TANITIM:
Sözlü edebiyat halkın yaşayışıyla ilgili söylediklerini kapsar. Halkın ortak yaratımıdır. Halk edebiyatımız, şiirimiz içeriğine ve şairine göre; dinsel konulular Tasavvuf ve Tekke; şairi belli aşk ve tabiat konulular Saz şiiri: Aşık ; söyleyeni bilinmeyen eserler de Anonim olmak üzere üç kola ayrılır. Yunus Emre’den Aşık Veysel’e kadar binlerce şairin eserleri cönk diye adlandırılan şiir defterlerinde ölümlerinden sonra yazıya geçirilmiştir.
M.Fuad KÖPRÜLÜ, Pertev Naili BORATAV, Cahit ÖZTELLİ, Vasfi Mahir KOCATÜRK, Şükrü ELÇİN, Saim SAKAOĞLU gibi araştırmacıların antolojileri, güldesteleri okunabilir.
ŞİİRLER:
EŞREFOĞLU- İLAHİ (TASAVVUF VE TEKKE ED.)Yüceleden döndüreyim
lçaklara gönül seni
Alçaklardan alçaklara
İndireyim gönül seni
Başımın terkin urayım
Başımı yolda koyayım
Ne kim olursam olayım
Koymıyayım gönül seni
Yürüyeyim yana yana
Aşk odun urayım cana
Bakmıyayım masivaya
Geçireyim gönül seni
Dost gamın alayım başa
Yürüyeyim kalka düşe
Vasfı dile gelmez işe
Uğradayım gönül seni
KÖROĞLU- KOÇAKLAMA (SAZ ŞİİRİ)İki koçak bir araya gelende
Görelim ne işler meydan içinde
Kesilir kelleler boşalır kanlar
Yığın olur leşler meydan içinde
Oklar uçup gider şahanlar gibi
Mert de aşıp gider arslanlar gibi
Kılıçlar oynaşır ceylanlar gibi
Kesilir ne başlar meydan içinde
Yiğitler çağrışır yaman gün olur
Allah Allah derler yüksek ün olur
Cerha cerha döğüşicek hûn olur
Hasmın arar koçlar meydan içinde
Köroğlu’yum mehdim merde yiğide
Koçyiğit değişmez cengi düğüne
Serse serpe gider düşman önüne
Ölümü karşılar meydan içinde.
PİR SULTAN ABDAL- DEYİŞ (TEKKE ED.)Güzel âşık cevrimizi
Çekemezsin demedim mi
Bu bir rıza lokmasıdır
Yiyemezsin demedim mi
Yemiyenler kalır nâçâr
Gözlerinden kanlar saçar
Bu bir demdir gelir geçer
Duyamazsın demedim mi
Bak şu âşıkın haline
Ne gelse söyler diline
Can ü başı Hak yoluna
Koyamazsın demedim mi
Pir Sultan Ali şahımız
Hakk’a ulaşır rahımız
On ik’imam penahımız
Uyamazsın demedim mi
KARACAOĞLAN- SEMAİ (SAZ ŞİİRİ)Ala gözlü benli dilber
Usul söyle söz ederler
Gönül suyun akıtırlar
Gözlerimi buz ederler
Turnalar katarla yürür
Yaylayı ummanı bürür
Cümle dalımı soldurur
İlkyazımı güz ederler
Güzel gerek öğülmeğe
Düven gerek döğülmeğe
Yiğit gerek övülmeğe
Şu dağları düz ederler
Karac’oğlan der sınandım
İçtim meyi aşka kandım
Her güzeli yârdır sandım
Bir yaramı yüz ederler
EMRAH- SEMAİ, TÜRKÜ (SAZ ŞİİRİ)Gönül gurbet ele çıkma
Ya gelinir ya gelinmez
Her dilbere meyil verme
Ya sevilir ya sevilmez
Yöğrüktür bizim atımız
Yardan atlattı zatımız
Gurbet ilde kıymatımız
Ya bilinir ya bilinmez
Bahçemizde nar ağacı
Kimi tatlı kimi acı
Gönüldeki dert ilâcı
Ya bulunur ya bulunmaz
Deryalarda olur bahri
Doldur ver içem zehri
Sunam gurbet elin kahrı
Ya çekilir ya çekilmez
Emrah der ki düştüm dile
Bülbül figan eder güle
Güzel sevmek bir sarp kale
Ya alınır ya alınmaz
RUHSATİ-GÜZELLEME (SAZ ŞİİRİ)Keklik gibi taştan taşa sekerek
Gerdan açıp gelişini sevdiğim
Sağa sola taksim etmiş örgüsün
Onar onar bölüşünü sevdiğim
On altıya karar verdim yaşını
Yenice sevdaya salmış başını
El yanında yıkar gider kaşını
Tenhalarda gülüşünü sevdiğim
Sarsardı gül benzim soldu diyerek
Hasret kıyamete kaldı diyerek
Hani Ruhsati de n’oldu diyerek
Arayıp da buluşunu sevdiğim