Duada istenecek en mühim şey Allâh'tan günahlarının ve kusurlarının affı ve âfiyettir.
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır: "Rabbinden dininde, dünyanda ve âhiretinde af ve afiyet iste. Eğer sana bunlar verilirse kurtulmuşsun demektir."
"Yâ Rabbi, beni -faydalı- ilimle zenginleştir, hilimle süsle, takvâ ile itibarlı ve şerefli kıl ve âfiyet ile güzelleştir."
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.), amcası Hz. Abbâs'a Allâhü Teâlâ'dan âfiyet niyâz etmesini çok tavsiye ederdi. Zira kendisine âfiyet ihsân olunan kişi dünyada ve âhirette korktuklarından emîn olur, kalbiyle ümîd etmiş olduğu dünyâ ve âhiret selâmetine kavuşur. Bazı İslâm büyüklerinin âfiyeti şöyle tarişer ettiler:
"Afiyet dinin bid'atten, amelin âfetten (onu bozan şeylerden), nefsin şehvetten selâmette olması, kalbin dâima korku ve ümit arasında bulunmasıdır."
"Afiyet, Allâhü Teâlâ'nın seni başkasına muhtâç etmemesi, dîninde kuvvetli, bedenini sağlam kılmasıdır."
"Âfiyet, kalb-i selîm (tertemiz, Allâh'ın sevgisinde hâlis, tamâmen ona teslîm olmuş kalp) sâhibi olmak, Allâhü Teâlâ'ya tevekkül etmektir."
"Âfiyet dinde istikamettir. Sâlihlerle arkadaşlık etmek, sohbetlerinden faydalanmak, nâfile ibâdetlere muvaffak olmaktır. "Âfiyet kalbin Allâhü Teâlâ'nın zikrinde karar kılması ve bir an ondan gâfil olmamasıdır."
"Âfiyet kulun son nefesini kelime-i şehâdetle vermesi, evliya zümresinde haşrolması, sonra cehennem üzerindeki sırat köprüsünü selametle geçmesi, sonra cennete girmesidir. İşte âfiyet budur."
"Âfiyet on şeydir ki beşi dünyada beşi de âhirettedir. Dünyadakiler: Faydalı ilim, sâlih amel, amellerde ihlâs, nimetlere şükür ve Cenâb-ı Hakk'ın kazasına razı olmaktır.
Âhirettekiler: (yüzlerin karardığı günde) Yüz aklığı, mizanında sevabın ağır olması, hesâbın kolaylığı, sırat üzerinden geçmek, cehennemden kurtulmak ve cennetlere girmektir."