yıktı. Milyonlarca Müslümanı öldürdü. Çoğunu câmilerde kılıçtan geçirdi. Buhara, Semerkand ve Herat gibi ilim merkezi olan büyük şehirleri harabeye çevirdi. Kadınlarını esir diye askerlerine dağıttı. İslâm medeniyetine, yerine getirilemeyecek darbeler indirdi. İslâm âlimlerinin milyonlarca eserlerinin bugün elde bulunamaması, Cengiz ile torunlarının ve bunların emri ile saldıran vahşi Moğol yağmacılarının yaptıkları tahriplerin netîcesidir.
Cengiz, Moğol olup, Türklükle hiçbir ilgisi yoktur. Yağmacılıkla geçinir ve Güneşe tapınırlardı. İslâm ve medeniyet düşmanıydılar. Askerlerinde nikâh ve âile duygusu yoktu. Cengiz, teşkilâtlı ve düzenli bir ordudan çok, çapulcu gürûhu gibi bir orduya sâhipti. Bu sebepledir ki, taşkınlık ve azgınlık zamânı kısa sürdüğü hâlde, yıktığı medeniyetler bir daha eski hâlini alamadı.