Peygamberimizin süt annesinin yanında kalırken gerçekleşen “Şakkı Sadr” olayı

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11656
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam
A) Ayın yarılması   
B) Göğsünün yarılması
C) Fil Vakası   
D) Koyunların sütünün artması






CEVAP: Göğsünün yarılması


Şakk-ı Sadr Hadisesi

İnsanlığın Efendisi, süt kardeşleri ve Sa'doğullarının çocuklarıyla birlikte oynuyor; kuzuların yanına gidip onları otlatıyordu. Yine böyle bir gün, evin arka taraflarında kuzularla birlikte oynarlarken süt kardeşi Abdullah, nefes nefese koşarak anne Halime'nin yanına geldi. Heyecanla:
- Şu Kureyşli kardeşim var ya, O'nu beyaz elbiseli iki adam aldı ve yere yatırarak karnını yardı; sonra da üst üste koyarak kapattılar. diyordu. Gelenler, biri Cibril olmak üzere iki melekten ibaretti ve mesajı bütün insanlığı kucaklayacak olan Allah Resülü'nün kalbini açarak onu zemzemle yıkayacak ve içinde hikmet çağlayanlannın feyezan edip coşacağı bir ameliye gerçekleştireceklerdi.

Anne-babayı ciddi bir endişe kaplamıştı. Koşarak tarif edilen yere geldiler. Gerçekten de küçük Muhammed, yüzü­nün rengi solmuş bir vaziyette ayakta bekliyordu. Yüreği ağzına gelmişti Halime ve Haris'in, Önce anne Halime, ardından da Haris kucaklayıp sinesine sardı ve:
- Sana ne oldu ey oğulcuğum, dediler.
- Beyaz elbiseli iki adam geldi. Birisinin elinde içi kar dolu
altından bir tas vardı. Sonra beni alıp yere yatırdılar. Göğsümü açarak kalbimi çıkanp ikiye ayırdılar. İçinden siyah bir nesne çıkanp onu attılar ve kalbirn tertemiz oluncaya kadar karnımı buzlu karla yıkadılar. Sonra onlardan birisi diğerine:
- Bunu, ümmetinden on kişiyle tart, diyordu. On kişiyle beni tarttılar ve ben ağır geldim. Ardından:
- Yüz kişiyle tart, diye tekrarladı. Yüz kişiyle tartıldım ve yine onlara ağır geldim. Bu sefer de:
- O'nu ümmetinden bin kişiyle tart, dedi. Bin kişiyle de tartıldım ve yine ağır geldim. Bunu da görünce adam;
- O'nu kendi haline bırak! Allah'a yemin olsun ki, şayet O'nu bütün ümmetiyle tartsan, yine O hepsine üstün gelir, dedi.?'
Kan koca, bu gelişmelerden çok endişelenmişlerdi. Eve döner dönmez Haris:
60 Enes İbn Malik (radıyAllahu anh), Efendimiz'in göğsünün yanıması neticesinde meydana gelen yara izinin vücudunda kaldığını ve bir çizgi halinde görüldüğünü anlatmaktadır. Bkz. Müslim, Sahih, ı/147 (162)

6ı İbn Hişam, Sire, 1/301; Taberi, Tarih, 2/128. Bir sahabenin sorusu üzerine, yıllar sonra Efendiler Efendisi'nin verdiği cevapla o gün Halime ve Haris'e anlattıklan ifadeler birleştirilerek verilmiştir.

- Ey Halime! Bu çocuğun başına bir şeylerin gelmesinden korkuyorum. İstersen, sağ-salim bunu götürüp ailesine teslim et, dedi. Halime de farklı düşünmüyordu. Evet, belki O'nun vesilesiyle hiç olmadıklan kadar berekete mazhar olmuşlardı; ama şimdi iş beklemedikleri bir seyre girmiş ve tanıyıp gör­medikleri birileri O'nunla ilgilenmeye başlamıştı. İşin nereye varacağını kestirme imkanı yoktu. En iyisi, hiç riske girmeden emaneti sahibine teslim etmekti. Bunun için hemen yola koyuldular. Kapısını çaldıklann­da Amine, karşısında gördüğü Halime'ye:
- Seni buraya hangi sebep getirmiş ola ki! Daha düne ka­dar O'nu götürüp, 'Yanımda kalsın.' diye ısrar eden sen değil miydin, diyerek gelişmeler karşısındaki taaccübünü dile getirdi.
- Evet, bu oğulcuğum sebebiyle çok şeye mazhariyet yaşadım ve üzerime düşeni yerine getirmek için çok gayret ettim. Ancak, O'nunla ilgili olarak bazı korkulanm var; senin de sevineceğini düşünerek O'nu sana geri getirdim, diye cevapladı Halime. Ancak bunlar, Amine gibi bir anneyi tatmin edecek cevaplar değildi. Onun için:
- Sana neler oluyor, bana bu konuda doğru söyle! Olup bitenleri anlatmadıkça seni bırakacak değilim. Yoksa O'nun için şeytandan mı korkup endişe duyuyorsun, diyerek önünü açmaya çalıştı.
- Evet, dedi.
- Hayır, bu imkansız, diye tepki verdi önce Amine.
- ValIahi de şeytanın O'na bir zaran dokunamaz. Şüphesiz benim oğlumun durumu çok ciddidir. Hem, O'nun haberini ben sana anlatmamış mıydım, diye de ilave etti. Yine:
- Evet, anlatmıştın, dedi sessizce Halime. Bir kez daha anlatma lüzumu duydu Hz. Amine:
- Ben O'na hamile olduğum zaman, bedenimden bir nur çıklığını ve bu nurla, Şam beldelerindeki Busra saraylarının aydınlandığını gördüm. Sonra, O'na hamile olduğumda, hiç­bir zaman hamile bir kadının yaşayabileceği zorluklarla karşılaşmadım. O'nu doğurduğumda da, ellerini yere koymuş; başını da semaya kaldırmıştı.
Madem öyle, peki bırak O'nu ve güvenle beldene geri dön, dedi.