Oruç, çok faziletli bir ibadettir. Bir kudsî hadiste ifade edildiğine göre Allah
“İnsanoğlunun her ameli kendisi içindir fakat oruç bundan hariçtir; o, benim
içindir ve onun karşılığını ben vereceğim” buyurur. Bu ifadesiyle o, oruca
ayrı bir değer verdiğini açıklamaktadır. Hadisin devamında oruç, kalkana
benzetilir (Buhârî, “Savm”, 2). Kalkan, sahibini muhtemel tehlikelerden
koruduğu gibi oruç da oruçluyu çeşitli kötülüklerden ve günahlardan korur.
Yalnız bunun için orucun sırf yeme-içmeyi terk etmekten ibaret kalmaması,
oruçlunun davranışlarına da yansıması gerekir.
Hz. Peygamber bunu ifade etmek üzere “Yalan söylemeyi ve sahtekarlığı
terk etmeyen oruçlu bilmelidir ki Allah’ın onun yeme-içme fiillerini terk
etmesine ihtiyacı yoktur” buyurur (Buhârî, “Savm”, 8). Oruç, aslında yasak
olmayan bazı fiillerin günün belli saatlerinde geçici olarak yasaklanmasıdır.
Bu durum Müslümanın sürekli yasaklardan uzak durması için de bir eğitim
fırsatı verir ve o, Allah’ın istediği gibi bir hayat yaşamaya özen gösterme
alışkanlığı kazanır.
Hz. Peygamberin ifadesiyle “Kim Allah yolunda bir gün oruç tutarsa,
Allah o günden dolayı onun yüzünü cehennemden yetmiş yıllık mesafe kadar
uzaklaştırır” (Nesâî, “Sıyâm”, 44).
Gün boyu oruç tutan bir Müslüman iftar ederken hem Allah’ı memnun
eden bir ibadeti başarıyla yerine getirdiği hem de birtakım yasaklar kalktığı
için sevinir. Aynı Müslüman o gün oruçlu olmaktan kaynaklanan benzer bir
sevinci de âhirette Rabbine kavuşunca yaşayacaktır. Peygamber Efendimiz
Müslümanın bu iki sevinç anına dikkat çeker (Buhârî, “Savm”, 9).
Sağlıklı her Müslümana farz olan Ramazan ayı orucunun da özel bir yeri
ve değeri vardır. Hz. Peygamber bu ayda oruç tutanlara müjde verir (Buhârî,
“İman”, 27; “Savm”, 6): “Ramazan ayını inanmış olarak ve sırf Allah için
oruçlu geçiren kimsenin geçmiş günahları bağışlanır”. Ramazan ayı gelince
cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapatılır ve şeytanlar bağlanır
(Müslim, “Sıyâm”, 1, 2), böylece etkileri azaltılır. Bu, Allah’ın insanlara bir
lutfudur. Ramazan, Allah’ın af ve bağışlamasının çok, rahmet ve
merhametinin bol olduğu bir aydır.
Oruç aynı zamanda bir sabır eğitimidir. Oruçlu günlük alışkanlıklarını
belli bir süre için terk ederek sabretmeye alışır ve aynı zamanda da bundan
dolayı sevap kazanır. Onun için o kadar çok sevap vesilesi vardır ki oruçlu
olmayanların onun yanında yemeleri veya içmeleri bile ona sevap kazandırır
(Tirmizî, “Savm”, 82; İbn Mâce, “Sıyâm”, 45).
Hz. Peygamber’in bildirdiğine göre cennete girecek insanlar dünyadaki
önemli amellerine göre değişik kapılardan hatta bazıları bu kapıların her
birinden ayrı ayrı davet edilecektir. O kapılardan biri de oruçluların girişine
ayrılmış olan “Rayyân” kapısıdır. Bu kapı, onlar girdikten sonra kapatılacak,
başkaları oradan giremeyecektir (Buhârî, “Savm”, 4).
Bir oruçluya iftar açtırmak da büyük sevaptır. Bu sebeple Müslümanlar
Ramazan ayında birbirlerini ve yoksulları iftar sofralarına davet ederler.
Çünkü oruçluya iftar ettiren, oruçlu kadar sevap kazanır ve bu sebeple
oruçlunun sevabından da bir eksilme olmaz (Tirmizî, “Savm”, 82; İbn Mâce,
“Sıyâm”, 45). O tamamen Allah’ın Müslümanlar arasındaki sevgi ve saygıyı,
karşılıklı anlayış havasını değerlendirmesinin sonucudur.