Birgün sarhoşun birisi meyhaneden çıkmış evine giderken zikr sesleri duyuyor.
Zikrin ne olduğunu bilmiyor, ses nereden geliyor diye merak edip sesin geldiği yere gidiyor.
Pencereden içeriye başına uzatmış. Bakmış ki orada Abdulkadir Geylani hazretlerinin talebeleri bir araya gelmiş zikir yapıyorlar, sohbet ediyorlar, Allahdan bahsediyorlar.
O da bakmış, ya Rabbi bunlar ne güzel insanlar demiş ve evine gitmiş, evde de ölmüş.
Ertesi gün cenazesini kaldırıyorlar, kabre koyuyorlar. Melekler Cehenneme götüreceğiz diyorlar. Gavsı azam hazretleri nereye götürüyorsunuz diyor. Bu adam berbat, bu adamın yeri ancak ateş olur diyorlar. Gavsı azam hazretleri başını vermem, vücudunu ne yaparsanız yapın diyor. Çünki o baş, o göz benim talebelerime sevgi ile baktı. Benim talebelerime sevgi ile muhabbetle bakan gözü ateş yakmaz. Başını vermem ama geri kalanını ne yaparsanız yapın beni alakadar etmez demiş.
Demişler ki, ya Gavs olur mu öyle şey, baş bir tarafta vücut bir tarafta olmaz diyorlar.
Cenab-ı Hakka arz edin demiş.
Ya Rabbi ne yapacağız bu mevtayı demişler.
Allahü teala da buyurmuş ki, baş ne tarafta ise vücutta o taraftadır. Dolayısıyla kim olduğumuz değil, kiminle olduğumuz önemlidir. Ve kimi sevmek, kimi sevmemek lazım olduğunuda iyi seçmeliyiz. Ahiretde nerede ve kimlerle olmak istiyorsak, buna dünyada karar vermeliyiz.
İNSAN SEVECEĞİ KİMSEYİ İYİ SEÇMELİ, ONA GÖRE SEVMELİDİR.. Baş nerede ise vücut oradadır.