Osmanlıda bir gemici düşmana esir düşer. Gemici çok zor günler geçirir. Kimi zaman aç kalır açıkta kalır ama bir şekilde dayanmasını bilir. Esaret sürecinde pes etmez sabır eder ve bir gün Osmanlı askerlerinin kendisini bulacağını ümit eder. Bu ümitle yaşar ve aradan yıllar geçer.
Yıllar sonra yaşlandığında düşmanlar yaşlı gemiciyi bir adada yalnız başına bırakır. Bu adada yalnız kalmasına rağmen içindeki o ümit hiç bir zaman kaybolmaz. Bu yaşlı gemici bir gün sabrının sonunda selamet olduğunu görür.
Tüm sıkıntıları bir anda yok olur çünkü Osmanlı gemileri gelip bu yaşlı gemiciyi bulmuştur. Hikayenin en güzeli yanı ise geminin kaptanı da yaşlı adamın öz oğludur.