üniversitelerden efsaneler

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı kardelen

  • *****
  • Join Date: Nis 2008
  • Yer: Hatay / İskenderun
  • 3198
  • +238/-0
  • Cinsiyet: Bay
üniversitelerden efsaneler
« : 12 Kasım 2008, 20:45:50 »
Bin bir zorlukla girilen, türlü sıkıntılarla okunan üniversitelerin, yine bin bir efsanesi
de var. Üst sınıflar, üniversiteye adım atan çömez öğrencileri bu efsanelerle karşılar.
Nedense ya ODTÜ'de ya da İstanbul Teknik Üniversitesi'nde geçen olaylardır bunlar.
Genellikle öğrencilere kök söktüren hocaların uyguladığı zor sınav anlarıdır. Bu anları
ilginç kılan, efsaneleştiren ise her amfide en az bir tane bulunan zeki, cesur ve hazır
cevap öğrencilerdir. Belki de üniversiteliler, bu efsanelerde geçen kahraman öğrencilerle
kendilerini özdeşleştirip vize ve final dönemlerinin sıkıntısından kurtulma yolunu tercih
ediyordur ya da çok kızdıkları sıfırcı hocalarından intikam alıyorlardır bu hikâyelerle.
Hemen her üniversitede ayrı bir versiyonu olan efsanelerin bazıları ise şunlar:

ODTÜ Felsefe Bölümü'nde öğrencilerini en çok zorlayan hocalardan biriyle ilgili bu efsane.
Hoca, yıllık olan dersinin final sınavı için sınıfa girmiş ve öğrencilere yönelteceği tek
kelimelik sorusunu tahtaya yazmış. Üniversitelileri şaşkına çeviren soru ise şuymuş:
'Why?' (Neden) Tabii öğrenciler ilk anda ne yazacaklarına karar verememişler. Şaşkınlığı
atlattıktan sonra herkes önündeki kağıda bir şeyler karalamaya başlamış sınav süresi
boyunca. Sadece bir öğrenci, sınavın ilk dakikasında kağıdını teslim etmiş. Öğrencinin
cevabı da soru gibi ilginç ve kısaymış: 'Why not?'(Neden olmasın?). İşte bu hazır cevap
öğrenci sınavdan 100 almış.

ODTÜ'lü felsefe hocasının efsanesi bununla sınırlı değil tabii. Başka bir sınavda bu sefer
öğrencilerine 'Risk nedir?' diye sormuş. Yine bir öğrenci sınavın ilk 10 saniyesinde
teslim ediyor kağıdını. Kağıdın üst kısmında sadece adı ve soyadı yazıyor. Gerisi ise
bomboş beyaz bir sayfa. Sadece en altta 'İşte risk budur' diye yazıyor. Sonuç: 100'ü
kapıyor.

Yine ODTÜ. Yine aynı hoca. Soru aynı: 'Risk nedir?' İlk seferinde 'İşte risk budur'
mesajıyla boş kağı t vererek 100 alan öğrenci bu sefer de aynısını yapmış. Fakat notlar
açıklanınca şaşkına dönüyor. 'Soru aynı, cevap aynı. Not neden sıfır?' diye soruyor kendi
kendine. Hatta kendine sormakla kalmıyor. Hocasına koşuyor sebebi öğrenmek için. Hocanın
cevabı: "Aynı şartlar altında, aynı riski iki kere almak aptallıktır!"

ODTÜ'de amfiler çift kapılıymış. Bir gün hocalardan biri arkalarda uyuklayan bir öğrenciyi
hem biraz açılsın hem de bir işe yarasın diyerek "Evladım git sor bakalım fazla
tebeşirleri var mı?" diyerek yan sınıfa göndermiş. Öğrenci yarı uyur yarı uyanık halde
kapıdan çıkıp diğer kapıdan geri girmiş ve hocadan tebeşir istemiş. Hoca da "Biz de bir
öğrenciyi tebeşir alması için az önce başka bir sınıfa gönderdik zaten. Bizde de yok"
demiş. Öğrenci yine çıkıp diğer kapıdan girmiş ve "Onlarda da yokmuş hocam." deyip yerine
geçmiş. İşin garip tarafı bütün sınıf dumura uğrasa da ne hoca ne de tebeşir aramaya çıkan
öğrenci durumun farkına varmış.

