Mersiye Hakkında Bilgi

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
Mersiye Hakkında Bilgi
« : 10 Ocak 2018, 11:23:43 »
Bir kimsenin ölümünden sonra onun iyiliklerini, üstün sıfatlarını
ve ölümünden duyulan acıyı dile getirmek için yazılan manzume
anlamına gelen mersiye, dar çerçevede Hz. Hüseyin ve diğer Ehl-i beyt
mensuplarının Kerbelâ’da şehid edilmeleri üzerine yazılan eserler için
kullanılmıştır.

Arapça, Farsça ve Türkçe yazılan bu manzumelerin,
“mersiyehan” ve “nevhâhan” denilen sanatkârlar tarafından besteli veya
irticâlî olarak okunmaları, Türk din mûsikisinde “mersiye” adı verilen bir
şeklin doğmasına sebep olmuştur.

İlk olarak Irak Büveyhî Hükümdarı Muizzüddevle’nin 10 Muharrem
345’te (8 Şubat 963) Bağdat’ta başlattığı matem törenleri zamanla Şiî
çevreleriyle Sünnî tasavvuf çevrelerinde yaygınlık kazanmış, İslâm
dünyasının çeşitli bölgelerinde muharrem ayının ilk on gününde, özellikle
onuncu gün ve gecesinde yoğunlaşmış ve muharrem giderek bütünüyle bir
matem ayına dönüşmüştür.

Türk edebiyatında, bilinen en eski Kerbelâ mersiyeleri Âşık Yûnus ve
Yazıcıoğlu Mehmed (ö. 1451) tarafından yazılmış ve besteli olarak
yüzyıllarca okunagelmiştir.

Muharrem ayı süresince başta Bektaşî tekkeleri
olmak üzere bütün tekkelerde ve camilerde mersiyeler okunurdu. Mersiye
okuma geleneği özellikle kıyamî ve devranî tekkelerinde rağbet bulmuştu ve
muharremin onundan otuzuna kadar bu tekkelerin zikir günü ve gecesi aşure
dağıtılır, kurbanlar kesilir, mersiye okutturulurdu. Tekkelerde muharrem
ayındaki zikirlerde, Hz. Hüseyin ve Kerbelâ şehidlerine saygı ifadesi olarak
enstrüman kullanılmazdı. Ayrıca İstanbul’da XIX. yüzyılda “goygoycular”
adıyla anılan ve muharrem aylarında sokaklarda aşure erzakı toplayan gruplar
vardı. Diğer taraftan bu ayda sokaklarda Kerbelâ şehidleri için su dağıtan
sebilcilerden de burada söz etmek gerekir.

Mersiyeler tekkelerde kendilerine has tavır ve edâ ile bestelenmiş şekliyle
veya irticâlen okunurlardı. Bestelenmiş mersiyelerin en eskilerinden biri,
sözleri Yazıcıoğlu Mehmed’e ait “Rivayette gelir bir gün Resûlullah olup
dilşâd “mısraıyla başlayan Hatîb Zâkirî Hasan Efendi’nin nühûft
makamındaki bestesidir.