Bu gazetenin okuyucuları, imanın şartlarının 6 değil 5 olduğunu söyleyen Mustafa İslamoğlu’nu iyi bilirler. Ona göre, kadere iman Müslümanlar tarafından imanın şartları içine sonradan sokuşturulmuş. Sanki Müslümanlar işi-gücü bırakıp, İslam inancına fazladan şeyler sokuşturmakla uğraşmışlar.
Kadere iman ile alâkalı hadisler de külliyyen uydurma imiş.
İslamoğlu, takke ve sarık hakkında da şöyle diyor:
“Çok örnek gördüm de bi tanesini size söyleyim. Bi genç, “Takkem olmadığında namaz kılmıyorum”dediği anda ben bid’atın ne bela olduğunu bi kez daha anladım. Evet, takkeyi dinin öyle bir parçası zannettirmişler buna ki… Takke dinin parçası…
Takkenin dinle, dindarlıkla, İslam’la hiçbir alâkası yok.
Sarığın da yok. Sarık konusunda sahih bir hadisin olmadığını zaten âlimler, işin uzmanları, muhaddisler (hadis âlimleri) söylemişler.”
Değerli okuyucu! Yeryüzünde, aklı başında olup da takkesi olmadığı için namaz kılmayan ve “Takke dinin bir parçasıdır” diyen bir kimse yoktur.
Ama İslamoğlu var diyecek ki o vesileyle takke ve sarık üzerinden ehl-i sünnete hücum edebilsin…
“Sarık konusunda sahih bir hadisin olmadığını zaten âlimler, işin uzmanları, muhaddisler (hadis âlimleri) söylemişler” diyerek de muhaddislere iftira ediyor.
Şimdi önce, “Sarığın dindarlıkla, İslam’la hiçbir alâkası yok” diyen İslamoğlu’nun, İslam’la alâkası olmayan(!) sarıklı fotoğrafını görelim, arkasından da sarık ve takkeyle alâkalı hadis-i şerifleri.
İşte hadis-i şerifler:
1- Ebû Kebşe el-Enmârî anlatıyor:
“Resûlüllah’ın (aleyhissalâtü vesselâm) ashabının takkeleri geniş idi.” (Tirmizî / Libas)
2- Muhammed b. Rükâne babasından rivâyet ediyor:
“Bizimle müşrikler arasındaki fark, takkeler üzerindeki sarıklardır.” (Ebû Dâvud / Libas, Tirmizî / Libas)
3- Müslim, Sahih’inde Amr b. Hurays’den naklediyor:
“Allah Resûlü’nü minberde, başında siyah bir sarık varken gördüm. Sarığın ucunu iki omuzu arasına sarkıtmıştı.” (Müslim / Hac, Ebû Dâvud / Libas. Nesâî / Zînet)
İbni Ömer (r.a.) Resûlüllah’ın sarığın ucunu hep sarkıttığını söylüyor.
4- Müslim, Sahih’inde Câbir b. Abdillah’dan naklediyor:
“Allah Resûlü, (fetih günü) Mekke’ye başında siyah bir sarık olduğu halde girdi.”
5- Abdurrahman b. Avf radıyallâhü anhten:
“Resûlüllah (s.a.v.) bana bir sarık sardı. Onu önümden ve arkamdan birkaç parmak sarkıttı.” (Ebû Dâvud)
6- “Resûlüllah (s.a.v.) başında siyah bir sarık olduğu halde halka hutbe okudu.”(Müslim / Hac)
7- Ebül Müleyh babasından rivâyet ediyor. Resûlüllah aleyhissalâtü vesselâm şöyle buyurdu:
“Sarık sarın ki hilminiz (huy yumuşaklığınız) artsın.” (Câmiüs Sağîr)
8- “Bedir ve Huneyn harplerinde Müslümanlar’a sarıklı melekler yardım etti. Sarık, müminle, kâfiri ayırt edici bir alâmettir.” (Deylemî)
9- “Takke üzerine sarık sarmak, müşriklerle aramızdaki farktır. Sarığın her dolaması için bir nur ihsan olunur.” (İmam Mâverdî)
10- “Resûlüllah, sarığın altına da sarık sarmadan da takke giyerdi” (İbni Asâkir)
11- “Resûlüllah, sarık sardığında, ucunu iki küreği arasına [iki karış kadar] uzatırdı.” (Müslim’den, İmam Kastalânî / Mevahib-i Ledünniyye)
12- Hadis-i şerif: “Sarıkla kılınan iki rekat namaz, sarıksız kılınan 70 rekat namazdan daha efdaldir.”(Ebû Nuaym)
Ali Eren Hocaefendi