Hindistan’da yetişen evliyanın büyüklerinden. İsmi Ali Ahmed Sabir olup, lakabı Alaüddin’dir. Babası Şah Abdurrahim’dir. Feridüddin-i Genc-i Şeker’in talebesi, yeğeni ve damadıdır. 1196 (H. 592) senesinde Herat’ta doğdu. 1291 (H. 690) senesinde Hindistan’ın Gwalyar şehrinde vefat etti.
Annesi asil bir aileye mensuptu. Babası Abdülkadir-i Geylani neslindendi. Seyyid Alaeddin Ali Ahmed Sabir daha beş yaşında iken babası vefat etti. Babasının vefatından sonra dayısı Feridüddin-i Genc-i Şeker’in yanına verildi. Dayısı ilim öğretilmesi ve yetiştirilmesi işini üzerine aldı. Alaeddin Ali Ahmed Sabir, üç senede ilim tahsilini bitirdi. Çok oruç tutup, mücahede (nefsin istemediklerini) yaparak nefsini terbiye ile meşgul oldu. Kendi hücresine (odasına) çekilip, günlerce murakabe (nefsini kontrol etme) halinde kaldı. Tasavvufun yüksek derecelerine kavuştu. 1226 (H. 623)da Feridüddin-i Genc-i Şeker onu vekili olarak vazifelendirdi. Hocasının emriyle 1252 (H. 650)de insanlara İslam dininin emir ve yasaklarını anlatmak üzere Gwalyar’a gitti. Gwalyar halkı ona karşı çıktılarsa da gördükleri kerametleri ve ilimdeki üstünlüğü karşısında pişman olup büyüklüğünü anladılar. Karşı çıkanlar da zelzele neticesinde helak oldular. Alaeddin Ali Ahmed Sabir bir çok talebe yetiştirdi. Vefatına yakın Şemsüddin-i Türki’yi yerine halife bıraktı.
Alaeddin Ali Ahmed Sabir’in zahiri ve batıni ilimlerde emsali yoktu. Haramlardan, şüphelilerden, dünyaya düşkün olmaktan sakınır; dünyaya düşkün olanlarla beraber olmaktan uzak dururdu. Ettiği dua hemen kabul olurdu. Zamanında bulunan evliyanın baş tacı, hakikatı arıyanların yol göstericisi idi. Keşf ve kerametleri çoktur. Bunlar Gülzar-ı Sabiri adlı eserde toplanmıştır.