Herhangi bir şeye ya da çevreye yararlılık açısından bakmanın üzerinde
sorumluluk açısından bakmak var olduğu gibi, görev ve sorumluluk açısından
bakmanın üzerinde de, gönüllülük ve erdemlilik açısından bakmak vardır.
Dolayısıyla sorumluluk kuramının üzerinde de erdemlilik kuramı gelmektedir.
Birine karşı sorumluluklarımızı yerine getirmek, çoğu kere, fıkhi
veya hukuki bir meseledir. Sorumluluğun ötesinde iyilikler yapmak, sevgi
beslemek, feragatte bulunmak ise ahlâk ve erdem meselesidir. Bu husus çevre
için de geçerlidir; ve çevreye erdemli bir insanın bakışıyla bakmak, İslâm
çevre etiğinin daha üst düzey bir kuramıdır. Bu bağlamdaki ayetler saymakla
bitmeyeceği için tek bir kısa örnek yeterlidir. "Kim zerre kadar iyilik
yapmışsa onu görür. Kim de zerre kadar kötülük yapmışsa onu görür." (Zilzal
99/7-8)
Erdemlilik kuramının da birçok ilkesi olabilmekle birlikte, en temel
sayılabilecek iki tanesinin acıma ve sevgi duygularına dayalı “merhamet
ilkesi” ve “muhabbet ilkesi” olduğunu söylemek mümkündür. Menfaatin
üstünde mesuliyet, mesuliyetin üstünde fazilet olduğu gibi, faziletin üstünde
de hikmet veya bilgelik kuramı vardır.