Belagat - Ansiklopedik Bilgi

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11656
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam
Belagat - Ansiklopedik Bilgi
« : 27 Temmuz 2014, 11:17:57 »
Alm. Deklamatorik (m), Rhetorik (m), Fr. Elocution (f), Rhéotorique, İng. Elequence, rheotoric.

Sözün fasih (güzel, düzgün) olmakla beraber, hale ve makama uygun olması.

Belagatin en kısa ve etkili tanımı sözün üstün, benzersiz ve etkili bir şekilde kullanımıdır. Belagat, Arapça bir kelimedir. Belagatin bir başka tanımı “zirve”dir. Eski edipler belâgati “sözün efradını camî, ağyarını mânî olması” şeklinde tanımlarlar. Yani söz anlatmak istediği konunun tüm içeriğini yansıtıyor ve konuyla ilgisi olmayan gereksiz ayrıntıları içermiyorsa beliğdir. Belagat Hitabet sanatının temelidir. Hitler, Atatürk gibi şahsiyetlerin Hitabet alanındaki başarılar belagat sanatına hakim olmalarından, sözlerinde belagati kullanmalarından geçer.

Retorik kelime anlamı olarak güzel söz söyleme, hitabet sanatı, belagat anlamına gelmektedir. Dili ikna etmek için kullanan sanatlardan biridir. Antik Yunan'da MÖ 5. yüzyılda Sokrates çevresindekiler tarafından kullanılmış olan bu kelime, ilk kez Platon’un Gorgias adlı eserinde geçmiştir.

Retoriğin olabilmesi için üç temel öge gereklidir: Bir söylevci, bir dinleyici ve bunların düşündüklerini ve görüşlerini iletebilmelerine aracılık eden bir dil.
En basit anlamda rhetorikos insana hitap etmedir.

İnsanların belagat ilmine göre konuşanlarına “beliğ” denir. Sözün fasih olması için, ifadede kusur bulunmaması yerinde ve konuşulan makama  uygun olması gerekir. Söz ne kadar düzgün ve süslü olursa olsun, yerinde ve konuşulan şahsa göre söylenmezse  belagattan uzaktır. Mevki makam sahibi bir kimsenin, karşısında basit ve laubali; cahil bir kimseye de, alimle görüşür gibi söz söyleyen, yerinde ve adamına göre hitab etmesini bilmiyor demektir.

Belagata, düzgün ve yerinde söyleyebilmek kabiliyeti de denebilir.

Belagat, cahiliye devri Arap edebiyatında hayli gelişmişti. Fakat bunun bir ilim haline gelişi İslamiyetten sonradır. Hakiki İslam alimleri, belagat ilmini bilen, beliğ kimselerdi.

Kur'an-ı kerim aynı zamanda bir belagat ölçüsü olarak usul, misal ve kaideler kaynağıdır.

Bu ilmi, bütün kısımları ile birlikte ilk defa sistemleştiren Arab dilinin değerli bilgini büyük Türk dilcisi Siraceddin Sekkaki’dir. Belagat ilminde diğer mühim kitaplardan biri de Teftazani’nin Mutavvel adlı eseridir.

Belagatle ilgili pek çok hikaye ve örnek vardır. Mesela; siyasal bilimler’den başarılı bir şekilde mezun olan genç köyüne bir cuma vakti geri döner, hemen camiye gider, bir bakar ki imam atıp duruyor, dayanamayıp ayağa kalkar ve cemaate imamın yalan söylediğini duyurunca tekme tokat dışarı atılır. Eve dönüp babasına olanları anlatınca, babası ” belki ilm-i siyaseti öğrendin ama belagat olmadan hiç bir işe yaramaz” der’.

Genç babasının tavsiyesine uyup, belli bir zaman sonra yine aynı camiye gider, imam yine atıp tutmaktadır, ayağa kalkıp bu sefer ‘bu imamın ağzından bal akıyor, kim sakalından bir tutam kopartırsa cennete gider’ diye cemaate seslenir. Bunu duyan cemaat imamın itraz mitraz etmesine kalmadan üstüne çullanırlar ve herkes bir tutam tel için imamın sakalını yolarlar.
Böylece genç onca okuduğu kitapla değil söz sanatı olan belagatle hem sahte imamı susturur hem de intikamını zeki bir şekilde alır.

Demek ki belagate hakim olan kişi, bildiklerini daha iyi ifade edip başarıyı yakalar. Belagati güçlü olan biri milyonları etkileyebilir. Tıpkı Mustafa Kemal’in ”size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum” lafıyla bir ulusa bağımsızlığını kazandırması gibi. Mesela Mevlana, Hacı Bektaş, Yunus Emre gibi erenlerin çok karmaşık, kendi seviyelerine göre olan konuları basit bir şekilde anlatıp milyonları etkileyebilmeleri gibi, Mesela Hitler’in ardında milyonları sürükleyebilmesi gibi…

Lakin belagat yine de Hitler gibi diktatörlerin elinde de çok güçlü bir silah olabilir. Bu silahı kullanarak pek örneklerini gördüğümüz gibi pek çok savaş ve felakete de yol açılabilir. Bundan dolayı George Orwell, Hayvan Çiftliği kitabında, haksız yöntemlerle halkı kontrol etmeye calışan her türlü belagata karşı gelmiştir…