Konu: Oyuna Beş Dakika Ara...

[mariye]

Dünya oyun ve eğlenceden ibarettir oyuna beş dakika ara


Zannediyor musun ki dünya sadece senin üzerine üzerine geliyor, inan dünya bunu herkese yapıyor ve yine inan sen dünyayı ne kadar kovalarsan dünya senden o kadar kaçıyor. Sakinleşmeyi dene bu büyük sessizliğe yahut o muazzam gürültüye aç
kulaklarını hayatı dinle hayat seni dinlesin.


Hani bir bebeğin o küçücük eliyle babasının baş parmağını kavramaya çalıştığı o an vardır ya... Trafik sıkışmışken sinir katsayın tavana vurmuşken başkaları seni kızdırtıp kudurturken bozukken boş vermişken o anı düşünsene sana seni hatırlatsın.


Bi amcanın elinden tutup karşıya geçirmekten söz ediyoruz örneğin, bir bebeğe nanik yapmaktan, sebepsiz selam vermekten, gülümsemekten yani insanı küçücük şeylerle müthiş mutlu edebileceğiniz şeylerden...


Evde oturuyorsunuz, bir önceki akşam ne yaptıysanız, ondan önceki akşam ne yaptıysanız, akşamlardır ne yapıyorsanız aynını yapıyorsunuz. Sizi mutlu edecek edebilecek bişey arıyorsunuz. Uzaktaki annenizi, babanızı, teyzenizi, kardeşinizi, çocukluk arkadaşınızı aramayı düşündünüz mü hiç??


Taze kabuk bağlamış bir yara gibi sızılıp, kırılıp atılmış bir ceviz kabuğu gibi terkedilip, pörsümüş gül yaprağı gibi sevgiliden uzakta, nereye varırsan var üzerine akan bir nehir gibi güz.
Güz illaki kalbimize konuk olur içimizde izler bırakıp öyle gider. Dalından düşen yapraklar kuru güller çıplak ağaçlar zamanın akışının habercisidir. Zaman akıyor düşen her yaprak seninde kainat ağacından sıyrılışını haber veriyor.
Öylece seyret güzü, öylece an ölümü ,ve öylece anla hayatı. Gideceğini bileceğini yaşa hayatI.
Sonunun geleceğini bir ilkbahar gibi sınırlı ama anlamlı...!


Herşey geçici; aşk, sanat, dünya denen gezegen, sizler, ben...Ölüm o kadar kaçınılmazki herkesi gafil avlıyor....
Bu günün son gününüz olmadığını nerden bileceksiniz?İinsan daha zamanı var sanıyor ve sonra birden hop boğuluveriyorsunuz. Vadeniz dolu veriyor, ölüm; ajandanızda kayıtlı olmayan tek randevu....
bu sözlerin sahibi bu sözleri söylediğinde 35 yaşında idi ne varki kendi sözlerindeki duyduğunuz gibi ölüme ne yazıkki bağışıklık kazanamamış tıpkı bizler gibi
bu kişi ünlü reklamcı frederic baykbeder çok kazanan dünyanın sayılı zenginlerinden ama ne yazıkki sonuç aynı...!


Ne çok şeye canımız sıkılıyor dimi?İşe işsizliğe sıcağa soğuğa,kalabalığa yalnızlığa trafiğe bireylere kurumlara,
kısaca herşeye kızıyor ve bir türlü mutlu olamıyoruz.
Sizce sorun çevremizde mi yoksa bizde mi??


Yeniliyoruz biliyor musunuz yeniliyoruz kullandığımız eşyayı sürekli yeniliyoruz. Eskimeden daha uzun yıllar kullanacakken yeniliyoruz, arabamızı evimizi makinemizi tv mizi bilgisayarımızı cep telefonumuzu.
Örneğin xx marka telefonumuz var sonra yy marka bir telefon görüyoruz onu alıyoruz sonra renklisi,waplısı,kameralısı radyolusu derken sürekli yeniliyoruz telefonumuzu ve diğer eşyalarımızı.
bu arada şunu farketmemiz lazım ki YENİLİYORUZ!.. KABUL EDİN ARTIK YENİLGİYİ.
YENİLMEK istemiyor musunuz?
Öyleyse yenilemeden bir daha düşünün....!
 

Hayata beş dakika ara verip düşünelim lütfen..