Salâ Hakkında Bilgi

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
Salâ Hakkında Bilgi
« : 10 Ocak 2018, 11:41:42 »
Arapça’da “duâ” ve “namaz” anlamlarına gelen salâ (salât) Hz.
Peygamber’e Allah’tan rahmet ve selâm temenni eden, onu metheden,
onun şefâatını dileyen, aile fertlerine ve yakınlarına dua ifadeleri içeren,
belirli bestesiyle veya serbest olarak okunan güftelerin genel adıdır.

Sözleri Arapça ve mensur olup bir kısmı besteyle okunan salâlar,
okundukları yere ve zamana göre adlandırılmışlardır. Daha çok camideki dinî
mûsiki icraları arasında yer almışsa da tekkelerde ve çeşitli dinî-tasavvufî
toplantılarda bazan bir kişi tarafından, bazan toplu olarak bir kısmı besteyle,
bir kısmı irticâlen okunan salâlar vardır.

Salâlar minarede sabahleyin ezandan önce; öğle, ikindi ve yatsıda ezandan sonra müezzinler tarafından okunur.

Salâlar da ezanlar gibi iki veya daha fazla müezzin tarafından verilebilir. İki
müezzinin karşılıklı okuduğu salâya “çifte salâ” adı verilir. Sabah salâsının
dışındakiler, vakit ezanının makamında irticâlî olarak icra edilirdi.

Salâların çeşitleri şöyle sıralanabilir:

A- Sabah salâsı:

Sabah ezanından önce, dilkeşhâverân makamında ve tesbit
edilmiş bestesi esas alınarak okunur. Eserin bestekârının Buhûrîzâde
Mustafa Itrî Efendi (ö. 1711) olduğu hakkındaki görüş yaygın ise de
Hatib Zâkirî Hasan Efendi (ö. 1623) tarafından bestelendiğini söyleyenler
de vardır.

Sabah salâsının güftesi üç bölümden oluşmaktadır:
1- es-Salâtü ve’s-selâmü aleyk
2. Yâ seyyidenâ yâ ResûlAllah
Yâ seyyidenâ yâ habîbAllah
Yâ seyyidenâ yâ nebiyyAllah
Yâ seyyidenâ yâ hayra halkillâh
Yâ seyyidenâ yâ nûra arşillâh
3. Allah, Allah, Allah, mevlâ hû.

Okunuşu şöyledir: Peygamberimizin sıfatları olan 2. bölümün her bir
bendinin icrasından sonra 1. bölüme dönülür ve sonunda 3. bölümle bitirilir.

B- Cuma ve Bayram Salâsı:

Bayram namazları ile cuma namazından önce
müezzin mahfilinde müezzinler tarafından karşılıklı okunurdu. Bayatî
makamındaki eserin bestekârı Hatîb Zâkirî Hasan Efendi’dir. Eserin
metni şöyledir:
1. Yâ mevlâ Allah
2. Leyse’l-îdü limen lebise’l-cedîd
İnneme’l-îdü limen hâfe mine’l-vaîd
Leyse’l-îdü limen rakebe’l-matâyâ
İnneme’l-îdü limen terake’l-hatâyâ
Leyse’l-îdü limen beseta’l-bisât
İnneme’l-îdü limen tecâveze ala’s-sırât
Leyse’l-îdü limen tezeyyene bi-zîneti’d-dünyâ
İnneme’l- îdü limen tezevvede bi-zâdi’t-takvâ
Leyse’l- îdü limen nazara envâi’l-elvân
İnneme’l- îdü limen nazara cemâli’r-Rahmân
3. Ve salli ve sellim alâ es‘adi ve eşrefi nûri cemîi’l-enbiyâi ve’l-mürselîn
4. Ve’l-hamdü lillâhi rabbi’l-âlemîn.

Eser şu şekilde okunur: 1. bölüm cumhuren, ikinci kısım bir kişi
tarafından okunur. Beş cümleden ibaret olan 2. kısımda her cümle “Yâ mevlâ
Allah” nidasıyla başlar. Daha sonra bir kişi tarafından okunan 3. bölümün
ardından cumhur olarak okunan 4. bölümle salâ sona erer. Günümüzde bu
şekliyle, bayram ve cuma günleri cami içerisinde salâ okunma âdeti
kalkmıştır.

