Kişinin fiziksel özelliklerinden bahsederken have got / has got yapılarından yararlanırız.
She has got blue eyes. (O, mavi gözlere sahip.)
He has got brown eyes. (O, kahverengi gözlere sahip.)
He has got short wavy black hair. (O, kısa siyah dalgalı saçlara sahip.)
She has got long straight fair hair. (O, uzun düz sarı saçlara sahip.)
I have got long straight brown hair and brown eyes. (Ben, uzun düz kahverengi saçlara ve gözlere sahibim.)
You have got short curly hair. (Sen, kısa kıvırcık saçlara sahipsin.)
He has got a beard and moustache. (O, bir sakal ve bıyığa sahip.)
What does / do __________ look like?
Sorusu ile kişinin fiziksel özellikleri öğrenilir.
(Kişisel özellikleri, yaşı, fiziki durumu, dış görünüşü, vb.) Cevapta yukarıdaki örnek cümlelerde belirtilen kalıp kullanıldığı gibi, aşağıdaki cümlelerin bir benzeri de yer alabilir.
She is beautiful with wavy hair and blue eyes. (O dalgalı saçları ve mavi gözleri ile güzeldir.)
Hans is handsome with curly dark hair. (Hans koyu kıvırcık saçları ile yakışıklıdır.)
He is tall, well-built and slim. (O, uzun boylu, cüsseli ve zayıftır.)
You are handsome with brown hair and moustache. (Sen, kahverengi saçların ve bıyığınla yakışıklısın.)
Sally is short and green eyes. (Sally, kısa boylu ve yeşil gözlüdür.)
She is attractive with wavy fair hair. (O, dalgalı açık renkli saçları ile çekicidir.)
What does he look like? (O, nasıl görünüyor?)
He has got short wavy black hair. (O, kısa siyah dalgalı saçlara sahip (görünüyor).)
What does she look like? (O, nasıl görünüyor?)
She is beautiful with wavy hair and blue eyes. (O dalgalı saçları ve mavi gözleri ile güzel (görünüyor.))
What is he / she like?
sorusu ile karakter özellikleri (pısırık mı, arkadaş canlısı mı, girişken mi, çalışkan mı, vb.) sorulur. Cevapta özellikleri belirten sıfat(lar) kullanılır.
What is Suna like? (Suna nasıldır?)
Suna is optimistic and cheerful. (Suna iyimser ve neşelidir.)
What is Hakan like? (Hakan nasıldır?)
He is outgoing and talkative. (O, cana yakın ve konuşkan (geveze)dir.)
What is Robert like? (Hakan nasıldır?)
He is very energetic. (O, çok enerjiktir (hareketli).)
Comparative Degree (Sıfatlarda Üstünlük Derecesi)
İki insan veya iki nesne arasında kıyaslama yapılırken, sıfatlarda üstünlük derecesi (comparative degree) kullanılır.
Ali is younger than Ahmet. (Ali, Ahmet’den daha gençtir.)
Your mother is older than you. (Annen senden daha yaşlıdır.)
Hülya is funnier than Meral. (Hülya, Meral’den daha komiktir.)
My cat is luckier than your dog. (Kedim, köpeğinden daha şanslıdır.)
Mary’s hair is longer than Rose’s hair. (Mary’nin saçları, Rose’nin saçlarından daha uzundur.)
Hakan is cleverer than Zekiye. (Hakan, Zekiye’den daha zekidir.)
Zehra’s marks are worse than Gül’s marks. Zehra’nın notları, Gül’ün notlarından daha kötüdür.)
Ali’s money is less than Ahmet’s. (Ali’nin parası, Ahmet’in parasından daha azdır.)
İki nesne ya da insanı kıyaslarken kullandığımız kısa sıfatın sonuna – r, - er, veya – ier eklerinden birisi getirilerek üstünlük derecesi alırlar.
Önce sonuna – r alan sıfatlardan bazılarını tanıyalım.
fine (güzel) finer (daha güzel
wide (geniş) wider (daha geniş)
safe (güvenli) safer (daha güvenli)
large (geniş) larger (daha geniş)
Sonuna – er eki alan bazı kısa sıfatlar:
young (genç) younger (daha genç)
new (yeni) newer (daha yeni)
long (uzun) longer (daha uzun)
thick (kalın) thicker (daha kalın)
Bazı kısa sıfatlara – er eki getirilirken, son harfleri bir daha yazılır:
Hot (sıcak), hotter (daha sıcak);
fat (şişman), fatter (daha şişman) gibi …
Son harfi – y, ondan önceki harf de sessiz ise, kısa sıfat sonuna – ier eki alırken – y harfi kaldırılır:
funny (komik) funnier (daha komik)
lucky (şanslı) luckier (daha şanslı)
easy (kolay) easier (daha kolay)
heavy (ağır) heavier (daha ağır)
Kuralsız sıfatlar da vardır:
good (iyi) better (daha iyi)
bad (kötü) worse (daha kötü)
far (uzak) farther (daha uzak)
little (az) less (daha az)
Kısa sıfatların kullanıldığı cümlelerde söz dizini şöyledir:
Subject + to be + adjective + - r ,- er, - ier + than + object.
(Subject (özne); to be (am, is, are …); adjective (sıfat); , - r, - er, - ier (takılardan birisi kullanılır);
than (den); object (nesne), demektir.)
A plane is safer than a bus. (Uçak, otobüsten daha güvenlidir.)
Tuna is younger than his father. (Tuna, babasından daha gençtir.)
A worm is thinner than a snake. (Solucan, yılandan daha incedir.)
English is easier than Japanese. (İngilizce, Japonca’dan daha kolaydır.)
Uzun (çok heceli) sıfatlar önlerine more (daha) getirilerek üstünlük derecesi alırlar.
delicious (lezzetli) more delicious (daha lezzetli)
comfortable (rahat) more comfortable (daha rahat)
expensive (pahalı) more expensive (daha pahalı)
beautiful (güzel) more beautiful (daha güzel)
Soup is more delicious than rice. (Çorba, pirinç pilavından daha lezzetlidir.)
An armchair is more comfortable than a chair. (Koltuk, sandalyeden daha rahattır.)
A jacket is more expensive than a shirt. (Ceket, gömlekten daha pahalıdır.)
Canan is more beautiful than Melek. (Canan, Melek’ten daha güzeldir.)