Bayburtlu Zihni - Ansiklopedik Bilgi

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11656
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam
Bayburtlu Zihni - Ansiklopedik Bilgi
« : 24 Temmuz 2014, 09:08:20 »
On dukuzuncu yüzyıl halk şairlerinden.

Bayburtlu Zihni (d. 1795 - ö. 1859), hem Divan hem de halk şiiri türündeki yapıtlarıyla tanınmış bir şairdir. Asıl adı Mehmed Emin’dir. Zihni onun takma adıdır ve Bayburt’ta doğduğu için Bayburtlu Zihni olarak anılır.

Doğum tarihi belli değildir. Bayburt’ta doğmuş, Erzurum ve Trabzon’da iyi bir medrese tahsili gördükten sonra İstanbul’a gelmiş, burada 10 yıl (1815-1825) kalmıştır. Memleketine geri döndüğünde General Paskeriç komutasındaki Rus kuvvetlerinin işgal sırasında yaptığı korkunç zulüm ve tahribat karşısında aşağıya aldığımız içli koşmasını yazmıştır. 1834'te hacca gitmiş, dönüşünde Mısır’a uğrayarak İstanbul’a gelmiştir. Sultan Abdülmecid Hana bir cülusiye sunarak Akdaf ve Erzurum’da bazı vazifelere tayin edildi. Reşid Paşanın divan katipliği, Hopa ve Karaağaçta müdürlük, Of’ta mal müdürlüğü gibi çeşitli vazifelerden sonra ömrünün sonunda Bayburt’a dönerken Trabzon'a 4 saat mesafede Olasa (Maçka ilçesine bağlı Bahçekaya) köyünde hastalanarak vefat etti (1859).

Bayburtlu Zihni kendine has bir şiir dili kurabilmiş, samimi usta şairlerdendir. Aruzla yazdığı şiirlerinin toplandığı bir Divan'ı ve Sergüzeştname adlı bir de mesnevisi vardır. Aruzla yazdığı şiirlerden çok hiciv ve taşlamasının bol görüldüğü hece vezniyle yazdığı manzumeleriyle tanınmıştır.

Bayburtlu Zihni şiirlerini, hem hece, hem de aruz ölçüsüyle yazdı. Aruzla yazdığı şiirler ölümünden sonra Divan-ı Zihni (1876) adıyla yayımlandı. Ama şair asıl ününü hece ölçüsüyle yazdığı koşma ve destanlara borçludur. 1828’de Bayburt'un Rus işgalinden gördüğü zararları dile getiren koşma biçimindeki ağıtıyla büyük ün kazandı

KOŞMA

Vardım ki, yurdumdan ayag göçürmüş,
Yavru gitmiş ıssız kalmış otağı.
Camlar şikest olmuş, meyler dökülmüş,
Sakiler meclisten çekmiş ayağı.

Hangi bağda bulsam ben o merali,
Hangi yerde görsem çeşm-i gazali,
Avcılardan kaçmış ceylan misali,
Kaçmış dağdan dağa yoktur durağı.

Laleyi sümbülü gülü har almış,
Zevk ü şevk ehlini ah u zar almış,
Süleyman tahtını sanki mar almış,
Gama tebdil olmuş ülfetin çağı.

Zihni derd elinden her zaman ağlar,
Vardım ki bağ ağlar bağban ağlar,
Sümbüller perişan güller kan ağlar,
Şeyda bülbül terk edeli bu bağı.