Hâricîlerin Hz. Ali’ye Karşı Ayaklanmaları

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
Hâricîlerin Hz. Ali’ye Karşı Ayaklanmaları
« : 15 Ocak 2018, 15:37:11 »
Hâricîler, Sıffîn savaşından sonra tahkimin kabul edilmesi üzerine ortaya
çıkan bir fırka olarak kabul edilse de, fırkanın temel görüşlerinin Hz. Osman
dönemindeki siyasî çatışmalardan ve Hz. Osman’ın öldürülmesinden
bağımsız olmadığı anlaşılır. Hâricîlerin sonraki dönemlerde de Hz. Osman’ın
öldürülmesi olayına sahip çıkmaları, bu fikrî ilişkiyi gösterir. Ayrıca Hâricî
liderleri arasında zikredilen Hurkûs b. Zuheyr’in Hz. Osman’a karşı
ayaklanmak üzere Basra’dan gelen grubun içinde yer aldığı da bilinmektedir.

Hâricîliğin Doğuşunu Hazırlayan Etkenler

İslâm tarihinin çok erken bir döneminde tarih sahnesine çıkan Hâricîlerin,
kendilerine özgü düşünce ve tavırları, Müslümanların büyük bir bölümünün
sevgisini kazanan Ashâbın ileri gelenlerine karşı takındıkları tutum,
kendileriyle aynı düşünceleri paylaşmayan Müslümanlar hakkındaki katı
görüşleri ve tutumları, onlarla ilgili birçok konunun tartışılmasına neden
olmuştur.

Hâricîlik hareketinin doğuşundaki en önemli etken, bedevîlikten şehir
hayatına geçen Arap toplumunun geçirdiği değişimdir. Bu geçiş sürecinde,
çeşitli faktörlerin etkisinde kalan insanların farklı tavırlar sergilemeleri, aynı
kabileden oldukları halde, karşı karşıya gelebilmeleri de bunu
göstermektedir.

Hâricîliğin ortaya çıkışındaki önemli etkenlerden biri, toplumun zamanla
siyasal konulara daha fazla ilgi duymasıdır. İlk iki halife zamanında taşradaki
Müslümanların yönetim işlerine karışmaya pek zamanları olmamıştı. Zaten
yönetimden duyulan memnuniyet, böyle bir şeye ihtiyaç da bırakmamıştı.
Halkın siyasal taleplerine karşılık bulması, yönetimle ilişkilerin düzgün
gitmesinde önemli bir etkendi.

İlk dönemdeki siyasal hareketlerin doğuşunda, Müslümanların
karşılaştıkları siyasal sorunları çözmek için Kur’ân ve sünnette kendilerine
dayanak olabilecek kesin nasların bulunmayışı, meselelerin kişilerin düşünce,
yorum, tefsir ve kanaatlerine açık olmasının da anılmaya değer bir etkisi
vardır.

Müslümanlar, kısa zamanda çeşitli milletlerin yaşadığı birçok ülkeyi
fethedince orada yaşayan insanlarla kültür alışverişinde bulundular. Söz
konusu milletlerin İslâm dinini kabul etmeleriyle bu alışveriş daha da
hızlandı. İslâma yeni girenlerin eski dinlerinden, gelenek ve göreneklerinden
birçok şeyi yeni hayatlarında da devam ettirmiş olmaları kaçınılmazdı. Bu da
mezheplerin doğuşuna sebep olacak tartışmalara katkıda bulunmuş olmalıdır.
Bu etkenin yanısıra şahısların olaylar karşısındaki tavırları, aldıkları dinî
eğitim, nasları anlama ve yorumlama yetenekleri de Hâriciliğin doğuşunda
önemli bir etkendir. Hâricîleri incelediğimizde, kendilerinden farklı
düşüncelere sahip kimselere karşı katı tutum takındıkları, nasları yüzeysel bir
şekilde anladıkları, bununla birlikte samimiyetleriyle temayüz ettiklerini
görürüz.

Hâricîlerin ortaya çıkışında, özellikle Hz. Osman döneminde toplumun
siyasetle daha fazla ilgilenmesi, valilerin ve halifenin icraatlarını
sorgulamaya başlamasının da önemli etkisi olduğunu unutmamak gerekir.
Bunlardan başka zikredilmeye değer önemli etkenlerden biri, toplumun
yaşadığı ekonomik değişim sürecidir. Özellikle fetihlerden sonra Arapların
daha önce hayal edemedikleri kadar önemli maddî olanaklara sahip olmaları
ve devletin ekonomik politikalarına yönelik istekleri, muhalefetin
gelişmesine, dolayısıyla Hâricîlik hareketinin doğmasına katkı sağlayan
hususlardan biri olarak değerlendirilebilir. Öte yandan zenginliğin
paylaşımında ortaya çıkan sorunlar da gerginliği besleyen bir etken olarak
karşımıza çıkmaktadır.