a ) Doğu
b ) Irmak
c ) Ada
d ) İki nehir arasında kalan yer
CEVAp:
İki nehir arasında kalan yerOrtadoğu'da, Dicle ve Fırat nehirleri arasında kalan bölge.
Mezopotamya günümüzde Irak, kuzeydoğu Suriye, güneydoğu Anadolu ve güneybatı İran topraklarından oluşmaktadır.
Büyük bölümü bugünkü Irak'ın sınırları içinde kalan bölge, tarihte birçok medeniyetin beşiği olmuştur.
Mezopotamya, medeniyetlerin beşiği olarak kabul edilir.
Bereketli toprakları ve uygun iklim şartları nedeniyle çok eski zamanlardan beri yerleşmeye sahne olmuş ve birçok istilaya uğramıştır.
Bilinen ilk okur yazar toplulukların yaşadığı bölgede birçok medeniyet gelişmiştir.
Mezopotamya Sümer, Babil ve Asur gibi en eski ve büyük medeniyetlerin doğduğu ve geliştiği yerdir.
Hiçbir zaman Mezopotamya olarak anılan belirli bir siyasi mevcudiyet olmadığı gibi sınırları belirli bir idari bölge de değildir.
Basit anlamda Yunan tarihçileri bu bölgeyi anmak için bu ismi anmışlardır.
Bu bölge;
Göç yollarının üzerinde olması
Topraklarının verimli olması
İkliminin elverişli olması
Irmaklarından sulamada yararlanılması
gibi nedenlerle tarihsel dönemlerin başından itibaren bir çok uygarlıklara sahne olmuştur.
Mezopotamya Özellikleri:Düzlük bir bölge olmasından dolayı kolaylıkla istilalara uğramıştır.
Bölge taş bakımından fakir olduğundan günümüze az sayıda eser vermiştir.Ama yazı geliştiği için edebi eserlerde gelişmişti.B
unların başında destanlar vardı.
En tanınmış eserleri “Gılgamış Destanı, Tufan Hikayesi ve Yaradılış Manzumesi”dir.
Mezopotamyalı tüccarlar “Kral Yolu” denilen yolu genişletmişlerdi.
Halk; Hürler, korunanlar ve köleler olarak üçe ayrılırdı.
Hürler: Bütün haklara sahip kimselerden oluşuyordu. Bunlar rahipler, asiller, memurlar, askerler ve tüccarlardı.
Korunanlar: Hür olan insanların haklarının ancak bir kısmına sahip insanlardı.
Köleler: Hiçbir hakkı olmayan insanlardı ve bu kişiler eşya gibi alınır satılırdı.
Mezopotamyalılar tanrıları içinziggurat denilen çok katlı tapınaklar yapmışlardır.
Mezopotamya’da ekonominin temelini tarım teşkil ediyordu.
Ayrıca hayvancılık ve balıkçılıkta gelişmişti.
Tarımda toprak tanrının malı sayılıyordu ve ürünün büyük bir kısmı mabetlere veriliyordu.
Ayrıca ekonominin gelişmesinde ticaret de büyük rol oynamıştır.
Suriye ve Anadolu’dan kereste ve maden,Hindistan’dan ise fildişi getiriliyordu.
Bütün ticari faaliyetler takas esasına dayanıyordu.
Daha sonra para olarak gümüş külçeler kullanılmıştır.
Ölçü birimleri de sistemleştirilmiştir.