Mehmet efendi zengin biridir. Mehmet efendi malını kime güvendiyse hıyanete uğrar. Çalarlar satarlar vesaire en sonunda 1500 koyundan sadece 50 adet kalır. Mehmet efendi bir gün müftüye derdini anlatır. Dürüst kişilerin artık piyasada kalmadığını herkesin düzenbaz olduğunu yalancı olduğunu dolandırıcı olduğunu söyler.
Müftü Mehmet efendiye böyle birinin olduğunu söyler ve bir çobandan bahseder. Çoban temizdir namusludur namazlı abdestlidir der. Bunun üzerine Mehmet efendi eğer bu çoban gerçekten böyle ise bütün malımı da emanet edebilirim der. Çobanı çağırır ve 50 tane koyununu emanet eder. Bunların çoğalması sonucunda beşte birini kendisine vereceğini söyler. Aradan bir yıl geçer çoban elinde bir kap yoğurt ve bir deri ile gelir.
Mehmet efendi merak eder ve koyunlarının nerede olduğunu sorar. Çoban anlatır. Koyunların hepsinin kısır olduğunu ve hiç kuzu alamadığını söyler. Ayrıca koyunları kurtların yediğini kimisinin de hastalanarak öldüğünü söyler. Geriye bir tane koyun kaldığını ve onunda sütünü yoğurt yaptığını o koyununda gelirken kayalıklardan düşüp öldüğünü ve derisini yüzüp getirdiğini söyler.
Mehmet efendi çok sinirlenir ve yoğurt kabını çobanın kafasına geçirir. Çobanda hesabını doğru veren yüzünün akıyla böyle çıkar der.