SORU: Charles Darwin'in evrim kuramını açıkladığı 1859 yılında basılan kitabının orijinal ismi nedir?
a ) Development of the Species
b ) Origin of Species
c ) Natural Selection
d ) Survival of the Fittest
CEVAP: Origin of Species
1859'da yayımladığı On the Origin of Species (Türlerin Kökeni Üzerine) adlı kitabı,
canlıların ortak atalardan evrilerek çeşitlendiği fikrini savunmuştur.
Kısa zamanda pek çok baskı yapan ve pek çok dile çevrilen Türlerin Kökeni,
bilimsel konulara yeni yeni merak duymaya başlayan Avrupa orta sınıfının en çok okuduğu bilimsel kitaplardan biri oldu,
zamanının sosyal akımlarını doğrudan veya dolaylı olarak etkiledi, ve popüler kültürün önemli bir parçası haline geldi.
Darwin'in Evrim Teorisi Yakında Tarih Olacak
Charles Darwin'in 1859'da yayımlanan Türlerin Menşei adlı kitabıyla gündeme gelen tabiî seleksiyona dayalı evrim teorisi, o zamandan bu yana tartışılıyor. Teori, dünya üzerindeki hayatın rastlantılarla doğup geliştiğini ve bütün canlıların ortak bir atadan türediğini ileri sürüyor.
Aynı teoriye göre, insanların en yakın akrabası da maymunlardır.
Teoriyi savunan nispeten insaflı bilim adamları, bunun bir teori oldu ğnu itiraf etseler de, bu teori, kitlelere takdim edilirken ilmî bir hakikat gibi gösterilmektedir. Halbuki bunun aksini gösteren ve sayıları her geçen gün artan pek çok ilmî delil vardır.
Son olarak, insanlarla maymunlar arasında büyük bir genetik benzerlik bulunduğu iddiası çürütüldü.
Ünlü bilim dergisi Nature'un son sayısında yayımlanan 'Şempanze Kromozomu Şaşkınlı a Sebep Oldu' başlıklı makalede,
insan ve şempanze genlerinin bugüne dek sanılandan çok daha farklı olduğu açıklandı.
Bu konuyu, ABD'nin biyo-kimya alanındaki ünlü isimlerinden biri olan Prof. Michael J. Behe'ye sorduk.
Evrim teorisini eleştiren kitap ve makaleleriyle tanınan Prof. Behe, kendisiyle görüşmemizde hayatın gerçekte nasıl var olduğu sorusuna ışık tutan önemli açıklamalarda bulundu:
- Sayın Prof. Behe, Nature dergisinde bu yıl yayımlanan ve insanlarla şempanze genlerinin gerçekte çok farklı oldu unu gösteren son ilmî bulgu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu araştırmayı Tokyo Üniversitesi'nden bir araştırmacı grubu, insan ve şempanzelerin 22 ve 21. kromozomlarının genetik alfabesindeki bütün harfleri karşılaştırarak yaptı. Buldukları sonuç ise, son derece önemli; çünkü iki canlı türü arasında daha önceden kabul edilenden çok daha büyük bir fark oldu u gösterildi. Bu sonuç, en azından insanın menşei açısından, Darwin'in teorisini büyük bir açmaza sokuyor.
Aslında genel olarak biyoloji hakkında ne kadar şey ö renirsek, Darwinizm'in problemleri de o kadar artıyor. Darwinizm, canlılar hakkında ne kadar az bilgiye sahip olursak, o kadar ikna edici olabilen bir teoridir. Çünkü canlıları ne kadar az tanırsak, onu o kadar basit zannederiz ve Darwinizm de bu basit sandı ımız sistemleri küçük tesadüfî de işimlerle açıklar. Ama son 30 yılda, hayatın daha önceden hayal bile edemeyece imiz kadar karmaşık oldu unu ö rendik. Meselâ; en evrimci taksonomide en basit canlı olarak görülen bakterilerde, hareket etmelerini sa layan minik ama çok kompleks ve mükemmel biyo-kimyevî motorlar var. Bu detaylı mekanizmaların nasıl oluştu u sorusuna verilebilecek tek cevap, tabiatüstü bir yaratmadır.
-Peki canlıların farklı organlarının, genlerinin veya proteinlerinin birbirine benzer olması ne anlama geliyor? Bunlar, bütün canlıların ortak bir atadan geldi ini savunan Darwinizm için bir delil sayılabilir mi?