Bu efsanemiz de Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden. Öğrencileri ters köşeye
yatırmayı çok seven hocalardan biri sınavda, o günlerde devam etmekte olan bir davanın
detaylarını vermiş ve sonucun ne olacağını sormuş. Bütün öğrenciler davanın seyriyle
ilgili sayfalarca yorum yapmaya başlamışlar tabii. İşte bu noktada karşımıza yine zeki ve
cesur bir öğrenci çıkıyor. Bu genç cevap kağıdını sınavın ilk dakikasında hocasına teslim
etmiş. Tahmin edeceğiniz gibi 100 almış. Neden? Çünkü öğrencinin yanıtı tek cümleymiş:
'Devam eden dava hakkında yorum yapılamaz.'

Bir efsane de İTÜ'den. Olay, hem aynı bölümde okuyan hem de aynı evde kalan üç
üniversitelinin başından geçiyor. Bu gençler yine bir final gecesi ders çalışmak yerine
film izlemeyi, sohbet ederek vakit geçirmeyi tercih etmişler. Geç yattıkları için de sabah
uyanamamışlar. Sonra işi yüzsüzlüğe vurup yanına gittikleri hocaya 'Otobüsün tekeri
patladı. O yüzden geç kaldık.' demişler. Bunu n üzerine hoca da bu arkadaşları sınava
almaya karar vermiş. Öğrencileri amfinin üç köşesine dağıtmış. Sınav kağıdında üç soru
varmış. İlk ikisi bilgi sorusuymuş. Yüzde 70 değeri olan üçüncü soru ise şuymuş: "Otobüsün
hangi lastiği patladı." Sonuçta öğrencilerin üçünün de sınavdan kaldığı rivayet edilir.

İTÜ'den akıllara ziyan bir efsane daha. Mimarlık bölümünün hocalarından biri inanılmaz
derecede zor bir soru yöneltmiş öğrencilerine. Tabii herkes önündeki kâğıtlara harıl harıl
çizmeye çalışıyormuş sorunun cevabını. Zeki öğrencilerimizden bir tane burada da var. Bu
öğrenci, kâğıdın ortasına belirgin bir nokta koyup kağıdını teslim etmiş. Şaşıran hoca,
'Bu ne?' diye sormuş. Cevap: "Çizimi 1/1.000.000 ölçekle yaptım."

Bu efsanenin hangi üniversitede geçtiği kanıtlanamamıştır henüz. Konumuz kendi cevaplarını
bile beğenmeyecek kadar sıfırcı olan bir hocayla ilgili. Hocamız yaptığı sınav için cevap
anahtarı hazırlamış. Sınav sonrası cevap anahtarı nasıl olmuşsa öğrencilerin kağıtlarının
arasına karışmış. Öğrencilerin kağıtlarını okuyan ve bol bol sıfır veren hoca, sıra kendi
hazırladığı cevap anahtarına gelince "İyi yazmış aslında. 80 alır bu kağıt." demiş kendi
kendine. Hatta 'Ne adamlar var. Adını bile yazmayı unutmuş." cümleleri de aklından
geçivermiş.

Efsanemiz yine bir sınav anından. Bir öğrenci sınava geç gelir ve büyük amfide yerini
alır. Sınavını bitirir. Tabii geç geldiği için sınav kağıdını en son verir ve hoca bunu
kabul etmez. Öğrenci, çözümü sıkışan her vatandaşın sarf ettiği cümleyi söylemekte bulur:
"Sen benim kim olduğumu biliyor musun?" Hocanın cevabı ise "Hayır" olur. Bu cevabı duyan
cesur ve hızlı üniversiteli kağıdını diğer kağıtların arasına sokar ve son sürat kaçar.