Ünite 8: Hadis Öğrenim ve Öğretim Yöntemleri - Konu Özeti

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
Giriş
Bir hadisi belli kurallar çerçevesinde öğrenmeye
tahammül, bir hadisi ezberden ya da bir kitaptan usulüne
uygun olarak rivayet etmeye de eda denmektedir. İkisi
birlikte tahammülü’l-ilm kavramıyla ifade edilmektedir.

Hadis Öğrenim ve Öğretim Yöntemlerinin
Tarihsel Arka Planı


Başlangıcından Hicri 3.yüzyılda temel hadis kitaplarının
yazılmasına kadarki süreçte hadislerin tedvin ve tasnifi
için ihtiyaçlara göre kurallar geliştirilmiş ve
uygulanmıştır.

Sahabeler hadisleri bizzat Hz. Peygamber’den işiterek
(müşafehe), onun davranışlarını görerek (müşahade) ve
diğer sahabelerden duyarak öğrenmekteydi.
Öğrendiklerini genellikle hıfz yoluyla ezberleyip
unutmamak için de aralarında müzakere etmekteydiler.
Ancak unutmamak için yazmaya başlayan sahabelerle
birlikte Hicri 2.yüzyılın başında yazma geleneği oluşmaya
başlamıştır. Bununla beraber bazı sorunlar gelişmiştir.
Arap dili harekeler olmadığı için yazıya uygun değildi.
Ayrıca İslam toprakları da genişlemekte olduğu için Arap
olmayan Müslümanlar hadis metinlerini okuma ve
yazmada büyük sorun yaşıyorlardı. Bu ve bunlar gibi
sorunları öğrenmek amacıyla hadis öğrenim ve öğretim
metotları geliştirilmiştir.

Hadis öğrenim ve öğretiminde ortaya çıkan bu sorunlara
karşı iki ana tedbir alınmıştır. Bunlar sahifelerden yapılan
istinsahlarda hatalar olacağına dikkat çekmek ve sema ve
kıraat metotlarını geliştirmektir.

O dönemde ayırt edici noktalama işaretleri olmadığı için
muhaddisler sahifelerden yapılacak istinsahlarda hatalar
bulunabileceğine dikkat çekmiştir. Bu konuda Haccac b.
Ertat (ö.149/766) “(Doğrudan) kitaptan rivayet edenlerden
sakının, zira onların Amr’ı Ömer yapma gibi hataları her
zaman mümkündür” demiştir. Böyle durumlarda
metinlerin hadis ehillerine arz edilmesi uyarıları
bulunmaktadır.

Doğrudan sayfadan rivayet edenler sahafî olarak
tanımlanmaktadırlar. Bu kimselerin rivayetleri geçersiz
sayılmıştır. Hadis âlimleri “Kur’an’ı doğrudan mushaftan
öğrenenlerden, hadisi de yazılı rivayet eden sahafîlerden
almayın” diyerek uyarılarda bulunmuşlardır. Sema ve
kıraat metotları hadis rivayetinde uyulması gereken bir
zorunluluk haline getirilmiştir.

Hadis Öğrenim ve Öğretim Yöntemleri

1. Semâ’ ve Kıraât: Bir terim olarak sema, hadis
hocasının hadisleri okuması, öğrencilerin de bizzat
dinlemesidir. İmla yöntemi de sema içerisinde
sayılmaktadır. Anlam olarak imla da hocanın okuduğu
hadisi öğrencisine yazdırmasıdır. Kıraat ise
öğrencinin hadisleri bizzat hocasına okuması ve
başkasının okuduğunu işitmesi yoluyla hadis
almasıdır. Hadislerin hocalardan sema ve kıraat
yoluyla öğrenildiği oturumlara sema ve kıraat
meclisleri adı verilmiştir. Bu meclislerde bir kitabın
tamamını veya bir kısmı alan öğrenciye hocası
tarafından bitiriliş tarihi ve yeri belirtilen diploma
anlamında bir yetki verilirdi. Sema ve kıraat metotları
istinsah edilmiş metinlerdeki yazı hatalarını düzeltme
amacı taşımaktadır.

2. İcâzet, Münâvele ve Mükâtebe: İcazet terimi hocanın
sema ve kıraat olmaksızın öğrencisine bütün veya bir
kısım rivayetlerini rivayet etmesine izin vermesi
demektir. Bu izin sözlü ya da yazılı olabilmektedir.
Tartışmalara sebep olan bu yöntem hadis öğrenimini
kolaylaştırmak ve hadis kültürünü yaymak amacıyla
kullanılmıştır. İcazet veren hocaya mücîz, isteyen
öğrenciye müstecîz veya mecâzün leh denilmektedir.

