Günler, aylar, yıllar geçip gidiyor...
O kadar hızlı gidiyor ki, ancak arkalarından baktığımızda fark edebiliyoruz
gelip gidenleri ve dönmeyecekleri...
Geriye dönüp baktığımda bir birinden güzel günler görmekle teselli buluyorum.
Geçen günlerin boşu boşuna geçmediğine inanıyorum.
Okumasını bilirseniz, her insanın bir kitap olduğunu göreceksiniz.
Ondan o kadar çok şey öğrenirsiniz ki...
Hayatınız değişir adeta.
Yeni bir hayata başlarsınız, O insanı okudukça.
Bugün size böyle birinden bahsedeceğim.
Hayatımın kadınından.
Onu bir internet sitesindeki yazılarından, yorumlarından tanıdım.
Umulmadık zamanlarda insanın karşısına çıkıyor.
Kerametli sözleriyle adeta yaralara merhem oluyordu.
Gözüm, kulağım, artık o kadın olmuştu.
Bir gün:
"bana da dua et" dedi.
Asude tenhalarda dillenirken duası...
Dünyanın yükü benim omuzlarıma binmişti adeta.
"olur" dedim..
."Senide dualarıma katık ederim, sen de bana dua et..."
Hamd olsun Hacca gitmek nasip oldu. Hacca gittim.
Hani dedim ya, dünyanın yükü adeta omuzlarımda diye...
Beni adeta mıknatıs gibi kendine çekiyordu.
Ay, nasıl ki Dünya'nın uydusuysa, bende onun uydusu olmuştum.
Etrafında dönüp duruyordum.
Artık onu tanımak, onu okumak istiyordum.
Ondaki bu yaşama azmi, beni mest etmişti.
Hayatta kalma azmine, hiç bir şey olmamış gibi yaşamasına, hayran kalmıştım.
Onun dünyasına girmiştim artık.
Bir gün, yüz yüze geldik.
Kırk yıllık dost gibi...
Belli ki ruhlarımz, bizler yaratılmadan tanışmışlar.
Onun somurtmuş, üzgün hiç resmini görmedim. Yada bana göstermedi, bilmiyorum.
İşte canlı olarak karşımdaydı...
Yine güler yüzüyle karşısındaydım.
Rabbim biliyor ki, o tebessümde, ömrüm boyunca hiç kimsede görmediğim bir sıcaklık ve güzellik vardı.
Belli ki haşir ve sırattan sonra, ebedi saadet diyarına doğru uçan cennet insanlarının mutluluğu.
Ve ona aşık oldum...
Her an umulmadık şeyler yaşayabiliyorsunuz.
Onu tanıyınca...
Nefes aldığımı anladım.
Umulmadık şekilde, batan güneşim yeniden doğmuştu.
Her günüm her anım artık daha farklı...
İyi ki onu tanımışım...
Yaşadıklarımın planını yapmadım.
Umulmadık şekilde, bir çok insanla tanıştım.
Umulmadık şekilde, hiç tanımadığım bir insanla evlendim.
Ama onu asla unutmadım...Unutmayacağım.
Adeta her hareketi, her sözü ruhuma işleniyordu nakış nakış.
Ben meğer yürümeyi bile bilmiyor muşum.Çocuk muşum hââ.
Tıp Fakültesini biirmiş, 40 yaşına girmiş olan ben...
Meğer ne kadar cahilmiş, meğer ne kadar çocukmuşum.
Acılar içerisinde kıvranırken bir insan nasıl gülebilir?
Bunu en iyi ondan öğrendim.
Ondan o kadar çok şey öğrendim ki..
Hâlâda öğrenmeye devam ediyorum...
Bir anımızdan bir anımızı kestirmemiz güç.
Çünkü hep yaşadım bunu.
Her an umulmadık şeyler yaşanmaya devam ediyor.
Sebepler vesile kılınıyor.
Umulmadık şeyler yaratılıyor.
Tek umut kapısı olan Rabbimiz, nelere kadir değil ki?
Tüm sebeplerin yaratıcısı Rabbiimize, Şükürler olsun...
Selam ve Dua ile...
Lokman Hakim - 29 Nisan 2013