Peygamberimiz (sav), Allah'ın, son hak kitabı olan Kur’an'ı vahyettiği, güzel ahlakı, takvası, Allah'a olan yakınlığı ile insanlığa örnek kıldığı resûlu/elçisidir. O, “... müminler için şefkat kanatlarını ger. (Hicr Suresi 88 ) buyruğuna itaat eden, ümmetinin sıkıntıya düşmesi, zorluk çekmesi gücüne giden, "mü'minlere şefkatli ve esirgeyici" olan bir elçidir.
Peygamberimiz (sav), kuvvetli imanı ile, sorumluluğunu mükemmel bir şekilde yerine getirmiş, insanları Allah'ın hayat veren yoluna davet etmiş ve çağrıya icabet eden samimi insanların yolunda ışık olmuştur. O, kıyamete kadar insanlığa peygamber ve yol göstericidir.
Peygamberimiz (sav)'in izinden giden samimi müminlerin, tüm insanlara güzel ahlâkları ile örnek olmaları ve onları güzel ahlâka davet etmeleri gerekir. Onun gibi yumuşak ve güzel sözle uyarmak, hatırlatmak ve müjde vermek müminlerin görevidir.
Kur'an ahlâkının günlük hayata nasıl geçirileceği konusunda Peygamberimiz (sav) en güzel örnektir. O'nun (sav) hangi koşulda hangi davranışta bulunduğunu öğrenerek ona benzemeye çalışır, imanî coşkuda, samimiyette, tevazuda, temizlikte, evlilikte onu örnek alırız.
Evliliğe bakış açımızın nasıl olması gerektiğini, Kur'an’dan ve Peygamberimiz(sav)'in yaşamından öğreniriz. Evlilik mutlaka Allah’ın hoşnutluğu ve rahmeti üzerine kurulmalı; insan samimi olarak takvayı aramalıdır. Aksinde Allah mutluluk vermez; zaten bunu aramadıkları, beklentileri dünyevi ve nefsani olduğu için insanların çoğu mutsuzdur.
İnsan, Allah’a yakın olduğu zaman O’nun sıfatları üzerinde tecelli eder. Kadın ya da erkek, eğer eşinde Allah’ın tecellisi olan aklı ve güzel ahlakı görürse, gerçek aşkı yaşar. İşte bu Allah aşkının yansımasıdır.
Allah rızası üzerine kurulan evlilikte farklı bir tutku ve aşk vardır. Kur'an'ın "Eşlerine sevgiyle tutkun (ve) hep yaşıt, (Vakıa Suresi, 37) ayetinde söz edilen, cennet ehline has bir duygudur tutku. Dünya hayatında nefsin heva ve hevesi anlamına gelen tutkudan kuşkusuz tamamen farklıdır. Mümin kadın ve erkeğin evlilikleri, Allah aşkından kaynaklanan derin bir aşk ve tutku üzerine kuruludur. O aşkla kadın ve erkeğin ruhu açılır ve sonsuza dek eşiyle beraber olur. Bu aşk, dünyevi aşklar gibi geçici ve sonlu değildir. Sonsuzluğa kilitlenmiş bir aşktır; sonsuz ahiret yaşamında da devam edecektir.
Müminlerde çok şiddetli bir muhabbet vardır ve yaşamları derin bir tutkuyla örülüdür. Dinden uzak kişi gerçek aşkı-hak dinlerden gelen tutku kavramını- duymuştur; bilinç altında onu arar. Ancak bulamaz ve tutkuyu yalnızca taklit eder. Mümin ise bunu bilinç altında bilir ve en önemlisi yaşar; Allah ona yaşatır. Çünkü bu özel duyguyu Allah, mümin için yaratır.
Peygamberimiz(sav) bu duyguyu ve kadın nimetini en güzel, en derin yaşamış insandı. Eşlerinde Allah’ın tecellisini görerek, onlara gereken değeri vermiştir. Allah da O’na birçok eş nasip etmiştir. Bazı kişiler Peygamberin (sav) çok evlenmiş olmasını kendilerince eleştirirler. Oysa Allah'ın, bunu sevgili Peygamberimiz (sav)'e nasip etmesinden daha doğal ne olabilir?
Peygamberimiz (sav), "Bana 3 şey sevdirildi; güzel koku, kadınlar ve namaz" buyurur. O, derinliği ve tutkuyu çok iyi bilen bir insandı. Eşlerine çok düşkün ve onlara karşı sevgi doluydu. Peygamberimiz (sav) ile evlilik eşleri için çok büyük bir nimetti ve onun yanında çok güzel yetişmişlerdi.
Peygamberimiz (sav)'in eşleri de onu Allah’ın tecellisi olarak görür, ona büyük aşk ve sevgi duyarlardı. Peygamberimiz (sav) ile evlenmelerinin asıl amacı Allah'ın rızasını kazanmaktı.
O'na Benzemek
"Alemlere Rahmet" olarak gönderilen Peygamberimiz (sav) şakacı, güzel ve hikmetli espriler yapan bir insandı. Çok yakışıklıydı; tertemizdi ve hep mis gibi gül kokardı. Yüzü pembe-beyaz, gözleri simsiyah ve sürmeli, sakalı siyah, kirpikleri uzun ve kıvrıktı. Ortadan ayırdığı ve zaman zaman ördüğü simsiyah saçları omzuna kadar uzanırdı. Vefatı sırasında bile saçlarında çok nadir beyaz vardı. Boynu kalın, omuzları genişti. Acı bir güce sahipti; bölgenin en ünlü ve güçlü pehlivanını bir karşılaşmada birkaç kez yere vurduğu rivayet edilir.
Peygamberimiz(sav)'in, kalpleri imana ısındıran ve Kur’an ahlâkına yaklaştıran sevgisi, ince düşüncesi ve şefkati, bizlerin de kazanmamız gereken önemli özelliklerdir. "... Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır. (Araf Suresi, 157) ayetinin muhatabı olalım ki Rabb'imiz yardım etsin, yollarımızı açsın ve başarı versin. Peygamberimiz (sav) gibi, Allah’ın rızasını, rahmetini ve cennetini kazanmak ise en büyük ödüldür.
"Kim bir müslümandan dünya kederlerinden bir keder giderirse Allah ondan ahiret günü kederlerinden bir keder giderecektir. Kim de müslümanı örterse Allah onu dünya ve ahirette örtecektir. Ve kim bir fakir borçluya kolaylık gösterirse, Allah ona dünyada ve ahirette kolaylık gösterecektir. Kul, (din) kardeşinin yardımında olduğu müddetçe Allah da onun yardımcısıdır. Kim bir yola giderek onda ilim ararsa, bu çalışması sebebi ile Allah ona Cennet'e giden bir yolu kolaylaştıracaktır…” Hz. Muhammed (sav) (İbni Mace/ 1. cilt/ syf.389)
Fuat Türker