İnsan öldüğü zaman, ameli kesilir, üç şey müstesna... Sadaka-i cariye, yararh bir ilim ve ona dua eden salih bir veled...»
îmam Ah'med, Ebû Ümâme (RadıyAllahû anh) 'dan rivayet ettiğine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
Dört çeşit insan var ki, ölümden sonra da ecirleri devam eder:
«Allah için nöbet tutan, yararlı bir ilim öğrenen, câri bîr sadaka veren... O sadaka devam ettikçe sevabı onun amel defterine geçer.. Dördüncüsü, ona dua eden salih bir evlât...»
Müslim, Cerir bin Abdullah (RadıyAllahû anh)'dan rivayet ettiğine göre Resûluîlah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur :
«Kim, iyi bir çığır açarsa, o çığırın sevabı ve onunla amel edenlerin sevabı da onundur. Onların sevabından hiç bir şey eksilmeden...»
îbn-i Sa'd, Recabin Habve'den rivayet ettiğine göre, O Süleyman bin Abdul-Melik'e demiş ki:
«Kabirde sultan ve halifeleri koruyan bir şey de, onların salih bir adamı kendilerinin yerine atamalarıdır.»
îbn-i Asakir, Ebû Said-el-Hudri (RadıyAllahû anh) hadisinden merfûan rivayet ettiğine göre, Resûlullah şöyle buyurmuştur:
«Kim, Allah'ın kitabmdan bir âyet veya ilimden bir konu öğrense, kıyamete kadar Allah onun ecrini nemalandıruİbn-i Mace ve ibn-i Hüzeyme, Ebû Hüreyre (RadıyAllahû anh)'-dan rivayet ettiklerine göre; Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
«Ölümünden sonra, iyilik ve sevabları kişiye kavuşan şeylerin bir kısmı şunlardır:
«Yaydığı ilim, peşinde bıraktığı salih evlât, miras bıraktığı mus-haf, Allah yolunda bina ettiği ev ve mescid, akıttığı bir çeşme ve nehir, sağ iken malından verdiği sadaka...»
Ebû Nuaym ve Bezzâr, Enes (RadıyAllahû anh) 'den rivayet ettiklerine göre, Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu :
«Yedi şeyin sevabı, kişinin ölümünden sonra da ona gider:
Yararh İlim, akıttığı su, çeşme veya kuyu, diktiği ağaç, yaptığı mescid, miras bıraktığı mushaf, ölümünden sonra onun için istiğfar eden evlât...»
Taberâni, Sevbân (RadıyAllahû anh)'dan rivayet ettiğine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
«Sizi kabirleri ziyaret etmekten nehyetmiştim. Artık ziyaret edin. Ve ziyaretinizi onlara bir rahmet duası yapm. Onlar için istiğfar edin.»
Taberâni «Evsat»da, Beyhaki «Sünen»inde Ebû Hüreyre (RadiyAllahûanh)dan rivayet ettiklerine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu :
«Allah Cennette salih kulu için derecesini yükseltir. Kul der ki;
«Yâ Rabbi! Nerden bu bana?» Allah buyurur ki, «çocuğunun sana olan istiğfariyle...»
Beyhaki'nin rivayetinde: «Çocuğunun sana olan duâsiyle...» diye geçmektedir.
Buhari de «el-Edeb»de Ebû Hüreyre (RadıyAllahû anhi'den bunu merfûan rivayet etmiştir.
Yine Buhari, Ebû Said-i Hudri'den rivayet ettiğine göre Resûlul-lah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
Kıyamet gününde, dağlar gibi sevap yığınları adam'a gelir. «Nerden bunlar?» der. Ona denilir ki:
«Evladının senin için olan istiğfarı ile...»
Beyhaki —«Şuâb-ı İman» da— ve Deylemi, ibn-i Abbâs (RadıyAllahû anhüma)'dan rivayet ettiklerine göre; Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
«Ölü kabrinde, yardım bekleyen batmış adam gibidir. Anasından, babasmdan, çocuğundan veya güvenilir dostundan ona gelecek bir dua bekliyor. O duâ ona gittiği zaman, onun için dünya ve içindekilerden daha iyi olur.
Allah, dünyadakilerin dualarından dağlar gibi sevap yığınlarını kabirlerin üstüne yağdırır. Dirilerin ölülere hediyesi onlar için yaptıkları istiğfardır.
Beyhaki dedi ki:
Ebû Ali el-Hüseyn bin Ali el-Hafiz dedi ki: Bu hadis Abdullah bin Mübarek'm hadislerinden olup garip bir hadistir. Horasan âlimlerine rivayet edilmemiştir.
îbn-i Ebi Dünya, Sufyan'dan rivayet ettiğine göre şöyle deniliyormuş:
«Ölülerin duaya olan ihtiyacı, dirilerin içmek ve yemeye olan ihtiyacından daha şiddetlidir.»