İcazet dokuz farklı şekilde verilebilmektedir. Bunlar:
• Muayyen (belirli) icazet
• Kitap belirtilmeden verilen icazet
• Umumi icazet
• Belirsiz bir kitap için veya belirsiz bir şahsa
verilen icazet
• Şarta bağlı icazet
• Doğmamış çocuğa verilen icazet
• Mümeyyiz olmayan çocuğa verilen icazet
• İleride elde edilecek rivayetlere verilen
icazet
• İcazetle elde edilen bazı hadisleri veya kitabı
rivayet etmeye verilen icazet
Münavele hadis hocasının hadislerini içeren kitabını
rivayet etmesi için öğrencisine elden vermesi ve
kitabın kendisine ait olduğunu ifade etmesi demektir.
Münavele icazetli ve icazetsiz olmak üzere iki
şekilde verilmektedir.

Mükatebe ise hadis hocasının rivayet hakkı bulunan
hadislerinin tamamını ve bir kısmını yakınında veya
uzağında bulunan bir öğrencisine yazarak iletmesidir.
Tüm bu yöntemler ancak sema ve kıraat yöntemleri
mümkün olmadığında kullanılma şartına
bağlanmıştır.

3. İ’lâm, Vasıyyet, Vicâde: İ’lam hadis hocasının hadis
kitabını veya hadisi rivayeti için herhangi bir
açıklamada bulunmadan öğrenciye göstererek sema
yoluyla aldığını söylemesidir. Vasıyyet, hadis
hocasının rivayet ettiği bir kitabı seyahat veya
ölümünden önce birine vasiyet etmesi anlamındadır.
Vicade ise bir kişinin herhangi bir ravinin bazi
hadislerini ya da el yazısı ile yazılmış kitabını bulup
ele geçirmesidir.

İlk asırlarda i’lam ve vasıyyet metodlarının
kullanıldığına dair örnekler bulunmaktadır. Ancak bu
dönemde vicade yoluyla rivayetlere izin
verilmemiştir.

Hadis rivayetlerinde en güvenilir yöntemler sema ve kıraat
olmuştur. İlk dönemlerde bunlar arasında farklılık
görülmemişse de daha sonraki dönemlerde sema
yönteminin daha güvenilir olduğu kabul edilmiştir. Diğer
yöntemlerin de ancak ve ancak sema ve kıraat
yöntemlerinin kullanılması mümkün olmadığında
kullanılması uygun bulunmuştur. Çünkü Semâ’ ve kırâat
metotlarında, rivâyet hakkı istenen yazılı metnin, hoca ve
talebe tarafından birlikte gözden geçirilip, hataların
düzeltilmesi mümkün olmaktadır. Ancak icâzet ve
münâvele yöntemlerinde genelde hadis öğrencisinin elde
ettiği nüshayı hocadan rivâyet hakkı istemesi şeklinde
olmaktaydı. Bu durumda yazılı metindeki hataların
düzeltilmeden nakledilmesi ihtimali vardı.

Hadis öğrenim ve öğretim yöntemlerinde tüm metotlar
aynı şekilde güvenilir değildi. Bu konudaki değerlendirme
rivayet lafızlarının göreviydi. Rivayet lafızları hadisin
hangi metotla rivayet edildiğini belirten lafızlardır.
Rivâyet lafızları masdarlarıyla anılırlar. İsnadda yer alan
rivâyet lafızları hakkında bilgi verilirken ( حدثنا
:haddesenâ) için tahdîs, ( اخبرنا : ahberenâ) için ihbâr, (
عن: an) için an’ane şeklinde masdarları kullanılır. Örneğin,
“Falan bu rivayeti tahdîs ya da an’ane ifadesiyle nakletti”
denir.

Hadis Öğrenmek Amacıyla Yapılan Yolculuklar

Sema ve kıraat metotları öğrencileri hadis öğrenmek
amacıyla yolculuklara yönlendirmiştir. Bu yolculuklara
rihle fi talebi’l hadis, yolculuk yapan kişilere de rehhale,
cevvale ve tavvafü’l-ekalim denmiştir. Bu yolculuklar
sahabe döneminde başlamış ancak zamanla yazım
kurallarının gelişmesiyle azalmıştır. 5. (11.) yüzyılda
medreselerin, 6. (12.) yüzyılda da darülhadislerin
açılmasıyla hadis amacıyla yapılan yolculuklar sona
ermiştir.