Hayır. Farklı canlılardaki benzerlikler, öncelikle biyolojinin temel sorusunu cevaplamıyor. Bu soru, farklı canlıların kendilerine has ve son derece kompleks olan organ ve sistemlerin nasıl ortaya çıktı ıdır. Darwinizm'in buna verebildi i bir cevap yok.
Öte yandan birbirine en uzak olarak kabul edilen organizmalar arasında bile şaşırtıcı benzerlikler var. Meselâ, insanla bakteriler arasında... Soru şu: Bu benzerlikler, Darwin'in teorisine uygun bir tablo oluşturuyor mu? Aslında oluşturmuyor; çünkü evrim teorisine göre birbirine çok yakın akraba olması gereken canlılar, kimi zaman genetik olarak daha farklı çıkıyor. Veya birbiriyle tamamen ilgisiz olması gereken canlılarda çok benzer organ veya genler var. Meselâ insan gözü ile ahtapot gözü neredeyse birbirinin aynısı. Ama bu elbette ahtapotlarla akraba oldu umuz anlamına gelmiyor. Bu iki göz yapısının 'ortak ata'dan de il, 'tek bir Yaratıcı'nın ilminden' kaynaklanan bir dizayn oldu unu kabul etmek, daha mantıklı.
-Bu dizayn kavramı, sizin de savunucuları arasında bulundu unuz 'akıllı dizayn' (intelligent design) teorisinden geliyor sanırım. Sizce bu teori, canlılar arasındaki benzerlikleri daha mı iyi açıklıyor?
Evet, bu benzerlikleri dizaynla da açıklayabilirsiniz. Biliyoruz ki pek çok dizayncı veya mucit, farklı sistemlerde pek çok benzer parça kullanır. Meselâ somunlar, vidalar veya kablolar, pek çok farklı cihazda yer alır. Çünkü bunlar, söz konusu mekanik sistemleri yaparken kullanılabilecek en ideal parçalardır. Elbette her ikisi de kablo bulunduran iki makineden biri, di erinden evrimleşerek ortaya çıkmamıştır. Ayrı ayrı tasarlanmışlardır. Biyolojideki benzerlikleri açıklamak için ortak dizayn kavramını kullanmak da son derece tutarlıdır.
-Söz konusu dizayn teorisi Darwinizm'i savunanlar tarafından kimi zaman şiddetli bir biçimde eleştiriliyor ve tartışma dışı bırakılmak isteniyor. Darwinizm'i biyolojinin reddedilemez bir parçası gibi göstermeye yönelik bir e ilim var. Bunun sebebi sizce nedir?
Bu sebep ilmî de il, felsefî ve ideolojik bir mahiyete sahiptir. Bazı bilim adamları, kâinatı ve hayatı, sadece tabiî faktörlere dayanarak açıklamak gerekti e inanıyorlar. Bu inancın temelinde ise, kâinatın ve hayatın zaten sadece fizikî güçlerin ürünü oldu u ön kabulü yatıyor. Peki ama böyle de ilse? Bir gözlük gördü ümüzde bile, bunun sadece fizikî güçlerin ürünü olmadı ına, akıllı ve sanatkâr bir gözlükçü tarafından yapıldı ına hükmedebiliyoruz. Hayat ise, bundan binlerce kere daha kompleks. Dolayısıyla hayatın da yaratılmış olması gerekti i neticesine varıyoruz. Burada önemli olan, ilmî delilleri mümkün oldu unca önyargı olmaksızın de erlendirebilmek.
Darwinistler, bilimin, madde ötesi bir gücü kabul edemeyece i iddiasındalar. Oysa 19. yüzyılın ortalarına kadar bilim adamlarının büyük bir ço unlu u bir yaratıcı gücü, yani Allah'ı kabul ediyordu. Bilimin materyalist olması gerekti i iddiası, Darwin sonrasında yaygınlaşmış bir görüştür; ancak bu iddia ilmî delillerle giderek daha fazla çelişmektedir. Bilim, hayatın materyalist bir açıklamasını yapmak için de il, do ru açıklamasını yapmak için çalışmalı. Bazı insanların felsefî kabulleri rahatsız edilse de, verilerin peşinden gidilmeli.
-"Darwin'in Kara Kutusu" adlı kitabınız, National Review dergisi tarafından 20. yüzyılın en önemli 100 kitabından biri olarak gösterildi. Bu kitabı bu kadar önemli kılan husus sizce neydi?
