Orduda öyle paşalar vardı ki, Allah dostlarının himmetine mazhar olmuştu. Bunlardan birisi de Mirliva Cevdet Paşa idi. Boğaza çöreklenen düşman donanmaları karşısında mahzun bir durumda iken uyuya kalmış ve bir rüya görmüştü. Rüyasında hatiften bir ses işitti.
–“Ey Cevat! Sizler Allah Teala’nın yüce kelamına hürmet ve tazim edersiniz. Bunun için Cenab-ı Hakkın yardımı size müjdeler olsun! Şu denizin üzerine bir bakıver.”
Cevat Paşa denizin üzerine baktığında, bir nur cümbüşü arasında “kef” ve “vav” harflerini gördü. Ardından uyandı. Ertesi gün bir muamma içinde rüyasını düşünürken az ilerde kendisini süzen nur yüzlü bir zata rastladı. O zat, Paşa’ya yaklaştı ve bir derdi olup olmadığını sordu. Paşa da, olup bitenleri anlattı.
O Allah dostu, Paşa’nın anlattığı muammayı deruni bir vukufiyetle açıkladı:
“Evladım! Deniz üzerinde gördüğün nur, zaferimize alamettir. Kâfirlerin bu topraklara sahip olamayacağını gösterir. “Kef” ve “vav” harfleri ise “ebced” hesabına göre 26 eder. O halde deponuzdaki 26 mayını döşemeniz, zaferin en büyük hamlelerinden biri olacaktır.”
Bu sözlerin ardından nur yüzlü zat gözden kaybolurken, paşa vakit geçirmeden söylenen mayınları döşemeleri için derhal emir verdi.
Nusret Mayın Gemisi ile döşenene mayınlar, Yüzbaşı Hakkı Bey’in kumandasında vazifesini mükemmel bir şekilde yerine getirdi.
Gece yarısı denize salınan mayınların her biri besmele, tekbir ve salavatlar ile suya yerleştirildi.
Sizinde malumunuz olduğu üzere düşman donanması sırf bu mayınlar sebebiyle çok büyük zayiat verdiler.