Kitapların Naklinde Uygulanan Kurallar

İlk beş yüzyılda çoğunlukla sema ve kırat yöntemlerinin
kullanılmasından dolayı rivayetler güvenilirliğini
korumaktaydı. Beşinci yüzyıldan sonraki nakil döneminde
ise nüshaların güvenilirliğinden tereddüt edildiği için
yazım kuralları, nüshaları karşılaştırma ve tashih usulleri
geliştirilmiştir.

Bir kitabın rivayet edilmesi için öncelikle rivayet edilenin
el yazısıyla yazdığı asıl eser ve nüsha karşılaştırılmıştır.

Bu sırada asılda ya da nüshada otaya çıkan hatalar
aşağıdaki gibi düzeltilmiştir:
1. Hata düzeltilmeden hatalı kısım üzerine dikkat
çekmek için sah işareti konulur.
2. Sah işareti konulur ve yanına doğrusu yazılır.
3. Hatalı kısmın üstüne yazıya temas etmeyecek
şekilde çizgi çekilir.
4. Hatalı kısmın üzeri çizilerek iptal edilir.
5. Hatalı kısmın başına ve sonuna sıfır (o o)
şeklinde boş daire konulur.
6. Hatalı kısma yan yana noktalar (…) konulur.
7. Hatalı kısma < > şeklinde işaret edilir.
8. Hata yapılan kısma سهو ve kelimesi yazılır.

Bunların dışında kullanılan yazının keskin bir aletle
kazınması veya mürekkebin ıslak bir bez ya da parmakla
silinmesi gibi yöntemlere şiddetle karşı çıkılmıştır.
Metin içinde tespit edilen eksiklikler yazının akışını
engellememek amacıyla kitabın kenarına yazılır. Bu
yönteme lâhak denilmektedir.

Yazılı metinlerde her bir kopyalama bozulma riskini
artırmaktadır. Bu nedenle yukarıda bahsedilen kurallar
geliştirilmiş ve beşinci yüzyıldan sonraki yazmalarda
oldukça işe yaramıştır. Bunlar dışında arapça’daki benzer
harf ve kelimelerin yanlış okunmasını önlemek amacıyla
kitaplar da yazılmıştır. Askerî olarak bilinen Hasan b.
Abdullah ve Hattâbi olarak bilinen Hamd b. Muhammed
bu konuda eser vermiş önemli âlimlerdir. Askerî’nin
Tashîfâtü’l-muhaddisîn isimli eseri bu alandaki en önemli
eser olarak kabul edilirken, ikinci sırada Hattâbî’nin Islâhu
ğalati’l-muhaddisîn adlı eseri bulunmaktadır.

Müttefik ve müfterik başlığını taşıyan kitaplar isimleri
aynı olduğu için karıştırılan ravileri ayırt etmek için
yazılmıştır. Mü’telif ve muhtelif başlıklı kitaplar da
yazılışları aynı okunuşları farklı isimlerin karıştırılmasını
önlemek için yazılmıştır. Mübhemât isimli eserler ise
isnadlarda kimliği tam olarak belirtilmeyen râvilerin
kimliklerini ortaya koymak amacı taşımaktadırlar.

Hadis Kitabı Okuma Stilleri

Hadis tarihine genel olarak bakıldığında İslamiyet’in
doğuşundan sonraki ilk beş yüzyılda öğrenci ve hocalar
arasında birebir ilişki yoluyla rivayet yöntemi
kullanılmıştır. Beşinci yüzyıldan sonra Nakil Dönemi
olarak bilinen dönem başlamıştır. 5. (11.) ve 6. (12.)
yüzyıllardan sonra medrese ve darülhadislerin
kurulmasıyla birlikte hadislerin rivayetinden öte hadis
kitaplarının nakli ve okunması söz konusu olmuştur. Hadis
kitaplarının okunması ve nakledilmesi de yine belli
kurallar çerçevesinde olmuştur. Bunlar: okuyup geçme,
açıklama ve araştırma ve geniş açıklamalı yöntemdir.

• Okuyup geçme yöntemi: Serd yöntemi de denilen
bu yöntemde konunun uzmanları tarafından
hadisler hızlıca okunup geçilmekte, ancak gerekli
durumlarda ara verilip açıklama yapılmaktadır.

• Açıklama ve araştırma yöntemi: Hadis kitabının
öğrencilere okutulması ve anlayamadıkları
yerlerde hocanın açıklama yapması yöntemidir.
Bu yöntem genellikle ders sırasında başvurulan
bir yöntemdir.

• Geniş açıklamalı yöntem: Bu yöntem genellikle
bir hadis kitabının halkı bilgilendirilmek
amacıyla kullanıldığı durumlarda başvurulan bir
yöntemdir. Bu yöntemde halkın ilgisini çekecek
kıssalar ya da kısa hikâyelere yer verilmektedir.