C- Cenaze Salâsı:

Vefat haberinin duyurulması amacıyla minarelerde
okunan salâtü selâm ile cenazenin kabre götürülüşü sırasında düzenlenen
cenaze alayında ve definden sonra okunan salâ olmak üzere iki çeşittir.

a) Minarelerde okunan cenaze salâsı, belli bir vakti olmayan cenaze
namazının kılınacağı zamanı haber vermek maksadıyla okunur. Bu
âdetin ilk olarak Mısır’da Fâtımîler zamanında başladığını
kaynaklardan öğrenmekteyiz. Günümüzde bu şekildeki salâ âdeti,
namaza katılacak kimselerin hazırlanması için cenazenin kıldırılacağı
vakit namazından bir saat kadar önce okunmak suretiyle devam
etmektedir.

b) Cenaze namazından sonra teşkil edilen cenaze alayı sırasında okunan
salâ ise bir çeşit zikir şeklinde ve cemaatin de katılımıyla icra edilirdi.
hüseynî makamındaki bu eser Hatîb Zâkirî Hasan Efendi tarafından
bestelenmiştir.
Eserin metni şöyledir:
1- Lâ ilâhe illallâh vahdehû lâ şerîke leh ve lâ nazîra leh, Muhammedün
emînullâhi hakkan ve sıdkan, Allâhümme salli alâ seyyidinâ
Muhammedin ve alâ
2. Ve alâ âli Muhammed.
3. Ve salli ve sellim alâ es‘adi ve eşrefi nûri cemîi’l-enbiyâi ve’l-mürselîn
4. Ve’l-hamdü lillâhi rabbi’l-âlemîn.

Eserin okunuşu şöyledir: 1. ve 3. bölümler tek kişi, 2. ve 4. bölümler ise
cumhur olarak okunur. Ayrıca cenaze defnedildikten sonra tekrar bir defa
daha okunarak mezarlık terk edilirdi. Günümüzde bu şekliyle bir cenaze
defni artık yapılmamaktadır (Bu üç salânın notası için bakınız: Suphi Ezgi,
Temcid-Na‘ı-Salât-Durak, İstanbul 1946, s. 12-14).

D- Salât-ı Ümmiyye:

Hz. Peygamber’e, aile fertlerine ve yakınlarına dua ifadelerinden ibarettir.

Mevlid merasimleri, tarikat zikirleri icrası, sakal-ı şerif ve hırka-i saadet ziyareti, teravih namazlarında her dört rekâttan
sonra (ilâhi okunmadığı zamanlarda) olmak üzere çeşitli dinî törenlerde,
belirli bestesi ve güftesiyle toplu olarak okunur.

Diğer salâlar gibi Arapça olan salât-ı ümmiyye camilerde cumhur
müezzinliği çerçevesinde icra edilir. Segâh makamında bestelenen eserin
bestekârının Buhûrîzâde Mustafa Itrî Efendi olduğu görüşü yaygın ise de
Suphi Ezgi, Hatîb Zâkirî Hasan Efendi’ye ait olduğunu kaydetmiştir.

Salât-ı ümmiyyenin metni şöyledir:
“Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedini’n-nebiyyi’l-ümmiyyi ve alâ âlihî ve sahbihî ve sellim”.

Bu salânın adının metinde geçen “nebiyyi’l-ümmiyyi” ifadesindeki “ümmî”
kelimesinden kaynaklanmış olması muhtemeldir.

Camilerde, farz namazlarında selâm verildikten sonra tesbihata geçmeden
önce bazan imamın tek başına, bazan da cemaatin katılımıyla okunan ve

“Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin salâten tüncînâ...” diye
başlayan “salât-ı münciye” ile çoğunlukla teravih namazlarının sonundaki
duaya geçmeden önce müezzinlerin birlikte okudukları “Allâhümme salli
ale’l-Mustafâ” ifadesiyle başlayan mâhur makamındaki salâtü selâmdan da
söz etmeliyiz.

Tekkelerde birbirlerinden farklı, değişik adlarla anılan pek çok salâ
okunmaktaydı. Bunlar arasında, yaygın biçimde okunması sebebiyle özellikle
Kādiriyye, Rifâiyye ve Sa‘diyye gibi bazı tarikatlarda evrattan önce okunan
“salât-ı kemâliyye”nin ayrı bir yeri vardır.