Dinen Necis (pis) Sayılan Maddeler

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11656
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam
Dinen Necis (pis) Sayılan Maddeler
« : 23 Ocak 2018, 16:45:50 »
İslâm’da, istisnalar hariç tutulursa, prensip olarak maddeler asılları itibariyle
temiz kabul edilir. Yani aslolan temizliktir. Pislik ise sonradan olan bir
niteliktir. Bu sebepledir ki, fıkıh kitaplarında sadece dinen necis sayılan
maddeler ve necis sayılma ölçülerine yer verilmiştir. Bir şeyin pis (necis)
veya temiz (tâhir) sayılmasında temel ölçü, daha çok ibadet temizliğine engel
olup olmamasıdır. Buna göre ibadet temizliğine engel olan maddeler pis,
olmayanlar ise temiz kabul edilmiştir. Ancak şuna dikkat etmek gerekir ki,
bir maddenin ibadet açısından temiz sayılması, her durumda o maddenin
yenilip içilmesinin helal olması anlamına gelmez. Mesela, içine ziraî
mücadelede kullanılan zehirli bir ilaç karışmış bulunan fakat rengi, kokusu ve
tadı bozulmamış olan bir su, bu bakımdan temiz sayılsa da, içilmesi yine de
haramdır.

Fıkıh bilginleri dinen necis sayılan ve namaz kılacak kimsenin beden,
elbise ve namaz kılacağı yerde bulunduğu takdirde namazın sıhhatini
engellemeyecek necâset miktarını belirlemeye çalışmışlardır. Bu belirlemeyi
yaparken de hangi maddelerin pis olduğunu açıklamışlardır. Buna göre dinen
ve fıkhen necis sayılan maddeler ana hatlarıyla şöyledir: Akan kan, domuz
eti, sarhoş edici içkiler, insan idrarı, dışkısı, ağız dolusu kusmuğu, eti
yenmeyen hayvanların salyası, eti, idrar ve dışkısı necistir. Etinin yenmesi
ister helal isterse haram olsun, akıcı kanı olan kara hayvanlarından olup dinî
usûle uygun biçimde boğazlanmadan ölen veya öldürülen hayvanların etleri
de necistir. Bu sayılan maddelerin necis olduğunda görüş birliği vardır.

Necis Sayılan Maddelerin Çeşitleri

Necis olan maddeler değişik açılardan kısımlara ayrılmıştır. Akıcı olup
olmaması bakımından necâset, katı (câmid) necâset ve akıcı (mâyi‘) necâset
olmak üzere iki kısımdır. Gözle görülüp görülmemesi açısından da ikiye
ayrılan necâsetin bu kısımları şöyledir: Görülen necâset (necâset-i mer’iyye),
belli bir hacmi olup kuruduktan sonra gözle görülebilen necâsettir.
Görülmeyen necâset (necâset-i gayr-i mer’iyye) ise hacmi olmayan, donup
kalmayan ve kuruduktan sonra gözle görülmeyen necâsettir. Necisliği
hakkında delil olup olmaması veya var olan delilin kuvveti bakımından ise
necâset, hafif (necâset-i hafîfe) ve ağır (necâset-i galîza) gibi kısımlara
ayrılmıştır. Hafif necâsetlerin pis olduğuna dair şer’î bir delil bulunmakla
beraber aksine bir görüş de bulunmaktadır. Bu tür necâsetler söz konusu
delile göre murdar ve pis kabul edilmekte ise de, diğer bir delile göre pis
sayılmazlar. Hafif diye adlandırılmaları da esasen buradan
kaynaklanmaktadır. Ağır necâsetlerin pis olduğuna dair şer’î bir delil
bulunmakta, aksine bir delil ise bulunmamaktadır. Bu sebeple de bunların pis
ve murdar olduğunda görüş birliği bulunmakta ve ağır necâset olarak kabul
edilmektedirler.

Necis sayılan bu maddelerin hangisinin hafif, hangisinin ağır olduğu ve
namazın sıhhatine engel olacak ve olmayacak miktarları fakihler tarafından
ayrıca belirlenmiştir. Bunlarla ilgili bilgi namaz ünitesinde verilecektir.
Burada kısaca şunları söyleyebiliriz: Eti yenen hayvanların idrar ve dışkısı
Mâlikî ve Hanbelîlere göre necis değildir. Şâfiîler bunları necis kabul ederler.
Hanefîlere göre tavuk, kaz gibi kümes hayvanlarının dışkıları ağır pislik,
sığır, koyun, geyik gibi dört ayaklı hayvanların dışkıları, at, eşek ve katırın
idrar ve dışkısı, havada pisleyip kaçınılması zor olduğu için, atmaca, kartal,
güvercin gibi kuşların dışkıları ise hafif pislik kabul edilir.

Canlı hayvanların bedenleri temiz kabul edilmiş, domuz ve köpeğin
durumunda ise farklı görüşler ileri sürülmüştür. Canlı hayvanların idrar ve
dışkıları etinin hükmüne göre değerlendirilmiş; eti yenen hayvanlarınki hafif,
yenmeyenlerinki ise ağır pislik olarak nitelendirilmiştir. Eti yenen ancak dinî
usûle göre boğazlanmadan ölen hayvanların derisi tabaklama işleminden
geçirilince temiz kabul edilmiştir. Eti yenmeyen hayvanların derisi de
tabaklama işleminden sonra temiz sayılmıştır. Hanefiler domuzu, Şâfiîler ise
köpek ve domuzu bu hükümden hariç tutarak tabaklansa bile onların
derilerinin temiz olamayacağı hükmünü benimsemişlerdir. Hanefiler,
boğazlanmadan ölmüş ve murdar olmuş (meyte) hayvanın içine kan girmemiş
olan boynuz, kemik, diş ve tüy gibi katı parçalarını temiz saymışlardır.

İnsanın idrarı, dışkısı, ağız dolusu kusmuğu, kanı, kadınlardan gelen kanlar,
erkeklerden gelen meni, mezi ve vedi de ağır necâset grubunda sayılmıştır.