Bunun sebebi kitapta yer alan yeni ve orijinal bilgiler de il aslında. Sadece okuyucuya, hayatın moleküler seviyesinde çok hassas ve kompleks sistemler bulundu unu ve bunun da şuurlu bir plânlama ve organizasyona delil oluşturdu unu gösterdim. Ço u insan hayata sathî bir nazarla baktı ında, bitkileri, hayvanları, kuşları veya balıkları müşahede etti inde, bunlarda bir plân ve program oldu unu hissedebiliyor. Ama okullarda ö retilen Darwin'in evrim teorisi, tabiattaki bu nizâm ve sistemin, bir Sanatkâr olmadan açıklanabilece ini söylüyor. Kitabımın sanırım en büyük tesiri; Darwinist açıklamanın çok sathî ve yanıltıcı oldu unu göstermek oldu.
- Sizce Darwinizm'in karşılaştı ı en büyük mesele nedir?
Darwinizm'in en büyük problemi, yeni biyolojik yapıların, yeni canlıların nasıl ortaya çıktı ını açıklamaktır. Darwinizm, zaten var olan biyolojik yapıların küçük de işmelere nasıl u rayabilece i konusuna ışık tutabilir. Meselâ Galapagos adalarındaki ispinozların gagalarında küçük farklar do masına dair bir açıklama sunabilir. Ama kuşlar ilk başta nasıl ortaya çıktı? Kuş tüyü veya kanadı gibi kompleks organlar nasıl oluştu? Beyin, göz, akan kandaki pıhtılaşma gibi çok fazla parçanın uyum içinde işlemesiyle çalışan hassas organ ve sistemler nasıl var oldu? Darwinizm'in bunları açıklaması imkânsız; çünkü bunların her biri, ancak eksiksiz olduklarında vazife görebilen son derece karmaşık yapılar. Bunların menşeini açıklamanın en tutarlı yolu, şuurlu ve sonsuz kudret sahibi, tabiatüstü bir Yaratıcı'nın müdahalesini kabul etmektir.
- Darwinizmin geleceğine dair bir beklentiniz var mı? Darwinizm yaşayacak mı?
İnanıyorum ki, Darwinizm sahneden çekilme yolunda. Hayatın açıklamasının bu teoriyle mümkün olmadığı görülecek ve teori terk edilecek.
Bu sonuca giden süreç başlamış durumda zaten. Bunun sebebi de benim tarafımdan veya başka bilim adamları tarafından yapılanlar de il. Hayat hakkında ne kadar çok şey öğrenirsek, onun ne kadar kompleks oldu unu o kadar iyi anlıyoruz. Bilim adamları, bu kadar kompleks yapıların Darwin'in öngördüğü gibi gâyesiz, tesadüfî mekanizmaların ürünü olamayacağını görmeye başlıyorlar.
- Bilindiği gibi Darwinizm'i savunanlar genellikle kendilerinin ilmî bir zeminde düşündüklerini, kendilerine karşı çıkanların ise sadece dinî inançlara dayandıklarını söylerler. Sizin tarif etti iniz tablo ise bunun do ru olmadı ını gösteriyor gibi. Ne dersiniz?
Evet, tam da o şekilde. Darwinizm'e karşı geçmişte pek çok insan sadece dinî kaynaklara dayanan itirazlar öne sürerdi. Teorinin savunucuları ise, bugüne kadar bilimin kendi taraflarında oldu unu iddia ettiler. Oysa 20. yüzyılın son çeyre inden itibaren elde edilen şaşırtıcı ilmî bulgular, tabloyu tersine çeviriyor. Bugün Darwin'e karşı itirazımız, bilmediklerimizden de il, bildiklerimizden kaynaklanıyor. Dogmatik düşünce yolunu seçenler ise artık Darwinistler. Biz onlara, canlılı ın plânlı ve programlı yaratıldı ını gösteren ilmî deliller sunuyoruz, onlar ise bunları, sadece felsefî ve ideolojik dünya görüşleri sebebiyle reddediyorlar.
Zaten ilmî devrimlerin öncesinde, eski teorileri bu şekilde ısrarla savunan ba nazlar olur.
Ama sonra bilim, yanlış teoriye karşı galip gelir. Darwinizm'in de yakında başına bu gelecek.