Duanın ölülere menfaat verdiği, müteaddit icmâlarla sabit Kur'an'dan delili de şu âyettir:
Ue Onlardan sonra gelenler derler ki; Ey Rabbimiz, bize ve iman öncülerimiz olan kardeşlerimize mağfiret et.» (Haşir, 10)
.îbn-i Ebi Dünya, Selef birisinden rivayet ettiğine göre; şöyle demiştir:
Bir kardeşimi, ölümünden sonra rüyada gördüm. Dirilerin duası sana ulaşıyor mu? dedim.. «Evet, vAllahi, nur gibi dalgalanarak geliyor. Sonra onu giyiyoruz...» dedi.
Amr bin Cerir'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
Kul, ölü olan kardeşine duâ ettiği zaman, bir melek o duayı onun kabrine götürür. «Ey gurbette kalan kabrin sahibi! Bu sana çok şefkat eden falan kardeşinden bir hediyedir,» der.
tbn-i Ebi Dünya, Ebu Kulabe'den rivayet ettiğine göre şöyle de-tir:
Şam'dan Basra'ya gidiyordum. Bir çukura indim, abdest aldım. Geceleyin iki rekat namaz kıldım, sonra başımı bir kabrin üstüne koydum, yattım. Uyandığımda baktım, kabir sahibi «gece boyunca bana eziyet verdin,» diye benden şikayet ediyor ve diyordu kî «Siz bilmezsiniz. Biz ise biliriz, fakat, amel yapamayız. Senin kıldığın bu iki rek'at dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır.» Sonra devamında şöyle dedi:
«Allah dünyadakilerin hayrını versin onlara selâm söyle. Onların dualarından dağlar gibi bize nur geliyor.»
îbn-i Ebi Dünya mütekaddiminlerden birisinden, rivayetine göre o şöyle demiştir:
Bir kabristandan geçtim. Rahmet duasını okudum. Gaybten bir ses geldi:
«Evet onlara rahmet edilir. Çünkü onlarda kederli ve hüzünlüler vardır,» diyordu.
îbn-i Recep dedi ki; Cafer el-Haldi, Abbâs bin Yakub bin Salih el-Enbari'den rivayet ettiğine göre; o şöyle demiştir:
Babamdan işittim diyordu ki:
Salih birisi babasmı rüyasında görmüş. Babası;
«Oğlum neden hediyenizi bizden kestiniz?» demiş.
Oğlu:
— Ölüler, dirilerin hediyelerinin farkına varırlar mı? diye sorunca: O:
— Eğer diriler olmasaydı, Ölüler helak olurdu, demiş.
îbn-i Neccar «Tarihlinde Malik bin Dinar'dan rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
Cuma gecesi kabristana girdim. Baktım karşımda parlak bir nur..» Dedim ki, «lâilaheillAllah, demek Allah burdakilere mağfiret etmiş. Birden uzaktan bir ses geldi. «Yâ Mâlik bin Dinar! Bu, müminlerin kabirdeki kardeşlerine gönderdikleri hediyeleridir.
Ben, «seni konuşturan Allah hakkı için nedendir bu nur?» dedim. Dedi ki:
«Bu gece bir adam güzelce abdest aldı. Yâ eyyühel-kâfirun, ve kulhüvellahü ehad» sûrelerini okudu. Ve «sevabını bu kabristandaki, müminlere hediye ettim,» dedi. Bunun için Allah doğuda batıda, bir ışık, bir nur bir genişlik ve sevinç indirdi.»
Malik dedi ki: Artık her Cuma gecesi ben o sûreleri okurdum.
Sonra Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) rüyada gördüm. Buyurdu kî:
«Yâ Mâlik, ümmetime hediye ettiğin nurlar sayısınca Allah sana mağfiret etti. Ve sana o kadar sevap vardır. Sonra buyurdu ki «ve sana Cennette münif bir saray bina etti. Ben «Münif nedir?» dedim. Buyurdu ki:
«Şerefeleri Cennet ehli üzerine uzanan yüksek bina demektir.»
îbn-i Ebi Dünya, Beşşâr bin Galip'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
Rabia'yı rüyada gördüm. Daha önce ona çok dua ediyordum. Dedi ki:
«Ey Beşşâr, senin hediyelerin ipek mendillerle örtülü, nuranî tabaklar üstünde bize geliyor. Ben
— Nasıl olur bu? dedim. O-.
— Bu hediyeler diri müminlerin duasıdır. Onlar ölülere duâ ettikleri zaman, o duâ nuranî tabaklar Üstünde, ipek mendiller içine konulur. Sonra, hangi Ölü için dua edilmişse ona getirilir ve bu falanın sana hediyesidir, denilir.
Taberanî Evsatte, Enes (RadıyAllahû anhVden merfuan rivayet ettiğine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu :
Ümmetim, Ümmet-i Merhumedir. Günahları ile kabre girerler. Müminlerin onlara yaptığı istiğfarla temizlenmiş olarak çıkarlar.
îbn-i Ebi Şeybe, Hasan'dan rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
Bana ulaştı ki: Allah insana şöyle der:
«Ey Adem oğlu! Senin olmadıkları halde iki şeyi sana kıldım:
Birincisi ölümünden sonra infakını vasiyet ettiğin malın ki, o mal artık başkasının olmuştur.
. İkincisi müslümanlann sana yaptığı duadır: Halbuki sen o zaman öyle bir yerdesin ki, artık ne iyilik yapabilirsin ne de kötülük.»
daha bitmedi